Suriye’nin Lazkiye kırsalında son günlerde çıkan orman yangınlarının sorumluluğunu “Ensar es-Sünne” adlı radikal bir yapı üstlendi. Grubun yayımladığı bildiride, yangınların hedefinin Nusayrî nüfusu bölgeden göçe zorlamak olduğu açıkça ifade edildi. Kamuoyuna yansıyan bu belge, yangınların rastgele değil, örgütlü bir saldırının sonucu olduğunu ortaya koydu.
Ancak açıklama, sadece askeri ya da stratejik değil; ahlaki ve insani düzlemde de yoğun tepkilere neden oldu. Zira yanan sadece ağaçlar değil, orman ekosisteminin tamamı oldu: hayvanlar, bitki örtüsü, geçimini bu topraklardan sağlayan insanlar…
Uzmanlar, sivil alanları hedef alan bu tür eylemlerin sahada hiçbir uzun vadeli kazanım sağlamadığını, bilakis halkın desteğini kaybettirdiğini belirtiyor. Grubun “düşmanı yıldırma” söylemine rağmen, yangınların çıktığı alanların büyük bölümünün Sünnî Müslümanlara ait olması ise, açıklamayla eylem arasındaki çelişkiyi gözler önüne seriyor. Bu durum, eylemin ideolojik değil; daha çok kaos ve dikkat dağıtma amaçlı olduğunu düşündürüyor.
Uluslararası hukuka göre çevreyi hedef alan saldırılar savaş suçu kapsamında değerlendirilirken, bu tür eylemler aynı zamanda İslam’ın da savaş hukukuna aykırı bulunuyor. Nitekim tarih boyunca ormanlar, meyve ağaçları ve hayvanlar korunmuş; düşmanla dahi mücadelede insaf gözetilmiştir.
Ensar es-Sünne’nin yayımladığı belge, yapılanın bir hata değil, bilinçli bir tercih olduğunu gösteriyor. Fakat bu tercihin, ne meşru bir hedefi var ne de halk nezdinde bir karşılığı. Ortada sadece ormanların küle döndüğü, mazlumların bir kez daha mağdur olduğu, geleceği yanan bir ülke kalıyor.
Kaynak: Mira Haber
Mira Haber – Ortadoğu Bağımsız Muhabir Ajansı Tarafsız değiliz. Ancak Mirahaber'de sadece gerçekleri okursunuz.