El-Kaide’nin kurucularından biri ve lideri olan Usame bin Ladin’in ”İslam Ümmetine Vasiyetimdir” konuşmasından iktibas edilen tercüme metni:
Allah kimi hidayete erdirirse onu saptıracak yoktur. Kimi de saptırırsa onu hidayete erdirecek yoktur. Eşhedü enla ilahe illallah ve eşhedü enne muhammeden abduhu ve resulüh.Ve sonra,
Müslüman ümmetim! Seninle beraber bu büyük tarihi olayı takip ediyoruz.
Sevincini, mutluluğunu ve neşeni paylaşıyor, sevincinle seviniyor, üzüntüne üzülüyoruz.
Kazançların kutlu olsun. Allah şehitlerine rahmet eylesin, yaralılarına şifa versin ve esirlerini kurtarsın.
Ve sonra.
İslam evlatlarının asaleti zuhur etti Arap ülkelerinde yöneticiler meçhule karıştı.
Arşlar ortadan kalktı ve ardından müjde ve seçkinlik belirtileri bulunan bir haber geldi.
Ümmet yüzünü doğudan müjdeleri gelen zaferi gözetlemek için o yöne çevirmişken devrim güneşi batıdan çıkıverdi. Devrim Tunus’tan ışık saçtı ve bu ışık ümmeti sevindirdi, halkların yüzlerini aydınlattı. Yöneticilerin boğazları tıkandı, Yahudiler vaadin yakınlığı korkusundan dehşete düştü.
‘Zorbaların düşmesiyle aşağılanma, boyun eğme, korku ve çekinme düşünceleri de ortadan kalktı. Yerine özgürlük, onur, cesaret, yiğitlik fikirleri ayaklandı. Özgürlük isteğiyle değişim rüzgarları esti. Tunus ilk başarıyı elde eden oldu.
Mısır yiğitleri de yıldırım hızıyla Tunus’un özgürlerinden fikir aldı ve Tahrir Meydanı’na yürüdü. Büyük bir devrim başladı. Hem de ne devrim!
Ümmetin tümü için kader devrimi
Eğer Rabbi’nin ipine sarılırsa hem Mısır hem de ümmetin tümü için kader devrimi! Bu devrim yemek ve giyecek için yapılan bir devrim değil. Aksine izzet, reddetme, sarf etme ve verme devrimiydi. Baştan sona Nil’in şehirlerini ve köylerini aydınlattı.
Onların asaleti İslam’ın gençlerine kendisini gösterdi. Dedelerinin dönemine özlem duydular. Zalim rejimleri alt etmek için Kahire’de Tahrir Meydanı’ndan bir meşale aldılar. Haksızlığın önüne dikilip ellerini karşısında kaldırdılar.
Onun askerlerinden korkmadılar. Sözleştiler ve sözlerini perçinleştirdiler. Azim yükselmekte yardım kolları artmakta. Devrim umut verici. Her taraftaki o özgür devrimcilere sesleniyorum:
Girişim dizginlerine tutunun. Diyalogtan sakının. Hak ehli ile batıl ehlinin yolun ortasında buluşması gibi bir şey olamaz. Haşa ve asla! Allahu Teala’nın size nimetlerde bulunduğu günleri hatırlayın. Sizler o günlerin atlıları, komutanları idiniz. Dizginler ve liderlik elinizdeydi. Ümmet sizi bu önemli olay için sakladı. Yürüyüşü tamamlayın, zordan korkmayın.
Hedefe doğru yürüyüş başladı.
Hür olan ilerlemekte kararlıdır
Hür olan eğer yürüyüşe başlamışsa ne bitkinlik hisseder ne de durur
Allah’ın izniyle ulaşılmaya çalışılan hedefleri, arzulanan umutları gerçekleştirmedikçe durmaz. Devriminiz yaralıların ve mağdur kalmışların umudu, merkez noktası oldu.
Ümmetin büyük bir sıkıntısını giderdiniz. Allah da sizin sıkıntınızı gidersin. Büyük umutları gerçekleştiriyorsunuz Allah da sizin umutlarınızı gerçekleştirsin. Yol sizi gece misafiri gibi bırakmadı. Ümitsizlik arkada, umut önde. Elden alınan onur, kanla geri döndürülüyor.
Aslan, sığınağını korumak için ölümüne de olsa kendini tehlikeye atar. Yüce ruhu onların batılını defetmek için Rabbi yolunda harcayan nasıl ayıplanır?
