Doğu Türkistan 1912-1944 döneminde yine kanlı savaşlar ve işgallerle boğuşurken kısa süren idealist Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti tecrübesini de yaşadı.
Zengin kaynakları ve stratejik konumuyla bilinen büyük Türk ülkesi Doğu Türkistan Türk, Moğol ve Çin tarihinde de önemli gelişmelere sahne olmuş bir coğrafya.
Doğu Türkistan’ın tarihine dair dosyamızın üçüncü bölümünde, bölgenin 20’nci yüzyıldan başlarındaki tarihini ilginize sunuyoruz.
Çin’de cumhuriyetle sonuçlanan devrim Doğu Türkistan’da daha sonra Sovyet desteğini de alacak Çinli savaş ağalarının Çin merkezi yönetiminden kopan uzunca sürecek olan idaresini başlattı. 1933’te Uygurlarca idealist biçimde kurulan Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti ertesi sene Sovyet ve Çin ordularının işgaliyle yıkıldı ama Uygurların işgalci güçlere karşı direnişi devam etti.
Doğu Türkistan’da Çinli savaş ağaları dönemi
Çin’de 1912’de 2 bin yıldan fazla süren imparatorluğun yerini cumhuriyetin almasıyla kurulan yeni rejim Doğu Türkistan’da henüz idareyi tam ele alamamıştı. Bu dönemde Yang Zengtsin isminde bir Çinli savaş ağası yaptığı darbeyle Doğu Türkistan’da idareyi ele aldı ve kendisini ‘Doğu Türkistan Valisi’ ilan etti.
Bunda Doğu Türkistan’a komşu bölgelerden bazı Hui (Çinli Müslüman) dini önderlerin desteğini alması rol oynadı, Zengtsin Huilerden kendi özel ordusunu kurup Doğu Türkistan’a getirdi.
Bu dönemde Pekin’deki yeni Çin Cumhuriyeti başka iç ve dış sorunlarla uğraştığı için Doğu Türkistan’a müdahale edemedi. Yang Zengtsin yerel otoritesinde halk desteğine ihtiyaç duyduğundan bu dönemde Doğu Türkistan’daki Müslüman Türklere baskılar azaldı.
Yang Zengtsin
Zengtsin Doğu Türkistan’ın komşusu Rusya’da olan gelişmelerle yakından ilgilendi. Rusya’daki 1917 Devrimi’nin ardından kurulan Sovyet rejimiyle iyi ilişkiler kurdu. Diğer taraftan Sovyetlerle koordineli halde, Çarlık yanlısı Beyaz Hareket/Beyaz Ordu mensuplarını tarafsızlaşmaları karşılığında Doğu Türkistan’a yerleştirdi. Zengtsin bu şekilde Doğu Türkistan’a yerleştirdiği 30 bin Rus’un askeri, ekonomik ve idari tecrübe ve imkanlarından faydalandı.
Birliklerini git gide Hui ve Uygurlardan çok Ruslardan oluşturmaya başlayan Zengtsin, Rusların ani bir şekilde kendisine cephe almasıyla, Doğu Türkistan idaresini kaybetmek ve öldürülmekten endişe etti. Bunun üzerine 1925’te Çin’de yeni kurulan Nanking merkezli yeni milliyetçi rejimle anlaşma peşine düştü. Temmuz 1928’de Doğu Türkistan’ı yeniden Çin denetimine sokacak bir anlaşmayı imzalaması üzerine kendi adamları tarafından öldürüldü.
Yang Zengtsin’in yerini Jin Şuren aldı. Zengtsin gibi o da Nanking’e bağlanmayı kabul etse de Çin’deki merkezi yönetimin tekrar zayıflamaya başlamasıyla fiilen bağımsız bir idare sürdü. Beyaz Rusları yeniden valiliğe bağladı ve onlardan birlikler oluşturdu, Uygurlar üzerinde, Zengtsin’e nispetle daha baskıcı bir idare kurdu.
Uygurların İsyanı (1931-1933)
Yeni idarenin eski baskılara geri döndüğünü gören Uygurlar Çin merkezi yönetiminin de Jin Şuren’in yerel yönetiminin de eskisine oranla zayıfladığını düşünerek Doğu Türkistan’ın bağımsızlığı için ayaklanmaya karar vermeye başlıyorlardı.
20 Şubat 1931’de bir Uygur kızının bir Çinli komutanla zorla evlendirilmeye çalışılması bardağı taşıran son damla oldu. Düğünü basan silahlı Uygurlar komutanı ve 33 askerini öldürdüler. Kaşgar, Urumçi ve çevreleri Çin güçleri ve Uygurlar arasında savaş alanına döndü. Aynı dönemde Çin ve Japonya Savaşı sürüyor ve Çin yeniliyordu. 1933’te bu savaşın şiddetlenmesi ve Uygur direnişinin kırılamaması üzerine Nisan 1933’te Jin Şuren’in Rus birlikleri isyan ederek savaştan çekildiklerini açıkladılar. Jin Şuren Çin’e kaçarken Doğu Türkistan’da idare Uygurlara geçti.
Birinci Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti
Nisan 1933’ten itibaren Doğu Türkistan’daki yerleşim birimleri birbiri ardında Uygurların eline geçti. 12 Kasım 1933’te Doğu Türkistanlı Müslüman Türkler ‘Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti’ni ilan ettiler. Bu yeni cumhuriyet hukuk düzeninin İslam şeriatı, bayrağının ise mavi zemin üzerine ay yıldızlı ‘Gök Bayrak’ olduğunu ilan etti. Cumhurbaşkanı Hoca Niyazi Bey oldu.
