Afganistan İslam Emirliği Emiri Şeyh Hibetullah Ahundzade, Kurban Bayramı hutbesinde hem Gazze’de süren İsrail vahşetine ve onu besleyen ABD’ye, hem de hiçbir şey yokmuş gibi soykırımcılarla menfaat ilişkileri geliştiren Müslüman liderlere yüklendi:
Filistin’deki kardeşlerimizin üzerindeki zulüm devam ediyor… Allah’tan, Afganistan’daki zalimleri helak ettiği gibi oradaki kâfir zalimleri de helak etmesini diliyoruz.
Siyonist işgalciler, Gazze halkının kanını korkunç bir vahşetle akıtmaya devam ediyor; üstelik bu, apaçık Amerikan desteğiyle gerçekleşiyor, tıpkı ABD’nin daha önce Afganistan’da yaptığı gibi.
Zalim Amerika’nın nasıl vetosunu kullandığını ve itiraz ettiğini gördünüz… Bir numaralı suçlu Amerika’dır; bu katliamların en büyük destekçisi ve hamisidir. Buna rağmen bazı Müslümanlar hâlâ onunla dost olmaya çalışıyor ve onun sadakati için çabalıyor. Oysa Amerika tüm Filistinli Müslümanların katilidir.
ABD-İsrail ittifakını bir “zalimler birliği” olarak tanımlayan Ahundzade’nin “bu yapıyla dostluk kurmaya çalışanlar” ifadeleri doğrudan bir adresi işaret ediyordu..
Ahundzade isim vermedi. Ama işaret ettiği kişi belliydi: Ahmed el Şara
Şara, gençliğini emperyalist işgale karşı cihadla geçiren, İslam ümmeti için Amerikan ve Siyonist planlara karşı cephelerde kan döken, bir zamanlar “cihad” dendiğinde Müslüman gençlere ilham olan bir liderdi.
Peki ya bugün?
Şam’ın en işlek caddelerinde, Donald Trump’ın yüzü billboardlarda. “Teşekkürler Trump” yazılı dev afişler göze çarpıyor. İsrail’le ilişkiler hızla normalleşiyor, Amerikan heyetleri saraylarda ağırlanıyor. Bir zamanlar emperyalizme karşı silahla direnen Ahmed el Şara, bugün emperyalistlerin takdirini kazanan bir protokol figürüne dönüşmüş durumda.
Filistin davası unutulmuş; Gazze’de her gün katledilen çocuklar, kadınlar sessizliğe gömülmüş durumda. ABD’nin Suriye iç savaşı boyunca hava saldırılarıyla öldürdüğü on binlerce sivil, artık adı anılmayan, istatistikleştirilmiş can kayıplarına indirgenmiş durumda.
Türkiye gibi laik-demokratik yönetimler bu gelişmeleri “realist” bir dış politika başarısı olarak selamlayabilir. Ancak ümmetin davasını ve izzetini önceleyen Müslümanlar için, bu süreç açıkça zilletin resmidir.
İşte bu yüzden Ahundzade’nin hutbesi yalnızlaşan bir hakikatin sesi, ümmetin içinden yükselen bir feryat niteliği taşıyor.
Kaynak; Mira Haber