Özbekistan Devlet Güvenlik Servisi, IŞİD bağlantılı “Horasan Vilayeti” hücresine operasyon gerçekleştirdi.
Özbekistan Devlet Güvenlik Servisi Namangan’da düzenlediği operasyonla IŞİD’e bağlı “Horasan Vilayeti” hücresini çökerttiğini duyurdu. İçişleri Bakanlığı işbirliğiyle yürütülen operasyonda 16 kişinin evlerinde yapılan aramada 37 cep telefonu, 51 dini yayın, 40 DVD, 4 USB bellek, dizüstü bilgisayar ve tablet gibi iletişim materyalleri ele geçirildi.
Telegram kanallarında propaganda
Hücrenin lideri olduğu öne sürülen kişinin Telegram’da 120’den fazla kanal ve grup oluşturarak, dijital ortamda ‘radikal’ dini içerikler paylaştığı ve örgüte taraftar kazandırmaya çalıştığı kaydedildi. Bu kişilerden lider ve üç aktif üye tutuklandı; diğerleri hakkında soruşturma sürüyor.
IŞİD, 2015’ten bu yana Afganistan, Pakistan ve Horasan bölgesindeki etkinliklerinin yanı sıra, son yıllarda Özbekistan ve Tacikistan’a kadar sızmalar gerçekleştiriyor. 2022’de Özbek güçlerine yönelik roket saldırısının planlanması, grubun sınır ötesi eylemler peşinde olduğunun göstergesi.
Uzmanlara göre ele geçirilen dijital, yazılı ve görsel dokümanlardan, hücrenin genç nüfusu hedef alan sofistike bir propaganda ve finansman yapısına sahip olduğu anlaşılıyor. Telegram gibi platformlar üzerinden yürütülen faaliyetlerin önüne geçilmesi, Özbekistan ve bölge güvenliği için kritik görülüyor.
Özbekistan’da Müslümanlar hedefte
Özbekistan’da devletin İslam’a karşı yürüttüğü baskıcı ve dayatmacı politikalar, artık sıradan yasakları aşarak dinle savaş boyutuna ulaşmış durumda.
Sakal bırakmak gibi Peygamber sünneti olan bir ibadet bile “aşırılık” yaftasıyla kriminalize edilerek sokakta sakallı gezen Müslümanlar polis zoruyla traş ettiriliyor, direnenlere para cezaları kesiliyor.
Kadınlara yönelik peçe ve başörtüsü yasakları ise özellikle kamu kurumlarında ve eğitim alanlarında katı şekilde uygulanarak, İslami kimlik sistematik biçimde hedef alınıyor.
Bu seküler baskı ortamında, tevhid ehli Müslümanlar sürekli gözetim altında tutularak; Kur’an ve Sünnet’e göre yaşamak isteyenler “terörist” muamelesi görüyor ve toplum dışına itilerek ikinci sınıf vatandaş haline getiriliyor.
Devletin bu tür açık dini baskıları ve İslami yaşantıya karşı düşmanca tutumu, birçok genci ve mütedeyyin bireyi, sesini duyuracak mecra bulamadığı için çeşitli yapılarla –örgütler ya da fikir akımlarıyla– yakınlaşmaya veya sempati duymaya itiyor. Bu da, sorunun kökeninde radikalizm değil, devletin halkın dinine yönelik katı yasaklarının ve tahammülsüzlüğünün yattığını açıkça ortaya koyuyor.
Kaynak: Mira Haber
Mira Haber – Ortadoğu Bağımsız Muhabir Ajansı Tarafsız değiliz. Ancak Mirahaber'de sadece gerçekleri okursunuz.