Turkiye mahkum oldu 62375

İslam’a Hakaret Serbest, Ama Tepki Veren Mahkum Oluyor!

Çankırı’da yaşanan ve tüm Türkiye’nin gündemine oturan olay, sıradan bir kavga değil, İslam’a ve Mukaddesata yönelik sistematik saldırıların ulaştığı tahammül sınırının sembolik bir patlamasıdır. Bir şahıs, alenen Allah’a küfrediyor, iki genç Müslüman buna tepki gösterip müdahale ediyor ve neticede suçlu duruma düşürülüp gözaltına alınıyorlar. Çankırı’da yaşanan ve kamuoyunda geniş yankı bulan olay, toplumun bir kesimini derinden inciten söylemler ile bireysel tepkilerin sınırları arasındaki gerilimi bir kez daha gündeme getirdi. Olay, inanç özgürlüğü ve ifade özgürlüğünün sınırları arasındaki dengeye dair önemli tartışmaları beraberinde taşıyor.

İSLAM’A HAKARET, “İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ” MASKESİ ALTINDA KORUNUYOR!

Bugün Türkiye’de ve dünyada, İslam ve Peygamber’e yönelik en ağır hakaretler, “eleştiri” veya “ifade özgürlüğü” adı altında meşrulaştırılıyor. Aynı küstahlık, diğer inanç ve kimlikler için gösterilse, derhal “nefret suçu” kapsamına alınıp en ağır şekilde cezalandırılıyor. Bu Müslümanlara karşı açık bir psikolojik savaş ve değerlerinin aşağılanmasına göz yumma politikasıdır. Çankırı’daki gençlerin şahsi tepkisi, işte bu sistemli “cezasızlık” ikliminin doğurduğu çaresizliğin bir ürünüdür.

HUKUK NEDEN SUSUYOR? TCK 216 “HAYATİYETİNİ” KAYBETTİ Mİ?

Türk Ceza Kanunu’nun 216. maddesi, “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik” suçunu açıkça tanımlar. Bir kişinin, toplumun bir kesiminin dini değerlerine alenen hakaret etmesi, bu maddenin tam karşılığıdır. Peki neden bu madde, İslam’a yönelik hakaretlerde neredeyse hiç işletilmiyor? Neden savcılıklar, bu açık tahrik fiillerine karşı “takdir yetkisi” adı altında harekete geçmiyor? 

CEZASIZLIK, DAHA BÜYÜK ÇATIŞMALARIN ZEMİNİNİ HAZIRLIYOR!

Toplumun tüm kesimlerinin temel değerleri, hukuk güvencesi altında olmalıdır. İnançlara yönelik aşağılama amaçlı ve aleni tahriklerin caydırıcı yaptırımlarla karşılaşmaması, bu eylemleri cesaretlendirmekte ve toplumsal barışı zedelemektedir. İlgili yasaların, tarafsız, eşit ve etkin bir şekilde uygulanmaması, vatandaşları adalete olan inancını zayıflatmakta ve kendi inisiyatiflerini kullanma eğilimine itebilmektedir. Çankırı’daki gelişmeler, bu tehlikeli sarmalın somut bir örneğini teşkil etmektedir.

 

Kaynak:MiraHaber

Bir Cevap Yazın