Kaşgar’da Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti’nin ilanı (12 Kasım 1933)
Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti’nin bayrağı ‘Gök Bayrak’
Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti’nin cumhurbaşkanı Hoca Niyazi Bey
Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti’nin öncüleri genelde eğitimciler olduğundan ilk iş olarak eğitimi ele aldılar. Medrese geleneğine teknik yenilemeler yaparak İslami ilimler ve diğer alanlarda verimli bir eğitim sistemi kurmayı hedeflediler, kısa zamanda bu açıdan büyük başarılar elde ettiler.
Başlangıçta kurdukları 22 bin kişilik ordu zamanla daha da büyüdü.
Doğu Türkistan’da faaliyet gösteren, özellikle İsveçlilerin başını çektiği misyonerler ülkeden çıkarıldı, İslam hukukunun gereği olarak, İslam’dan dönmek yasaklandı.
Doğu Türkistan’a Sovyet ve Çin müdahalesi (1934)
Doğu Türkistan’da bağımsız bir İslam cumhuriyeti kurulması, Sovyetler Birliği’ni de en az Çin kadar rahatsız etmişti.
Batı Türkistan’da Sovyetler Birliği’ne karşı Basmacı isyanlarına katılan Türklerden geri kalanlar başta olmak üzere Batı Türkistanlı Sovyet muhalifleri Doğu Türkistan’a yerleşmeye başlamıştı.
Sovyetler Birliği Batı Türkistan’a komşu, Batı Türkistan ile tarihi ve kültürel derin bağları olan Doğu Türkistan’da Müslüman Türklerin bağımsız, İslami hukuka göre yönetilen bir cumhuriyet kurmasını istemiyordu. Bu durumu, başlı başına Batı Türkistan’da Sovyet sultasında yaşayan Müslüman Türkleri bağımsızlık yönünde kışkırtıcı bir gelişme olarak değerlendirmekteydi. Üstelik Doğu Türkistan’ı 1928-1933’te yöneten Jin Şuren’in çevresi de Uygurların kendilerini devirmesinin ardından Sovyetler Birliği’ne kaçmış ve Doğu Türkistan’ı işgal etmeleri yönünde onları kışkırtmıştı.
Ocak 1934’te Doğu Türkistan’a yönelik Sovyet Ordusu’nun saldırısı başladı. Sovyet orduları verdikleri ağır kayıplara aldırmadan sayı ve özellikle de teknik açıdan üstün kuvvetleriyle Doğu Türkistan’da ilerlemeye devam ettiler. Doğu Türkistanlıların Sovyetlerle savaşmasından cesaret alan Çin de Doğu Türkistan’a karşı saldırıya geçti. 1934’te iki işgalci güç Doğu Türkistan’ı peş peşe kanlı savaş ve katliamlarla ele geçirdi. Mart-Nisan 1934’te Yarkend Savaşı’nda Uygurların ordularının üstün düşman güçlerine karşı yenilmesiyle Doğu Türkistan’ın işgali tamamlandı. Kaşgar ve çevresi Sovyet denetimine geçerken Doğu Türkistan’ın diğer bölgeleri Çin denetimine geçti.
Doğu Türkistan İslam Cumhuriyeti’nin yöneticilerinin bir kısmı bu savaşlarda hayatını kaybetti, bir kısmı işgalcilere karşı gerilla savaşına çekildi. Bir kısmı ise Doğu Türkistan’ı Afganistan’a bağlayan Vahan Koridoru üzerinden Afganistan’a geçti.
1931-1937 döneminde en az 300 bin Doğu Türkistanlının Çin ve Sovyet güçlerince katledildiği tahmin edilmektedir. Bu kurbanların ezici çoğunluğu silahsız halktan olup katliamlarla hayatını kaybetmişlerdir.
Büyük ümitlerle kurdukları İslam cumhuriyetleri iki dev gücün istilasıyla bir çırpıda yıkılan Doğu Türkistanlı Müslüman Türkler bu işgalleri kabullenmeyerek Doğu Türkistan’ın çeşitli yerlerinde peş peşe isyanlar çıkardılar. Bu isyanlar tam olarak başarılı olamasa da işgalci güçlerin ülkeye hakim olmasına engel oldular ve Doğu Türkistan kırsalında işgalci otoritesinin zayıf kalmasıyla sonuçlandılar.
1937’deki bir isyanda Uygurlu direnişçiler Kaşgar’ı Sovyet ordusundan almaya muvaffak oldularsa da Kaşgar’a hareket eden büyük bir Sovyet ordusu şehri Uygurlardan geri aldı.
Kaşgar’da isyana katılan Uygurlar, 1937
1941’de Doğu Türkistan nüfus yapısı
Doğu Türkistan hakkındaki araştırmalarıyla bilinen Batılı akademisyen Stanley Toops’a göre Doğu Türkistan’ın 1941 itibariyle nüfus yapısı şu şekildeydi:
Toplam nüfus: 3.730.000
Uygurlar: 2.941.000
Kazaklar: 326.000
Han Çinlileri (Müslüman olmayan Çinliler): 187.000
Huiler (Müslüman Çinliler): 92.000
Kırgızlar: 65.000
Diğer tarihçiler de aynı dönemde Doğu Türkistan’ın nüfus yapısına dair benzeri bilgiler vermektedir.
Kaynak: Mepa News Akademi
*Yayınlanan haberlerde yer alan düşünceler ve ortaya konulan fikirler veya kişiler Mira Haber’in editöryel politikasını yansıtmayabilir.