Ey Müslüman ümmetimin evlatları önünüzde tehlikeli bir yol ayrımı ve ümmet olarak ayaklanmak, yöneticilerin dine aykırı meyillerine, beşeri kanunlara, Batı’nın egemenliğine kulluktan kurtulmak için çok büyük, tarihi ve nadir bir fırsat var.
Ümmet Konseyi oluşturun
Ümmetin onlarca yıldır beklediği bu fırsatın kaçırılması büyük günah ve büyük bir cehalettir. Bu fırsatı değerlendirin ve putları kırıp yerine adaleti ve imanı dikin. Bu noktada dürüst kimselere şunu hatırlatıyorum: Müslüman halklara tüm önemli konularda görüşlerin sunulması ve istişare için bir konsey kurulması şer’i bir vaciptir.
Erken vakitte bu zalim rejimlerin kökünün kazınması nasihatinde bulunan, Müslüman toplumlar arasında geniş ölçüde güvenilirliği bulunan ve dinini seven bazı kimseler var ki bu projeyi onların başlatması ve zalim yöneticilerin egemenliğinden uzak bir şekilde ve acilen bu konseyi ilan etmeleri gerekir.
Araştıma Merkezlerinden yardım alın ve strateji belirleyin
Zorbaları devirme yolunda mücadele eden halkı kurtarmak için milletin tüm ihtiyaçlarını karşılayacak; olaylara ayak uydurup olayların seyriyle paralel çalışacak bir ameliyat odası kurulmalıdır. Tağutlarını düşürme uğrunda mücadele eden ve evlatları öldürülen halkları kurtarmak için ümmetin akıl sahiplerinden de istifade edilmeli, işinin ehli araştırma merkezlerinden ve bilgi sahibi zeki insanlardan yardım alınmalıdır.
Aynı şekilde yöneticilerini ve bazı dayanaklarını düşüren halklara da devrimlerini korumaları ve hedeflerini gerçekleştirmeleri için atılması istenen adımlar aracılığıyla yönlendirmelerde bulunulmalıdır. Henüz devrimleri başlamayan halklarla da hareketin başlangıç vaktinin belirlenmesi ve devrim öncesi gerekli olan her şeyin hazırlanması için yardımlaşılmalıdır.
Gecikme, fırsatın kaçırılmasına, vaktinden erken hareket etmek de kurbanların sayısının artmasına yol açar.
Değişim rüzgarlarının Allah’ın izniyle tüm İslam dünyasını kaplayacağını umuyorum. Gençlerin, lazım olan her şeyi hazırlaması, orta çözümlerden ve zalimlerin ikiyüzlülüğünden uzak olan tecrübe sahibi dürüst kimselere danışmadan bir şey yapmamaları gerekir.
Zira şöyle denmiştir:
Görüş, cesurun cesaretinden öncedir, o öncedir, diğeri ise (cesaret) ikinci sıradadır
Müslüman ümmetim, bundan onlarca yıl önce de insanların sevindiği çeşitli devrimlere tanık oldun. Sonra çok geçmeden acılarını tattılar. Öyleyse ümmeti ve devrimlerini hatalardan ve zilletten korumanın yolu, uyanış devrimi başlatmak, tüm alanlarda özellikle de esaslarda kavramların düzeltilmesidir.
“Düzeltilmesi Gereken Kavramlar” kitabı rehberiniz olsun
Bu esasların en önemlisi de İslam’ın ilk rüknüdür. Bu alanda yazılmış en güzel kitap Şeyh Muhammed Kutub’un ‘Düzeltilmesi Gereken Kavramlar’ isimli kitabıdır. Yöneticilerin uzun yıllardır yaydıkları hatalı kültür nedeniyle ümmetin evlatlarının birçoğunda görülen bilinç eksikliği, en büyük musibettir.
Ümmetin başına gelen diğer belalar da bu musibetin acı meyvelerinden meyvedir. Zillet, önemsizlik, boyun eğme ve yöneticiye mutlak itaatin yerleştirilip oturtulması kültürü, Allah’tan ayrı olarak onlara tapmak, en önemli dini ve dünyevi haklardan onlara taviz vermektir.
Değerlerin, prensiplerin, insanların onların feleğinde dönmesi, insana insanlığını kaybettirir, kendisini ve iradesini hiç fark etmeden ya da düşünmeden yöneticinin arkasında koşar kılar. İki arada bir derede bir insana dönüşür.
İnsanlar kendisine iyilik yaparsa o da iyilik yapar, kötülük yaparsa kötülük yapar. Bu hali de onu, yöneticilerin kendisine istediklerini yaptıkları değersiz bir eşya gibi kılar. Bunlar, ülkelerimizdeki adalet ve zulmün kurbanları, yöneticiler tarafından isimlerini bağırmaları ve hendeklerinde kendileriyle beraber olmaları için çıkardıkları kimselerdir.
