Reuters’ın son günlerde yaptığı kapsamlı araştırma, Suriye’nin eski rejiminde en güçlü iki isim olarak bilinen Kemal Hasan ve Rami Mahluf’un Moskova’daki sürgünlerinden yeni bir güç organize etmeye çalıştığını ortaya koydu
Araştırmaya göre iki isim, Suriye sahili ve Lübnan’da Alevi topluluğundan on binlerce savaşçıyı seferber edip milis yapılanmaları kurmak için milyonlarca dolar harcıyor. Amaçları ise açık: “Yeni hükümete karşı iki ayrı ayaklanma ateşlemek ve kaybettikleri nüfuzun bir kısmını geri almak.”
Aileye yakın dört kaynağın aktardığına göre, Aralık 2024’te Moskova’ya kaçan Beşar Esed, artık “sürgün hayatına razı olmuş” durumda.
Ancak kardeşi Maher Esed ve dar çevredeki bazı isimler, “iktidarın tamamen kaybedilmesini” kabul etmiş değiller.
Yeraltı komuta odaları
Belgeler ve tanık ifadeleri, Hasan ile Mahluf’un hedefinin sahilde yıllar önce rejim döneminde hazırlanmış 14 yeraltı komuta odası ile çeşitli silah depolarını ele geçirmek olduğunu gösteriyor.
Bu merkezlerin varlığı, iki subay ve bir vali tarafından doğrulandı. Reuters tarafından paylaşılan fotoğraflar ise odaların hâlâ donanımlı olduğunu ortaya koyuyor.
Hasan, ses kayıtlarında kaybettiği nüfuz nedeniyle “derin bir öfke” duyduğunu anlatırken, sahili yönetmenin “nasıl olması gerektiğine dair vizyonlar” çiziyor. Mahluf ise takipçilerine kendisini “büyük savaşı yönetecek kurtarıcı” olarak tanıtırken; mesajlarında kıyamet kehanetlerinden bile alıntılar yapıyor.
Buna karşın her iki isim de yorum taleplerini yanıtsız bıraktı.
Alevileri memnun etme yarışı
Reuters’in 48 kaynağa dayandırdığı soruşturma, Hasan ve Mahluf’un Moskova’daki sürgünlerinden itibaren Alevi toplumu içinde yeniden güç kazanmak için geniş bir milis ağı kurmaya çalıştıklarını ortaya koyuyor.
Bu iki isim, Rusya, Lübnan ve BAE’de temsilciler görevlendirdi; milyonlarca doları eski subaylar ve saha komutanlarına aktardı.
- Hasan, 12 bin savaşçı üzerinde etkisi olduğunu iddia ediyor.
- Mahluf, hazırladığı listelerde 54 bin savaşçıdan ve 80 taburdan söz ediyor.
- Ancak sahadaki komutanlar, maaşların sadece 20–30 dolar civarında olduğunu belirtiyor.
Eski subaylar, rejim döneminde oluşturulan 14 yeraltı komuta odası ile çok sayıda eski silah deposunun hâlâ kullanılabilir olduğunu doğruladı. Bu merkezler kıyı boyunca yaklaşık 180 km boyunca uzanıyordu.
Yeni Suriye hükümeti, gerginliği yatıştırmak için Alevi toplumunda saygı gören bir figür olan Halid el-Ahmed’i görevlendirdi. Ahmed, eski rejim döneminde Esed’e yakın bir isimdi; savaşın ortasında taraf değiştirerek yeni hükümetle çalışmaya başladı. Ahmed, Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara’nın da çocukluk arkadaşı olarak tanıtılıyor.
Araştırmacı Ensar Şahhoud, durumu şöyle yorumluyor:
[quote-classi]“Yaşananlar, eski rejimdeki iktidar kavgasının devamı. Şimdi Alevi toplumu üzerinde yeni bir liderlik yarışı var.”[/quote-classic]Tartus Valisi Ahmed Şami, hükümetin “tüm planların farkında” olduğunu vurgulayarak şunları ekliyor:
“Ellerindeki güç çok sınırlı. Bu komuta odaları da artık büyük ölçüde etkisiz.”
Gölge orduların finansmanı
Araştırma, Hasan ve Mahluf’un Rusya, Lübnan ve BAE’de temsilcileri bulunduğunu, her iki tarafın da milyonlarca dolar harcadığını ortaya koyuyor. Konuyla alakalı Lübnan İçişleri ve Rusya Dışişleri Bakanlığı yorum yapmazken, bir BAE yetkilisi bunun tam aksine ülkesinin “tüm yasa dışı para akışlarını engellemeye kararlı” olduğunu iddia etti.
