Yapılan araştırmalara göre Türkiye’de kendisini “dindar” olarak tanımlayanların oranında son yıllarda dikkat çeken bir düşüş yaşanıyor. 2008 yılında toplumun yüzde 55’i kendisini “dindar” olarak tanımlarken, 2025’e gelindiğinde bu oran yüzde 46’ya kadar geriledi. Bu durum, özellikle genç kuşaklar arasında manevî değerlere olan ilginin zayıfladığını ortaya koyuyor.
Öte yandan “ateist ve inançsız” bireylerin oranı da artış gösterdi. 2008’de yüzde 2 seviyesinde olan bu kesim, 2025 itibarıyla yüzde 8’e ulaştı. Bu yükseliş, Türkiye’de inançsızlığın daha fazla görünür hâle geldiğini ve seküler yaşam tarzının yaygınlaştığını ortaya koyuyor.
İntihar oranları da artıyor
Türkiye’de intihar oranları da son yıllarda artış göstermektedir. 2000 yılında 1.802 olan intihar vakası sayısı 2,5 kat artış göstererek 2022 yılında 4.218’e yükselmiştir. Bu artış, özellikle genç yaş gruplarında belirginleşmiştir; 15-19 yaş aralığında intihar vakaları diğer yaş gruplarına göre daha fazladır.
İslamî kimliğin giderek zayıflaması, sadece bireysel değil, aynı zamanda toplumsal ve kültürel çözülmelere de kapı aralıyor. Aile bağlarının kopması, gençlerde yönsüzlük ve kimlik bunalımı gibi sorunlar, bu manevî boşluğun doğrudan sonuçları olarak dikkat çekiyor.
Dindarlığın azalışı, sadece bir istatistik değil; aynı zamanda ümmet bilincinin sarsıldığını, İslam’a olan bağlılığın zedelendiğini ve bu topraklarda İslam’ın kamusal hayattan dışlandığını da gösteriyor.
Bu tablo karşısında Müslümanların bilinçlenerek hem kendileri hem de gelecek nesiller için harekete geçmesi, Deist ve Ateistlerin sanal ortamda yaydığı kara propagandaya karşı çalışmalar yapması ve her şeyden önemlisi Kur’an’a ve sünnete sıkı sıkıya sarılması gerekiyor.
Kaynak: Mira Haber
Mira Haber – Ortadoğu Bağımsız Muhabir Ajansı Tarafsız değiliz. Ancak Mirahaber'de sadece gerçekleri okursunuz.