İran ile İsrail arasındaki çatışmalar altıncı gününe girerken, Suudi Arabistan diplomatik sahaya indi
Riyad yönetimi, bölgeyi daha büyük bir savaşa sürükleyecek gelişmelerin önüne geçmek için çok yönlü girişimlerde bulunmaya başladı. İsrail’in beklenmedik “Yükselen Aslan” operasyonu, halihazırda kırılgan olan diplomatik çabaları yerle bir etti.
Uluslararası ilişkiler uzmanı Dr. Salim el-Yami, Körfez’in özellikle Suudi Arabistan öncülüğünde hem bölgesel hem de küresel aktörlerle temasta olduğunu ve İsrail’in ateşi harlayan eylemlerinin etkisini sınırlamaya çalıştıklarını ifade etti.
Yami, yaşananları “derin endişe verici” gelişmeler olarak nitelendirirken, İsrail’in saldırılarını “egemen bir devlete karşı açık bir saldırı” şeklinde tanımlıyor. Tarafların karşılıklı hava ve füze saldırılarına sahne olan çatışmalarda şiddetin dozu giderek artıyor; durulma emaresi ise yok.
Yami, Suudi Arabistan ve diğer Körfez ülkelerinin ortak tavrının askeri değil diplomatik çözümden yana olduğunu vurguluyor. Bu ülkeler, Birleşmiş Milletler’e acil müdahale çağrısında bulunarak daha fazla can kaybı ve bölgesel kaosun önlenmesini talep etti. Yami, bu tutumun “ahlaki bir sorumluluk” olarak görüldüğünü belirtti.
Sudan’dan Hindistan-Pakistan krizine, Rusya-Ukrayna temaslarından ABD-Rusya görüşmelerine kadar birçok başlıkta Riyad’ın oynadığı arabuluculuk rolü, İsrail ve İran arasındaki çatışmada da öne çıkıyor. Tüm gözler bölgedeki sıcak cephedeyken, Suudi Arabistan perde arkasında yoğun bir diplomasi trafiği yürütüyor.
Kaynak: Mira Haber
Mira Haber – Ortadoğu Bağımsız Muhabir Ajansı Tarafsız değiliz. Ancak Mirahaber'de sadece gerçekleri okursunuz.