Ağustos ayında ise 5.000 kişilik bir gruba 150.000 dolar gönderildi.
Ayrıca ekipleri eski rejim döneminden kalan silah depolarını araştırıyor; kaçakçı kanalları üzerinden yeni sevkiyatlar sağlanmaya çalışılsa da doğrulanmış bir teslimat yok.
Yurtdışında yaşıyorlardı
Eski rejimde askeri gözaltı sisteminin başındaki isim olan Kemal Hasan, rejimin çöktüğü günlerde önce BAE Büyükelçiliği’ne, ardından Aralık 2024’te iki haftalığına Rusya’nın Şam Büyükelçiliği’ne sığındı.
Yaz aylarına gelindiğinde Hasan, Moskova’nın bir banliyösünde üç katlı bir villaya yerleşti. Bu süreçte Mahir Esed ile bir kez görüştü ve Ruslarla yakın temas kurmayı sürdürdü.
Hasan, eski rejimin askeri tutuklama ağını yönetmekle biliniyordu. BM’nin 2024 raporu, bu sistemin ailelerden milyarlarca lira rüşvet topladığını belgelemişti. Başka bir araştırma, toplu mezarların gizlenmesi için mezarlığın Dumeyr çölüne taşınmasını bizzat Hasan’ın önerdiğini ortaya çıkarmıştı.
Bu sıralarda Mahluf, Rusya’ya geldikten sonra Moskova’daki Radisson Otel’in özel bir katına yerleştirildi. Güçlü korumalarla yaşıyor, gizlilik içinde hareket ediyor.
Gönderdiği mesajlarda kendisini “ilahi destek alan kurtarıcı” olarak nitelendiriyor, yeni devlet başkanı Ahmed Şara’yı ise bazı dini rivayetlerde geçen “Süfyani” figürüyle özdeşleştiriyordu. Nitekim iddialara göre kendisi, Moskova’da yalnız kaldığı yıllarda “İslam Tarihi ve Tefsir” üzerine 3 ciltlik bir kitap kaleme alıyordu.
Gizli komuta odalarının içi
Ocak 2025’e ait planlarda, yeraltı komuta merkezlerini kullanarak 5.780 kişilik yeni bir paramiliter güç kurma hedefi olduğu görülüyor; ancak hiçbir adım uygulanmadı.
Reuters’ın incelediği fotoğraflar, bu odaların hâlâ mevcut olduğunu ancak “neredeyse tamamen işlevsiz” hale geldiğini gösteriyor.
Bir odada şunlar tespit edildi:
- Açılmış üç kutu dolusu AK-47 tüfekleri, mühimmat ve patlayıcılar
- Üç bilgisayar
- İki tablet
- Çok sayıda telsiz
- Bir powerbank
- Ortada büyük bir masa ve üzerinde geniş bir harita
Yeniden silahlanma arayışı
Aralık 2024’te rejimin üst düzey kadroları kaçınca, orta rütbeli subaylar sahildeki genç Alevileri toplamaya başladı.
Birçok kişi, ordunun dağılmasıyla bu kişilerin “tamamen sahipsiz kaldığını” öne sürdü.
6 Mart 2025’te hükümet güçleri, Lazkiye kırsalında pusuya düşürüldü; 12 asker öldü, 150’den fazla kişi esir alındı. Sonrasında eski rejim yanlısı 128 kişinin öldürüldüğü bildirildi. Bu olay, Hasan–Mahluf planlarının en somut eylemi olarak kayıtlara geçti.
Ancak bu saldırı, bölgede geniş bir destek yaratmak yerine tam tersine planın başarısızlığını hızlandırdı.
9 Mart’ta Mahluf yayınladığı bildiride “Biz döndük ve dönüşümüz daha hayırlı olacak” ifadeleriyle yeniden sahneye çıkmaya çalışsa da, hükümet tarafından ciddiye alınmadı.
Devrim gecesi yaşananlar
8 Aralık gecesi HTŞ’nin Şam’ı kontrol altına almasıyla Mahluf’un bir ambulansla Lübnan’a geçtiği belirtiliyor.
Kardeşi İhab’ın da aynı gece Maserati’siyle kaçmaya çalışırken öldürüldüğü, yanında bulunan milyonlarca doların gasp edildiği iddia ediliyor.
Kaynak: Mira Haber, Reuters
Mira Haber – Ortadoğu Bağımsız Muhabir Ajansı Tarafsız değiliz. Ancak Mirahaber'de sadece gerçekleri okursunuz.