pls

“İsrail gözaltındaki Filistinli’nin korkunç itirafları: Tecavüz, elektrik ve dayak!”

Editörün notu: Bu makale rahatsız edici ayrıntılar içeriyor

Gözleri bağlı, kolları başının arkasında ve İsrail’in Sde Teiman toplama kampının dikenli tel örgüsünün önünde duruyor. 

Binlerce Filistinli tutuklunun suçlama olmaksızın tutulduğu ve rutin olarak işkenceye maruz kaldığı kötü şöhretli askeri üsten sızdırılan ilk fotoğraflardan biriydi.

Fotoğraftaki İbrahim Salem isimli adam, yaklaşık sekiz aylık gözaltı süresinin ardından geçen hafta serbest bırakıldı. 

Middle East Eye’a konuşan bir yetkili, ilk olarak CNN tarafından yayımlanan fotoğrafın, gözaltında yaşadığı ve tecavüz, elektrik verme ve sık sık dayak gibi korkunç deneyimlerin sadece buzdağının görünen kısmı olduğunu söyledi.

36 yaşındaki Salem, Middle East Eye’a yaptığı açıklamada, “Mahkûmların çoğu cinsel saldırı sonucu rektum yaralanmalarıyla çıkıyor.” dedi. 

Mahkumların birbirlerine bunun hemoroid olduğunu söylediklerini ancak çoğunun tecavüze uğradıklarını, bazen de kadın askerler tarafından tecavüze uğradıklarını itiraf etmekten kaçındıklarını da sözlerine ekledi.

Salem, aşağıdaki görgü tanığı ifadesinde, Gazze’deki bir hastanede tutuklanmasından serbest bırakılmasına kadar geçen süreçte yaşadıklarını anlatıyor. 

Kaçırılma

IMG1778 (1) 0.jpg

Salem, İsrail güçlerinin Aralık 2023’te Gazze’nin kuzeyindeki Kamal Adwan Hastanesi’ne düzenlediği baskın sırasında yoğun bakım ünitesindeydi. 

İsrail’in evlerine düzenlediği saldırıda ağır yaralanan çocuklarının yanında kaldı.

Saldırıda kardeşleri ve onlara ait birkaç çocuk hayatını kaybetti.

Salem, “Ordu geldiğinde tüm erkeklerin meydana inmesini istediler” dedi.

Ancak doktor, çocuklarının raporlarını ona verdi ve askerler gelirse, çocukların kritik durumlarını onlara anlatması için yoğun bakımda yanlarında kalmasını söyledi.

“Ordu içeri girdi ve bana sordu: ‘Burada ne yapıyorsun?’ Ben de onlara raporları verdim ve Arapça dedim ki: ‘Onlar benim çocuklarım; yoğun bakımda hareket edemezler.’ İkisi gerçekten komadaydı ve üçüncüsü yanmıştı.” diye hatırladı. 

“Başka bir asker raporları aldı, okudu ve ‘alın onu’ ” dedi.

Salem, diğer birçok adamla birlikte götürülürken, İsrail askerleri, bilinmeyen bir yerde büyük bir çukura atılmadan önce onlara kıyafetlerini çıkarmalarını emretti.

Burada yağmur altında askerler, elleri ve ayakları bağlı Filistinlilere saldırmaya ve hakaret etmeye başladılar.

Salem, hakaretlerin arasında “Nuhba’yı (Hamas’ın askeri kanadındaki seçkin bir birim) becerdik” ve “Anneni becerdik” gibi ifadelerin de bulunduğunu söyledi.

“Yanımdaki adama gidip ona: ‘Başını kaldır’ dediler. O da öyle yaptı ve ona: ‘Ben bir o..nun oğluyum de. Kız kardeşim öyledir de.’ dediler. Bunun gibi şeyleri adam da onların ardından tekrarladı.”

Yaklaşık 100 kişilik grup sonunda Negev çölündeki bir gözaltı merkezine götürüldü. 

İki gece boyunca yağmur yağarken iç çamaşırlarıyla bırakıldıklarını, daha sonra hafif tulumlar giydirilerek kışlaya götürüldüklerini söyledi. 

“Elbette elleriniz arkadan bağlı, bacaklarınız da bağlı ve gözleriniz bağlı.”

Hücrede tutukluların bacakları çözüldü ama iki gün boyunca yiyeceksiz bırakıldılar. Hepsine birer küçük şişe su dağıtıldı. 

Daha sonra teker teker çağrılarak sorguya çekildiler.

