muslumanlarin gunu asure 04 e1690544449371
muslumanlarin gunu asure 04 e1690544449371

Müslümanların günü: Aşure

Hicrî Senenin ilk ayı olan Muharrem ayının 10. günü Aşure günüdür.
Bugüne “Aşure” denmesinin sebebi, Muharrem ayının onuncu gününe denk geldiği içindir. Hadis kitaplarında geçtiğine göre ise, bu güne bu ismin verilmesinin hikmeti, o günde Allah on peygamberine on değişik ikram ve ihsan ettiği içindir. Bu ikramlar şöyle belirtilmektedir:

1. Allah, Hz. Musa’ya (a.s.) Aşure gününde bir mucize ihsan etmiş, denizi yararak Firavun ile ordusunu sulara gömmüştür.

2. Hz. Nuh (a.s.) gemisini Cudi Dağının üzerine Aşure gününde demirlemiştir.

3. Hz. Yunus (a.s.) balığın karnından Aşure günü kurtulmuştur.

4. Hz. Âdem’in (a.s.) tevbesi Aşure günü kabul edilmiştir.

5. Hz. Yusuf kardeşlerinin atmış olduğu kuyudan Aşure günü çıkarılmıştır.

6. Hz. İsa (a.s.) o gün dünyaya gelmiş ve o gün semaya yükseltilmiştir.

7. Hz. Davud’un (a.s.) tövbesi o gün kabul edilmiştir.

8. Hz. İbrahim’in (a.s.) oğlu Hz. İsmail o gün doğmuştur.

9. Hz. Yakub’un (a.s.), oğlu Hz. Yusuf’un hasretinden dolayı kapanan gözleri o gün görmeye başlamıştır.

10. Hz. Eyyûb (a.s.) hastalığından o gün şifaya kavuşmuştur.(Sahihi Müslim Şerhi, 6:140.)

Aşure günü orucunun fazileti 

Ebu Katade anlatıyor: Hz. Peygamber şöyle buyurdu:

“… Arefe günü tutulan orucun bir sene önce ve bir sonraki günahlara kefaret olacağını Allah’tan ümit ediyorum. Aşure günü orucunun da bir sene önceki günahlara kefaret olacağını Allah’tan ümit ediyorum.” (Müslim, Siyam, 196)

Bir adam Peygamberimize geldi ve sordu:

“Ramazan’dan sonra ne zaman oruç tutmamı tavsiye edersiniz?”

Peygamberimiz(s.a.v), “Muharrem ayında oruç tut. Çünkü o, Allah’ın ayıdır. Onda öyle bir gün vardır ki, Allah o günde bir kavmin tövbesini kabul etmiş ve o günde başka bir kavmi de affedebilir” buyurdu. (Tirmizi, Savm: 40.)

“Ramazan ayından sonra en faziletli oruç, Allah’ın ayı olan Muharrem ayında tutulan oruçtur” (İbni Mâce, Sıyam: 43.) hadisi ise, bu günlerde tutulan orucun faziletini ifade etmektedir.

Aşure günü ehli kitap ve cahiliye Araplarının da kutsal saydığı gün

Aşure günü yalnız ehli kitap arasında değil, Nuh(a.s)’dan itibaren mukaddes olarak biliniyor, İslâm öncesi Cahiliye dönemi Arapları arasında da İbrahim(a.s)’dan beri mukaddes bir gün olarak biliniyor ve oruç tutuluyordu.

Bu hususta Aişe(r.a) şöyle demektedir:

“Aşure, Kureyş kabilesinin Cahiliye döneminde oruç tuttuğu bir gündü. Resulullah da buna uygun hareket ediyordu. Medine’ye hicret edince bu orucu devam ettirmiş ve başkalarına da emretti. Fakat Ramazan orucu farz kılınınca kendisi Aşure gününde oruç tutmayı bıraktı. Bundan sonra Müslümanlardan isteyen bugünde oruç tuttu, isteyen tutmadı.” (Buharı, Savm: 69.)

O zamanlar henüz Ramazan orucu farz kılınmadığı için Peygamberimiz ve Sahabeleri vacip olarak o günde oruç tutuyorlardı. Ne zaman ki, Ramazan orucu farz kılındı, bundan sonra Peygamberimiz herkesi serbest bıraktı. “İsteyen tutar, isteyen terk edebilir” buyurdu. (Müslim. Siyam: 117.) Böylece Aşure orucu sünnet bir oruç olarak kalmış oldu.

Muharrem ayı ve Aşure Günü, Ehli Kitap olan Hıristiyan ve Yahudiler tarafından da mukaddes sayılırdı. Nitekim, Peygamberimiz (s.a.v) Medine’ye hicret buyurduktan sonra orada yaşayan Yahudilerin oruçlu olduklarını öğrendi. “Bu ne orucudur?” diye sordu.

Yahudiler, “Bugün Allah’ın Musa’yı düşmanlarından kurtardığı Firavun’u boğdurduğu gündür. Hz. Musa (a.s.) şükür olarak bugün oruç tutmuştur” dediler.

Bunun üzerine Resulullah(s.a.v) de, “Biz, Musa’nın sünnetini ihyaya sizden daha çok yakın ve hak sahibiyiz” buyurdu ve o gün oruç tuttu, tutulmasını da emretti. ( İbni Mâce. Siyam: 31.)

Yahudilere benzememek için Aşure orucunu tek gün tutmamak 

Hz. Peygamber (s.a.v) Aşure günü oruç tutup ve insanlara da o gün oruç tutmayı emredince, “O gün Yahudi ve Hristiyanlar tarafından büyük bir gün olarak kabul edildiğini” söylediler. Bunun üzerine Peygamberimiz:

“Gelecek yıl inşallah dokuzuncu günü (de) tutacağız.” diye buyurdu. Fakat bir yıl sonraya kavuşmadan vefat etti. Diğer bir rivayette ise,

“Eğer gelecek yıla ulaşırsam, mutlaka dokuzuncu günü(de) tutacağım.” ifadesi yer almaktadır (Müslim, Siyam, 133-134).

“Aşure günü orucunu tutun, fakat -Aşure gününden bir gün önce veya bir gün sonra da (9-10. veya 10-11. günü) oruç tutmak suretiyle- Yahudilere muhalefet edin.” (İbn Hacer, 4/245)

Aşure gününe özel hüzün duymamak 

Aşure gününün Kerbela karanlığının kesafeti vardır. 61. hicret yılının Muharrem’ine ait 10. gününde İmam Hüseyin (r.a.) 55 yaşında iken Sinan bin Enes isimli bir hain tarafından Kerbela’da hunharca şehit edilmiştir. Bu zulmün arkasında Emevî Halifesi Yezid, onun Küfe valisi İbni Ziyad vardır. 

Şehitler mükâfatını almış en yüce mertebelere ulaşmıştır, Yüce Allah’ın da zalimlere hak ettikleri cezayı en âdil bir şekilde vereceğinden şüphemiz yoktur. Kaderi hükme boyun eğen her mü’min bu olaya üzülür, ancak itidalini ve soğukkanlılığını kaybetmez. Duyguları yanlışlara ve taşkınlıklara götürmez. Çünkü meydana gelen bütün olaylar ezelî takdirin bir hükmüdür. Bu açıdan bunu bir “yas merasimi” haline dönüştürmek ehli-i sünnetin itikat ve inancına aykırıdır.

Kaynak: Mira Haber


Mira Haber sitesinden daha fazla şey keşfedin

Son gönderilerin e-postanıza gönderilmesi için abone olun.