Şara mücahitlere değil; Nasrallah’a ‘Şehit’ methiyeleri dizdi!

Suriye’deki Şii toplumunun önde gelen temsilcilerinden birinin aktardığına göre, Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed el-Şara, Hizbullah ve lideri Hasan Nasrallah hakkında dikkat çekici açıklamalarda bulundu.

Şara, Hizbullah lideri Hasan Nasrallah’a yönelik şu ifadeleri kullandı: 

“Sayın Hasan Nasrallah’a saygı duyuyorum. Filistin davası konusunda samimiydi ve bu davayı savunurken şehit oldu. Ancak Suriye’ye müdahalesi ve önceki rejime verdiği desteğe katılmıyorum.” 

Ayrıca Şara, dini sembollere saygı gösterildiğini belirterek,

“Evlerinize Nasrallah’ın fotoğrafını astığınızda, buna saygı duyuyoruz ve işlerinize karışmıyoruz, biz dini sembollere karşı değiliz.”dedi.

 

Ahmed Eş-Şara’nın son açıklamaları, özellikle Hasan Nasrallah hakkında kullandığı “şehit” ifadesi ve Şiilere yönelik yaklaşımı, geniş çapta ciddi bir hayal kırıklığı oluşturmuştur. Suriye’de binlerce masum Müslümanın kanını döken, zalim Esed rejimini destekleyen bir zihniyetin önde gelenlerinden biri olan Hasan Nasrallah’a “şehit” demek, şehadet kavramını sulandırmak ve hakikate ihanettir.

Şehadet, Allah yolunda, Kur’an’ın emrettiği, Rasulullah’ın (sallallahu aleyhi ve sellem) gösterdiği yolda can vermektir. Allah’ın düşmanlarıyla dostluk kuran, Müslümanlara zulmedenlerle saf tutan birinin bu yüce makama layık görülmesi, açık bir sapmadır. Yüce Allah Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurur:

 “Ey iman edenler! Benim düşmanımı ve sizin düşmanınızı dost edinmeyin…” (Mümtehine, 1)

Ehl-i Sünnet’e düşmanlık eden, Suriye’deki kardeşlerimizi katleden bir gruba karşı yıllarca cihad eden, canını ortaya koyan mücahitlerin hatırasını bu şekilde lekelemek, onların kanlarını yok saymak demektir. Bu, bir gaflet değilse açık bir sapmadır.

Ayrıca “dilediğiniz dini sembolü evinize koyabilirsiniz, size karışılmayacak” gibi ifadelerle Müslüman toplumlarda bidat ve batıl sembollerin yayılmasına zemin hazırlamak, dini anlamda büyük bir tehlikedir. Zira Allah Rasulullah(sallallahu aleyhi ve sellem) şirk ve batıl ile mücadeleyi emretmiş, Tevhid bayrağını her yerde hâkim kılmamızı istemiştir.

Eğer Eş-Şara, Şiilere yaranma adına bu tür söylemleri dile getiriyorsa, bu yalnızca bir şahsın değil, ümmetin geleceğini tehdit eden bir zaaftır. Müslüman, hak ile bâtılı ayırmakla sorumludur. Rabbimiz şöyle buyurmuştur:

“Hak geldi, bâtıl yok oldu. Şüphesiz bâtıl yok olmaya mahkûmdur.” (İsrâ, 81)

Bizler, Allah’ın dinine ve Müslümanlara düşmanlık eden hiç kimseye methiye düzemez, onları övemez, onlara saygı gösteremez ve gösterilmesini tavsiye edemeyiz. Çünkü bu, müminin vakarına yakışmaz. Ümmetin acılarını unutarak zalimlerin safına geçmek, tarih önünde de, Allah katında da ağır bir vebaldir.

Kaynak: Mira Haber

Bir Cevap Yazın