Yanındaki adam

Bir gün Salem şikayette bulunarak askerlere neden gözaltına alındığını ve ne yapmış olabileceğini sordu. 

Daha sonra, İsrail’in geçen yılın ekim ayında kuşatma altındaki bölgeye kara harekâtı başlatmasının ardından Gazze’den getirilen Filistinliler için bir gözaltı kampı olarak da kullanılan İsrail askeri üssü Sde Teiman’a götürüldü. 

Salem, Sde Teiman’da geçirdiği 52 gün için “En kötü kabustu” dedi. 

Tutukluların orada düzenli olarak cezalandırıldığını ve gardiyanlar tarafından sürekli olarak hakarete uğradığını, bunun “zihinsel olarak zarar verme girişimi” olduğunu söyledi.

“Belirli bir şekilde hareket eden herkes cezalandırılır. Tuvalete gitmek isterseniz cezalandırılırsınız.” diye açıkladı. 

“İki saat boyunca tek ayak üzerinde durursun, sonra sana şunu söylerler: ‘Sana yardım etmemi ister misin?’ Ve evet dediğinde sana şunu söylemeni söylerler: ‘Ben bir o..nun oğluyum, ben bir o..nun kardeşiyim’, ‘Netanyahu kız kardeşimi becerdi, ben Yisrael chai’yim [İsrail halkı yaşıyorum]. Şimdi benimle tekrar et, ben Yisrael chai’yim! Ben Yisrael chai’yim! Yüz kere’.”

“‘Hayır, bundan hoşlanmadım, bir kez daha tekrarla’ derlerdi. Ve sen bunu yüzlerce kez tekrarlamaya devam edersin ve sonra iki saattir ayakta durduğunu görürsün, yani bütün bunlar boşunaymış.”

Sonra da dayak olayı oldu dedi.

“Göğsümde bir sandalyenin kırıldığını hatırlıyorum. Bağlanmış ve kelepçeliyken, [üstüme] bir sandalye çarptı ve göğsümde kırıldı. [Nedenini] bilmiyorum.”

Elektrik çarpması

Sorgulamalar sırasında en kötü işkence biçimleri yaşandı. 

Bir keresinde Salem, genç yeğenlerini öldüren bir askerle karşı karşıya geldiğinde, cezası elektrikle idam oldu. 

“Bana roketlerin nerede olduğunu ve rehinelerin nerede olduğunu sordu. Bana mı soruyorsun? Rehinelerle ne işim var ve zaten nerede olduklarını nasıl bileceğim?” 

“Kamal Adwan’daydım Hastanesi’ndeyim. Kardeşlerimi öldürdünüz; evimizi bombaladınız. Rehinelerin nerede olduğunu nasıl bileceğim?” şeklinde konuştu.

Salem bunu sorgulayan kişiye söylediğinde asker şöyle cevap verdi: “Biz çocukları öldürmeyiz.” 

“Peki ya kız kardeşimin üç ve beş yaşındaki çocukları, onlar asker miydi?” diye cevapladı Salem.

“Onlar asker değillerdi. Çocuk beş yaşındaydı. Kız kardeşim sadece Cuma günü çocuklarını yıkamak istiyordu. O bir savaşçı mı? Peki ya benim çocuklarım? Sana ne yaptılar? 7 Ekim saldırısına katıldılar mı? Çocukları öldürüyorsunuz.”

Asker daha sonra bir sandalye getirip Salem’in gözlerini ve ellerini bağlamalarını istedi ve ona neden böyle konuştuğunu sordu.

“Üzerime bir şey yapıştırdığını fark ettim. Sonra titremeye başladım. Bana elektrik veriyordu.

“Hassas noktalarıma elektrik verdi ve şuraya vurdu.”

Kadın askerler tarafından tecavüze uğradı 

Salem gibi birçok mahkûm için bir diğer travmatik olay da cinsel tacizdi.

Yaygın olmasına rağmen, mahkumlar nadiren birbirleriyle bundan bahsediyordu, dedi. Birçoğu için bunu kabul etmek utanç vericiydi, özellikle de bazen ergenlik çağında olan kadın askerler tarafından tecavüze uğradıklarında. 

Askerlerin tutukluları çırılçıplak soyması, rektumlarına cisimler sokması ve kıyafet değiştirirken cinsel organlarını sert bir şekilde tutması yaygın bir uygulamaydı.

40’lı yaşlarındaki bir mahkûmun tecavüze uğradığı haberi yayıldığında, Salem başına gelenleri anlatana kadar ona sormaya devam etti. 

