Suriye ile İsrail arasında ABD ve Ürdün arabuluculuğunda imzalanan son ateşkes anlaşması, ‘kriz çözümü’ maskesiyle yürürlüğe girerken, Suriye’nin egemenliği üstünde kara bir gölge gibi duruyor. Tel Aviv’in masaya dolaylı değil, fiilen oturduğu bu mutabakat; Güney Suriye’yi sahada yeniden şekillendirme çabalarının açık bir dış müdahale ürünü olarak değerlendiriliyor.
ABD’nin iteklemesiyle başlayan ve Ürdün’ün bölgesel güvenlik endişeleriyle süslenen süreçte, en dikkat çekici gerçek şu: Suriye içindeki meseleler, artık İsrail’in onayı olmadan çözülemeyecek bir zemine itilmiş durumda. Oysa bu, sadece Suriye’nin değil, tüm ümmetin istikbaline yöneltilmiş stratejik bir müdahaledir.
Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara, ayrılıkçı odakların dış bağlantılarına ve Süveyda’daki fitne odaklarına dikkat çekerken, içerideki milislerin uyuşturucu baronları ve rejim kalıntılarıyla kirli bağlarına da işaret etti. Bu bağlamda Süveyda, artık bir vilayet değil; küresel planların çatıştığı bir cephe haline gelmiş durumda.
İsrail’in Şam’ı bombalayarak sahaya müdahalesi, yalnızca bir savaş suçu değil, aynı zamanda bir medya algısıyla İsrail’e “barış aktörü” rolü yükleme oyunudur. Tel Aviv’in güneyde kurmak istediği silahsız bölgeler ise, aslında Suriye’nin sinir uçlarına yerleştirilmiş sinsi bir işgal planıdır.
ABD Dışişleri eski danışmanlarından Hazem Ghabra’nın da itiraf ettiği gibi, İsrail artık dış gözlemci değil, Güney Suriye masasının iç aktörüdür. Ve bu masada Suriye halkı yoktur; sadece Suriye halkı adına karar verenler vardır!
Kaynak: Mira Haber
Mira Haber – Ortadoğu Bağımsız Muhabir Ajansı Tarafsız değiliz. Ancak Mirahaber'de sadece gerçekleri okursunuz.