Yöneticiler insanların Allah tarafından kendilerine verilen en önemli haklarından vazgeçmeleri için uğraşmaktadır. Kendilerine meşruluk havası kazandırmak için devletin din ve medya organlarının harcadığı çaba yardımıyla ümmetteki akıl sahiplerinin önünü kapatıp önemli işlerde rol almalarını engelleyip kenara ittiler.
İnsanları, iradelerini, akıllarını büyülediler. Yöneticinin putlaştırılmasına daha da yaygınlık kazandırdılar. İnsanlar ona saygı duysunlar, nefislere ekilsin, büyükler yüceltsin, küçükler de eserinden kurtulamasın diye din ve vatan adıyla onu yalan yanlış temeller üzerine kurdular.
O küçükler bizim boyunlarımızda emanettir. Fıtrat üzerine doğmuşlardır ancak onlar vicdansız ve rahmetsizce çocuklarımızın fıtratlarını öldürmüşlerdir. Büyük yaştaki bu hal üzere yaşlandı, küçük bu hal üzere gençleşti.
Zalimin zulmü, mazlumun zayıflığı arttı. Öyleyse ne bekliyorsunuz? Kendinizi ve çocuklarınızı kurtarın. Özellikle de ümmetin gençleri devrimin yükünü, sıkıntısını, zalimlerin kurşunlarını, işkencelerini göğüsledikten, fedakarlıklarıyla yolu hazırladıktan, kanlarıyla özgürlük köprülerini kurduktan sonra önünüzde elverişli bir fırsat var.
Ömrünün baharında bir gençlik!
Zillet ve zulüm dünyasını terk ettiler. İzzeti ya da kabri istediler. Acaba yöneticiler, halkın çıktığını ve Allahu Teala’nın izniyle vaatleri gerçekleştirene kadar bir daha da dönmeyeceğini anlayabiliyor mu?
Son olarak: Ülkelerimizdeki büyük zulüm iyice arttı. Bizse bu zulmü reddedip değiştirmekte çok geciktik.
Başlayan bitirsin.
Allah ona yardım eder.
Kim de başlamamışsa iş için hazırlığını yapsın. Allah Resulü’nün şu sahih hadisi şerifini tefekkür edin: ‘Benden önce Allah’ın hiçbir ümmete gönderdiği peygamber yoktur ki, o peygamberin ümmetinden havarileri ve sünnetine tabi olan emrine uyan ashabı olmasın. Kıssa şu ki, sonra onların ardından yapmadıklarını söyleyen ve emrolunmadıklarını yapan bir takım kötü nesiller meydana çıkar.
İşte kim bunlara karşı eliyle mücadele ederse o mü’mindir.
Kim onlara karşı diliyle mücadele ederse o mü’mindir.
Kim onlara karşı kalbiyle mücadele ederse o da mü’mindir.
Ama bunun ötesinde imandan bir hardal tanesi yoktur.’ (Müslim).
Aynı şekilde, şehitlerin efendisi Hamza Bin Abdulmuttalip; zalim imama iyiliği emredip kendisini kötülükten nehyettiğinden dolayı öldürülen adamdır’ buyurmuştur. Öyleyse bu yüce niyetle çıkanlara kutlu olsun. Öldürülürse şehitlerin efendisidir. Yaşarsa da izzet ve onur sahibidir.
Son Sözlerim:
Hakkı savunun gerisini önemsemeyin.
Zalime karşı hakkı söylemek izzettir, müjdedir.
Bu dünya ve ahretin yoludur.
İster köle olarak öl! İster hür olarak!
Allah’ım dinine zafer kazandırmak için uğraşanlara apaçık bir fetih ihsan eyle. Onlara sabır, istikamet ve yakin nasip eyle.
Allah’ım bu ümmete; itaat ehlinin izzetli kılındığı, isyan ehlinin zelil kılındığı, iyiliğin emredildiği ve kötülükten alıkonan bir kurtuluş yolu nasip et.
Allah’ım bize dünyada ve ahirette iyilik ver ve bizi ateş azabından koru. Allah’ım zayıflarımızı güçlendir. Parçalanmışlığımızı düzelt, toparla.
Allah’ım yerli ve uluslararası zulüm önderlerinin hakkından sen gelirsin, Kafirler kavmine karşı bize yardım et.
Son duamız elhamdulillahi rabbilalemin.
Usame Bin Ladin
El Kaide kurucu lideri
Mepa News