Salem, MEE’ye yaptığı açıklamada, “Bana bir kadın asker tarafından tecavüze uğradığını söyledi.” dedi. 

Mahkum, olayın nasıl gerçekleştiğini sorduğunda, odada bulunan bir başka askerin huzurunda gerçekleştiğini söyledi. 

Tutuklu, elleri önünde kelepçeli olarak bir masanın üzerine eğilirdi.  

Arkasında duran kadın asker, parmaklarını ve diğer nesneleri adamın rektumuna sokuyordu. 

Tepki gösterdiğinde veya geri çekildiğinde karşısında duran asker kafasına vurarak tekrar eğilmesini sağlıyordu. 

Salem, bunun gözaltında duyduğu birçok hikâyeden biri olduğunu da sözlerine ekledi.

Salem, ayrıca bir kadın askerin kendisine özel bölgelerine dokunduğunu ve bir ara rektumuna bazı nesneler sokulduğunu da söyledi.

‘İşgali ifşa etmek’

Salem, Sde Teiman’da 52 gün, işgal altındaki Batı Şeria’daki Ofer hapishanesinde birkaç gece ve tutukluluğunun çoğunu Negev’de geçirdi.

Geçtiğimiz hafta Gazze’nin merkezindeki Deyr el-Belah yakınlarındaki bir kontrol noktasına bırakılan 14 tutukluyla birlikte serbest bırakılmıştı.

İlk başta savaşın bittiğini düşünmüş ama bir asker ona: “Hepinizi öldürmeden savaş bitmeyecek.” demiş.

Salem, serbest bırakılan bir kadına yardım etmek için yavaşladığında askerler ateş etmeye başladı ve arkaya bakan herkesin vurulacağı konusunda uyarıldılar.

Sonunda Deir el-Belah’taki El-Aksa Şehitleri Hastanesi’ne ulaştılar. 

Salem, viral olan fotoğrafla ilgili sorulduğunda, beş veya altı saat süren bir ceza sırasında, o sırada bir kameranın tık sesini duyduğunda fotoğrafı çektiğini söyledi.

Bir mahkumun tuvaleti kullanmasını engelleyerek işemesine izin vermeleri üzerine bir askerle tartışmıştı. 

Salem, uzun saatler boyunca bu pozisyonda tutulmaya zorlandığını, ancak bu cezanın gözaltında yaşadığı çileyi anlatmaya yetmeyeceğini söyledi. 

“Daha büyük cezalar var, daha büyük dayaklar var” dedi.

“Hiçbir şey, beni kıyafetlerimi çıkarmaya zorlamalarından, ya da bu nesneyi kıçıma sokmalarından ya da genç bir kadın askerin [penisime dokunmaya] devam etmesinden daha aşağılayıcı değildi.” 

“Ama insanların işgalin gerçekliğini görmesi güzel bir şey ve ben işgali teşhir etmekte ısrar ediyorum. 

“Bu, konuştuğum her tutuklunun mesajıdır.”

İsrailli insan hakları grubu B’Tselem, bu hafta başında yaptığı açıklamada, İsrail hükümetinin 7 Ekim’den bu yana tüm Filistinli tutuklulara karşı kurumsal işkence politikası uyguladığını söyledi. 

İsrail genelindeki sivil ve askeri gözaltı merkezlerinde işkenceye maruz kalındığı ve 10 aydan kısa bir süre içinde en az 60 Filistinlinin İsrail gözaltında tutulduğu kaydedildi.

Tüm tesislerdeki sistematik istismar, “İsrail cezaevi yetkililerinin organize ve ilan edilmiş politikasından şüphe duymaya yer bırakmadı.” 

Hak grubu, söz konusu politikanın İsrail hapishanelerini fiilen “işkence kamplarına” dönüştürdüğünü söyledi.   

B’Tselem, 182 sayfalık raporunda, tutukluların maruz kaldığı işkenceler arasında şunların yer aldığını belirtti:

“Sık sık şiddetli, keyfi şiddet eylemleri; cinsel saldırı; aşağılama ve onur kırma, kasıtlı aç bırakma; zorla hijyenik olmayan koşullar; uyku yoksunluğu, dini ibadetlerin yasaklanması ve cezalandırıcı tedbirler; tüm ortak ve kişisel eşyalara el konulması; ve yeterli tıbbi tedaviden mahrum bırakma.”

B’Tselem, İsrail’in Filistinli tutuklulara yönelik ihlallerinin savaş suçu ve hatta insanlığa karşı suç teşkil ettiğini söyledi. 

Kaynak: Mira Haber/ MEE

Bir Cevap Yazın