Irak ve Suriye’de Hapsedilen Türk Vatandaşlarının Yardım Çağrısı
Irak ve Suriye’deki hapishanelerde, Türkiye vatandaşı kadın ve çocuklar yıllardır insanlık dışı koşullarda zorla tutuluyor. Özellikle Irak’ta bulunan Rusafa zindanındaki kadınların, seslerini duyurmak amacıyla açlık grevine başladığı haberleri, bu dramatik durumu kısa bir süreliğine gündeme taşımıştı. Buna rağmen Türkiye, meselenin çözümü için herhangi bir adım atmadı ve bu kadınlar, hiçbir yargı kararı olmaksızın hapsedildikleri karanlık duvarlar arasında yaşam savaşı vermeye devam ettiler.
Suriye ve Irak’taki zindanlarda tutulan, pek çok farklı ülkeden kadın ve çocuklar, işkence, kötü muamele ve hastalık gibi dayanılmaz koşullarla mücadele etmek zorunda bırakılıyor. Dünya genelinde insan hakları örgütlerinin ve Irak yönetiminin ülkelere, ‘vatandaşlarını teslim alma’ çağrısının ardından Almanya, Rusya, İsveç Tacikistan gibi pek çok ülke harekete geçmiş, kendi vatandaşlarını bu zulüm merkezlerinden çıkararak ülkelerine güvenli bir şekilde geri götürmüştür.
Buna karşın, Türkiye ise bu sorunu görmezden gelmiş, çözüm için herhangi bir adım atmamıştır. Ülkemizin de diğer ülkeler gibi anne ve çocuklardan oluşan vatandaşlarını sahiplenmesi ve bu işkence merkezlerinden çıkarması gerekmektedir.
Bu kadınların orada bulunma nedenleri farklı temellere dayanıyor olabilir, ancak bu onların sahip olduğu temel insan haklarını ortadan kaldırmaz. Suçlu oldukları düşünülüyorsa, yargılanmaları gereken yer kendi vatanları, yani Türkiye’dir. Hiçbir mahkeme kararı olmadan yıllarca süren bu esaret, ne hukukla ne de insanlıkla bağdaşmaktadır.
Vicdanlara Sesleniyoruz
Irak ve Suriye’de evlatlarıyla beraber karanlık bir dünyaya hapsedilen kadınlar Türkiye’ye dönebilmenin mücadelesini veriyor. Yaşadıkları acılar ve zorlu koşullar, insanlık adına kabul edilemez bir noktaya ulaşmıştır. Seslerini duyurabilmek için açlık grevine başlamaları ise, artık dayanacak güçlerinin kalmadığının işaretidir. Bu, sadece onların değil, insanlık onurunun da sınandığı bir meseledir.
Bu anne ve çocukların yaşadığı zulüm, siyasi ve ideolojik farklılıkların ötesinde, insani bir meseledir. Müslüman topluluklar, insan haklarına ve adalete olan inançları doğrultusunda, bu kadınların kurtarılması için çaba göstermelidir. Bu duruma sessiz kalmak, zulmü onaylamak anlamına gelir.
Çözüm Çağrısı
Türkiye, pek çok Batılı ülkenin yaptığı gibi kendi vatandaşlarını bu zindanlardan kurtarmak için acilen adım atmalıdır. Bu kadınlar suçlu olsun ya da olmasın, Türk vatandaşlarıdır ve hak ettikleri adalete kavuşmaları gerekmektedir. Bu süreçte, İslam dünyasının birlik olup bu insanlık ayıbını sona erdirmek için harekete geçmesi elzemdir.
Sonuç olarak, bu anne ve çocukların sesi olmak, onların yabancı terörist ve grupların elinden kurtulmalarına vesile olmak adalet duygusunu yitirmemiş her insanın görevidir. Unutmayalım ki, bir insanın kurtuluşu, tüm insanlığın kurtuluşu gibidir. Bu dramın son bulması için her birimiz üzerimize düşeni yapmalı, vicdanlarımızı harekete geçirmeliyiz.
Kaynak: Mira Haber