İsrailli dindar bir grup, Mescid-i Aksa’nın bulunduğu yere yeni bir Yahudi tapınağı inşa edileceğinin müjdecisi olarak kabul edilen kırmızı düve ritüelini gerçekleştirirken görüntülendi.
Yahudi geleneğine göre, Kudüs’te üçüncü bir tapınağın inşa edilmesine olanak sağlayacak ritüel arınma için mükemmel derecede kı”rmızı bir düvenin küllerine ihtiyaç duyulmaktadır.
Radikal Yahudi grupları, söz konusu tapınağın, bugün El-Aksa Camii ve Kubbet-üs-Sahra’nın bulunduğu, Tapınak Dağı olarak bilinen, Kudüs’ün Eski Kent bölgesinde bulunan yüksek platoya inşa edilmesi gerektiğini söylüyor.
Bazıları bunun Mesih’in gelişinin ve hatta muhtemelen dünyanın sonunun habercisi olacağına inanıyor.
Gazeteci Yinon Magal, Salı günü Tapınak Enstitüsü’nden aktivistlerin bir fotoğrafıyla birlikte,
“Tapınak ibadetçileri artık Tapınak Dağı’nın önünde kırmızı bir inek mitzvasını [dini görev] yerine getiriyorlar. Bu, saflığın geri dönmesini ve tüm tapınak mitzvahlarının yerine getirilmesini sağlayacak.” ifadelerini kullandı.
2022 yılında Teksas’taki bir çiftlikten İsrail’e getirilen beş kızıl düve, şu anda Filistin’in Nablus kenti yakınlarındaki yasadışı bir İsrail yerleşim birimi olan Şilo’nun yanındaki bir arkeolojik parkta tutuluyor.
Temple Enstitüsü, yıllarca lekesiz, tek bir beyaz veya siyah kılı olmayan inekler aradıktan sonra, bu düveleri ritüellerde kullanmak amacıyla ithal etti.
Savunucularına göre, Zeytin Dağı’nda sonunda katledilmeleri, Yahudilerin arınarak Mescid-i Aksa’nın bulunduğu yerde ayin ve ibadetlerini yerine getirmelerine olanak tanıyacak.
Bar İlan Üniversitesi’nden bir profesörün yaptığı araştırmada, bir ineğin külünden 660 milyar arıtım için yeterli temizleme suyu elde edilebileceği tahmin ediliyor.
Magal’in tasvirinde üzerinde alıştırma yapılan inek, Şilo’daki beş kırmızı düveden biri gibi görünmüyor; aksine, bir kesme hayvan gibi görünüyor.
Ritüelin geleneksel mekanı olan Zeytin Dağı’nın, Mescid-i Aksa’nın diğer tarafında, arka planda görülmesi, ritüelin Eski Kent’te gerçekleştirildiğini düşündürüyor.
Kudüs’teki statüko, uzun zamandır işgal altındaki Doğu Kudüs’teki yükseltilmiş platoda Yahudi ibadetinin yasak olduğunu savunuyor.
Sitenin iki antik Yahudi tapınağının bulunduğu yer olduğuna inanılıyor. Yahudilerin tepenin bir tarafı boyunca uzanan ve Romalıların MS 70’te yıktığı İkinci Yahudi Tapınağı’nın kalan son parçası olarak kabul edilen Batı Duvarı’nda dua etmelerine izin veriliyor.
Müslüman olmayanların camiye girmesine ilişkin kısıtlamalar, Osmanlı’nın 1757’de Kudüs’ü mezheplerine ait kutsal mekanlar olarak belirlemesinden bu yana yürürlüktedir.
Kudüs Baş Hahamlığı da 1921’den beri Yahudilerin Tapınak Dağı’na girmesini resmen yasakladı. Yahudilerin “ritüel olarak temiz” olmadıkları sürece buraya girmelerinin yasak olduğuna karar verdi, ki bu da kızıl bir düvenin külleri olmadan imkansızdır.
Geçtiğimiz yüzyıl boyunca, Tapınak Enstitüsü de dahil olmak üzere dindar Siyonist gruplar, El-Aksa’da Yahudi ibadetinin geri dönmesi gerektiğini savundular, hatta bazıları caminin yıkılıp tapınağın yeniden inşa edilmesini savundu.
Kaynak: Mira Haber