İşgalci İsrail’in ailesinin evine düzenlediği baskınlarda küçük bir Gazzeli çocuğun hayatı karardı
19 Mayıs sabahı henüz gün doğmadan, 13 yaşındaki Muhammed Ahmed Kamil Serhan’ın hayatı bir anda altüst oldu. Soykırımcı İsrail askerleri, Gazze’nin güneyindeki Han Yunus’ta Serhan ailesinin kaldığı eve baskın düzenlemişti.
Hedef, ailesiyle aynı odada yaşayan Muhammed’in babasıydı: Filistin direniş gruplarından Halk Direniş Komiteleri’nin askeri kanadı olan Nasır Salahaddin Tugayları’nın özel operasyonlar sorumlusu Ahmed Kamil Serhan.
Muhammed, o anları “Sabah saat altıydı, uyuyordum. Bir anda bir patlama sesi duydum,” diye anlatıyor. O gece Muhammed, annesi, babası ve kardeşleri Yusuf (2), Jude (9), Mahmud (10) ve Vail (11) ile aynı odada, yıkılmış evlerinin molozları üzerine inşa ettikleri derme çatma yapıda uyuyordu.

“Tek bir odada, bir mutfak ve bir banyoyla yaşıyoruz. Her şeyimiz, bombalanan evimizin enkazı üzerine kurulu.”
Baskın anında babası banyodaydı. Evlerine dalan İsrail askerleri yalnız değildi; eğitimli bir saldırı köpeği de içeri girdi. “Köpek bana saldırdı, sonra annemi ısırmaya çalıştı. Onu ondan uzaklaştırmaya çalıştım. Sonra bir anda patlama ve silah sesleri her yeri sardı,” diyen Muhammed’in anlattıkları, maalesef bununla da sınırlı kalmıyor.
Aile odasında sığınmaya çalışırken, askerler tavana ve ayaklarının dibine ateş açtı. Ardından daha fazla asker odaya doluştu. Yaşadığı şoku henüz üzerinden atamamış olan Muhammed, sözlerine şöyle devam ediyor:
“Beni ve kardeşlerimi dövdüler. Annemin kafasını duvara çarptılar, sonra ellerini bağlayıp onu sürüklediler. Beni de bağladılar.”
İşgal askerleri annesinin başörtüsünü takmasına izin vermedi. Ellerini kelepçeleyip otobüse götürdüler.
“Annemin işkence çığlıklarını duydum!”
Muhammed, yere uzanmış, kurşunlarla delik deşik edilmiş babasını kanlar içinde gördü. Kardeşleri şoka girmişti, Vail ise bayılıp yere yığıldı. “Yolda kafasını defalarca duvara vurdular. Beni de çok fena dövdüler. Dışarı çıkarken bir asker başımı tuttu ve ‘Babanın haline bak!’ dedi.”
Bir süre sonra Nasır Salahaddin Tugayları, Ahmed Kamil Serhan’ın “Siyonist özel birliklerle girdiği kahramanca çatışmada şehit olduğunu” açıkladı.
Muhammed ve annesi ise iki ayrı otobüse bindirildi. Otobüslerin ikisi de İsrail askerleriyle doluydu. 13 yaşındaki çocuk, askerlerin sorgulamalarına maruz kaldı:
“‘Eve alışverişi sen yapıyorsun, neden baban değil?’ dediler. Ben de sordum: ‘Peki neden beni aldınız?’ Cevapları: ‘Çünkü evin ihtiyaçlarını sen alıyorsun.’”
İsrail ordusu, Muhammed ve annesini Gazze Şeridi içinde askeri üs olarak kullandığı ıssız bir bölgeye götürdü. İkili burada birbirinden ayrıldı.
“Sadece tankların, araçların ve silah seslerini duyuyordum. Annemin işkence çığlıklarını duydum,” diyor Muhammed, gözyaşları içinde anlatırken.
Üç asker, Filistin lehçesiyle konuşarak Muhammed’i sorgulamaya devam etti. Eve aldığı eşyalarla ilgili sürekli sorular sordular. Gözleri bağlı halde, akşama kadar bekletildi. Sonra bir tanka bindirilip 2. Cadde’ye yakın bir kavşağa bırakıldı.
“400 metre yürü dediler. Salahaddin Caddesi’ne kadar yürüdüm. Orada amcam İssam beni karşıladı; ordu onu aramış.”
Küçük çocuk yol boyunca da ağır hakaret ve şiddete maruz kaldı.
“Konuşmama bile izin vermediler. Defalarca dövdüler. Bir asker silahını göğsüme dayayıp ‘Seni vururum’ dedi. Sonra silahın dipçiğiyle kafama vurdu.”
Annesinin akıbeti ise hâlâ bilinmiyor.
İşgalcilerden Kadın kılığında suikast: Direniş komutanı katledildi, eşi ve çocuğu kaçırıldı!
Bu yaşananlar bir “operasyon” değil, apaçık bir savaş suçudur. Silahsız bir çocuk, ailesiyle birlikte uykudayken evine baskın yapılıyor; annesi başörtüsüz sürükleniyor, babası infaz ediliyor, çocuk işkence görüyor ve susturulmaya çalışılıyor… Tüm bunları gerçekleştiren ise kendini “dünyanın en ahlaklı ordusu” ilan ediyor.
Bu sadece bir ailenin dramı değil, işgalin gerçek yüzüdür.
Uluslararası toplumun gün geçtikçe artan suskunluğu, bu vahşete ortak olmaktır. Her gün biraz daha normalleşen bu zulüm, sadece Gazze’nin değil, insanlığın kalbine saplanmış bir hançerdir. Sessiz kalmak, mazluma sırt dönmektir.
Kaynak: Mira Haber, MEE
Mira Haber – Ortadoğu Bağımsız Muhabir Ajansı Tarafsız değiliz. Ancak Mirahaber'de sadece gerçekleri okursunuz.