n

“Kısas nerede başlar, nerede durur?” Suriye’den dikkat çeken fetva

Suriye Arap Cumhuriyeti Fetva Yüksek Konseyi, yayımladığı son fetvada, bireyler tarafından gerçekleştirilen intikam ve misilleme eylemlerinin şer’î ve hukuki açıdan caiz olmadığını ilan etti. Fetvada, cezalandırma yetkisinin sadece devletin meşru mahkemelerine ait olduğu vurgulanarak, bu sınırların aşılmasının toplum düzenine zarar vereceği ifade edildi.

Konseyin açıklamasında, benzeri suçların ancak yasal süreçler çerçevesinde ve şahitlerle sabit olması halinde kadı veya yetkili mahkemelerce değerlendirilebileceği, aksi takdirde cezalandırmanın zulme dönüşeceği belirtildi. Fetvada ayrıca, keyfî cezalandırma girişimlerinin toplumda fitneye, kan davasına ve anarşiye kapı aralayabileceği uyarısında bulunuldu.

Toplumda karışık tepkiler

Fetva kamuoyunda farklı tepkilere yol açtı. Özellikle yakınlarını savaşta kaybeden bazı aileler, adaletin gecikmesini eleştirerek, bu tür eylemlerin halkın çaresizlik içinde kendi çözümünü üretmesinden kaynaklandığını savundu. Sosyal medyada yapılan bazı yorumlarda, devletin adaleti zamanında tesis edemediği durumlarda halkın sessiz kalmasının beklenemeyeceği dile getirildi.

Ancak İslam hukukçuları, bu gibi tepkilerin duygusal yönüyle anlaşılır olsa da, İslam’ın adalet sisteminin bireysel değil kurumsal olduğuna dikkat çekiyor. Kısas ve had cezalarının uygulanması, şer’î deliller, adil muhakeme süreci ve yetkili kadı kararıyla mümkündür. Aksi halde suçsuz kişilerin cezalandırılması, yeni zulümler ve kaos doğurabilir.

Adaletin tesisi için kurumsal yapıya vurgu

İslam tarihinde Hz. Ömer gibi halifelerin dahi, en küçük ceza uygulamasını bile kadı kararına bağladığı hatırlatılıyor. Buna göre, şeriat bireylere değil, ehliyetli ve adil mercilere ceza yetkisi tanımaktadır. Fetva Konseyi’nin açıklaması da bu usulü esas almakta; adaletin, sadece intikam duygusuyla değil, ilim ve hikmetle tecelli edeceğini hatırlatmaktadır.

Yetkililer, halkın adalet beklentisinin meşru olduğunu kabul etmekle birlikte, bu beklentinin meşru yollarla karşılanması gerektiğini vurguluyor. Fetva, halkın yaşadığı öfke ve acının farkında olmakla beraber, çözümün şer’î esaslara aykırı bireysel eylemler değil, adil bir hukuk düzeninin tesisiyle mümkün olabileceğini ortaya koyuyor.

Kaynak: Mira Haber 

Bir Cevap Yazın