Hindistan Hava Kuvvetleri’nin son 24 saat içinde Pakistan topraklarına düzenlediği saldırılarda, en az 12 cami, medrese ve dini eğitim kurumu doğrudan hedef alındı. Bu saldırılar, bölgedeki zaten gerilimli olan Hindistan-Pakistan ilişkilerini yeni bir boyuta taşırken, özellikle ibadethaneler ve eğitim merkezlerinin hedef alınması, uluslararası kamuoyunda büyük bir tepkiye yol açtı.
Dini yapılara yönelik alçak saldırılar
Hindistan medyası, saldırılarla ilgili olarak, vurduğu cami ve medreselerin “teröristler tarafından kullanıldığı” yönünde açıklamalarda bulundu. Ancak, bu açıklamalar, saldırıların hedefindeki sivillere ait kutsal mekanlar ve eğitim kurumlarının göz önünde bulundurulunca, ciddi bir çelişki yaratıyor. Yerel halk, Hindistan’ın kasıtlı olarak dini değerlere ve sivil yaşam alanlarına saldırdığını belirtiyor. Sadece bu saldırılar değil, Hindistan’ın bölgedeki savaş politikaları, gün geçtikçe daha saldırgan ve dinî değerleri hedef alan bir strateji izliyor.
Uluslararası hukukun ihlali: Kutsal mekânlar ve eğitim merkezleri
Uluslararası hukuk, dini yapıları ve sivil eğitim merkezlerini koruma altına alırken, Hindistan’ın bu saldırıları açıkça uluslararası normları ihlal ediyor. Özellikle Hindistan’ın terörle mücadele adı altında, sivillere ait kutsal mekânları hedef alması, insan hakları örgütleri ve tarafsız gözlemciler tarafından şiddetle kınanıyor. Dini ibadet yerlerinin ve eğitim merkezlerinin askeri hedef haline getirilmesi, sadece Pakistan’ın değil, bütün dünyanın tepkisini çekiyor.
Pakistan’dan sert tepki: Dini değerlerin çiğnenmesi
Pakistan, Hindistan’ın bu saldırılarını sert bir şekilde kınarken, “Hindistan’ın bu alçak saldırıları, sadece dini değerlere değil, bölgedeki tüm barışçıl yaşama da zarar veriyor” dedi. Pakistan hükümeti, Hindistan’ı “savaş suçu işlemekle” suçluyor. Sadece bölgedeki istikrara zarar vermekle kalmayıp, dünya çapında dinî hassasiyetlere saygısızlık yapmak da Hindistan’a karşı bir tepkiyi daha beraberinde getirdi.
Güney Asya’daki Hindistan-Pakistan gerilimi şimdiye kadar pek çok kez patlama noktasına gelmişti. Ancak dini mekânların hedef alınması, çatışmanın niteliğini derinden değiştirebilir. Dini özgürlüklerin ve kutsal alanların yok sayılması, sadece insan hakları açısından değil, bölgedeki tüm istikrar açısından da tehlikeli bir gelişme olarak görülüyor.
Bu gelişme, Hindistan’ın aslında sadece askeri bir zafer değil, aynı zamanda dini ve kültürel değerleri yok etmeyi amaçlayan bir strateji izlediğini gözler önüne seriyor. Ancak unutulmamalıdır ki, sivillerin ve kutsal mekânların hedef alınması, sadece Uluslararası hukuk açısından değil, aynı zamanda insanlık onuru açısından da kabul edilemez bir durumdur.
Kaynak: Mira Haber
Mira Haber – Ortadoğu Bağımsız Muhabir Ajansı Tarafsız değiliz. Ancak Mirahaber'de sadece gerçekleri okursunuz.