Filistinli Mahkumlar Komisyonu ile Filistinli Tutuklular Derneği, Gazze’den alıkonulan tutuklulara dair yeni ve dehşet verici tanıklıkları kamuoyuna sundu
Aylar süren sessizliğin ardından, İsrail’in yer altındaki gizli gözaltı merkezlerine yapılan nadir hukuki ziyaretler, içeride yaşanan insanlık dışı uygulamaları ortaya çıkardı. İsrail işgali altındaki Filistin’in Ramle kentindeki Nitzan Cezaevi’nin altına gizlenmiş gizli hapishane Rakevet’e ilk defa avukatlar alınabildi.
Ancak bu ziyaretler bile yoğun gözetim altında gerçekleşti; avukatlar sürekli askerlerin eşliğindeydi ve mahkumlarla aile ya da dış dünya hakkında konuşmaları yasaklandı.
Avukatlar, mahkumların büyük bir kısmında korku, travma ve konuşma güçlüğü gözlemlediklerini bildirdi. Yoğun baskı ortamında bazı tutuklular, ancak güvence aldıktan sonra yaşadıkları kabusu anlatabildi.
İçeride haksız yere tutulan Filistinli mahkumlardan biri olan S.J, Aralık 2023’te tutuklandığını ve gözaltına alındıktan hemen sonra altı gün boyunca aralıksız işkenceye maruz kaldığını anlattı. Ayrıca, “disko” ve “pampers” adını verdikleri işkence yöntemleriyle karşılaştığını söyledi.
Tuvalet erişimi engellendiği için yetişkin bezi giymeye zorlandığını, sürekli yüksek sesle müzik eşliğinde, susuz ve aç bırakıldığını, gözleri bağlı ve elleri kelepçeli şekilde tutulduğunu belirtti.
“Sde Teiman’dan bile daha kötü!”
S.J., giren mahkumların çıkma olasılığının çok düşük olduğu Sde Teiman askeri toplama kampından başlayarak Askalan, Moskobiya, Ofer ve son olarak Rakevet’e kadar sürekli cezaevi değiştirildiğini aktardı. Tüm bunlar arasında en kötü koşulların Rakevet’te olduğunu, üç kişinin güneşsiz hücrelerde kaldığını, spor saatlerinde bile başlarını kaldırmalarının yasaklandığını söyledi.
W.N. adlı başka bir tutuklu, Aralık 2024’te tutuklandığını ve İsrail güvenlik güçlerinin cinsel saldırısına uğradığını belirtti. Tuvalette arama bahanesiyle tacize uğradığını, tıbbi yardım alamadığını ve saatlerce dizlerinin üzerinde oturtularak işkence gördüğünü anlattı.
Nakiller sırasında parmağının kırıldığını ve bunun bir “sindirme yöntemi” olarak kullanıldığını söyledi.
K.D. isimli bir mahkum, “disko” yöntemiyle uzun süre sandalyeye bağlı tutulduğunu, yere fırlatıldığını ve aralıksız müzikle uykusuz bırakıldığını belirtti. Ofer Cezaevi’nde uyuz hastalığına yakalandığını ve tedavi edilmeden Ramle’ye nakledildiğini ifade eden tutuklu, sıkı kelepçeler nedeniyle göğüs ağrısı çektiğini ve ceza olarak tutukluların başparmaklarının kırıldığını söyledi.
A.G. adlı bir diğer tutuklu, Sde Teiman’da 35 gün boyunca işkence altında tutulduğunu, yaralı halde girdiği cezaevinde hiçbir sağlık hizmeti almadığını aktardı. Günlerce kelepçeli ve gözleri bağlı şekilde tutulduğunu, daha sonra aktarıldığı Rakevet’te sürekli gözetim, ibadet yasağı, ölüm tehditleri ve darp ile karşı karşıya kaldığını belirtti.
Tuvalet kağıdı üç günde bir, duş hakkı ise gardiyanların keyfine bağlıydı. Saatin kaç olduğunu çoğu zaman öğrenemiyorlardı.
Toplu işkence ağı: Rakevet tek değil!
Açıklamada yalnızca Rakevet değil, Sde Teiman, Anatot, Ofer Kampı ve Batı Şeria’daki Menashe Kampı gibi diğer merkezlerin de sistematik işkencenin merkezleri haline geldiği vurgulandı.
İsrail askeri Sde Teiman’ı anlatıyor: “Hayatta kalana hayret edersiniz!”
Bu yerlerde tutulan Filistinliler, hukuki süreç olmaksızın “direniş mensubu” etiketiyle süresiz gözaltına alınabiliyor. Nisan 2025 itibarıyla, yalnızca resmi cezaevlerinde tutulan Gazzeli tutuklu sayısı 1.747 olarak açıklandı. Ancak bu rakam, askeri kamplarda gayriresmi şekilde tutulanları kapsamıyor.
Filistinli insan hakları örgütleri, tüm bu merkezlere bağımsız denetçilerle derhal giriş yapılmasını ve uluslararası hukuki sürecin başlatılmasını talep etti.
Kaynak: Mira Haber
Mira Haber – Ortadoğu Bağımsız Muhabir Ajansı Tarafsız değiliz. Ancak Mirahaber'de sadece gerçekleri okursunuz.