IMG 20250509 180155

Eski HTŞ kadısından Batı’ya uyum uyarısı: “İzzet şeriattadır!”

“Şeytan Sarmalı: Eski HTŞ kadısından İsrail-Suriye gerilimine dikkat çeken makale”

Eski HTŞ kadısı Yahya el-Fergali, Suriye’nin Batı’ya yönelişiyle İsrail saldırıları arasında kurduğu bağla, laikliğe teslimiyetin “Şeytan Sarmalı”na dönüşeceğini vurguladı.

Suriye’de uzun yıllar şer’i kadı olarak görev yapan Yahya bin Tahir el-Fergali, kaleme aldığı “Şeytan Sarmalı” başlıklı makalesinde, İsrail’in Suriye’ye yönelik aralıksız saldırılarını değerlendirdi. El-Fergali, askeri gerçeklerle birlikte Kur’an-ı Kerim’den ayetlere dayanarak, Batı’ya yönelmenin ve şeriattan uzaklaşmanın İslam ümmeti için zillet, boyun eğiş ve daha büyük saldırılar getireceğini ifade etti.

“Yahudiler ve Hristiyanlar, siz onların dinine uymadıkça sizden razı olmayacaklardır” (Bakara, 120) ayetini hatırlatan el-Fergali, laiklik ve demokrasinin Batı’nın yeni dini haline geldiğini ve bu değerlere tam uyumun Müslümanlar için felaket olduğunu belirtti.

El-Fergali’ye göre çözüm; şeriata dönüş, Allah’ın ipine sarılmak ve düşman karşısında Allah’ın yardımına güvenmektir. “İzzet ve zafer, ancak Rabbin şeriatını hâkim kılmakla elde edilir” diyen eski kadı, Müslümanlara tarihî ve imani bir tercih sorusu yöneltiyor: “Peki, hangi yolu seçeceksiniz?!”

Makalenin Türkçe çeviri metni; 

Şeytan Sarmalı

 

(İsrail’in Suriye topraklarına yönelik tekrarlayan saldırıları hakkında bir makale)

 

Askeri bilimlerin (hatta aklın apaçık ilkelerinin) en temel gerçeklerinden biridir: Her alanda senden daha güçlü bir gücü yenemezsin. Teorik olarak bu, İsrail’in Suriye’ye —hatta tek tek ya da birlikte tüm Arap ülkelerine— karşı olan durumudur. [Bu, Siyonist oluşumun kuruluşundan bu yana dayandığı askeri doktrindir.]

 

Uluslararası düzeyde hiçbir tartışmaya yer bırakmaksızın kabul edilen hakikat şudur: İsrail, “Orta Doğu”da bir Amerikan eyaletidir. İsrail’in (yani Amerika’nın) Suriye’nin yeni yöneticilerinden memnun olmadığı ise son derece açık bir gerçektir. Bu, şer’î bir hakikatten önce aklî bir zorunluluktur. Rabbimiz Azze ve Celle bu hakikati bize bildirerek şöyle buyurmuştur:

 

“Sen onların dinlerine uymadıkça, Yahudiler de Hristiyanlar da senden asla razı olmayacaklardır. De ki: ‘Şüphesiz doğru yol, Allah’ın yoludur.’ Sana gelen ilimden sonra eğer onların arzularına uyarsan, Allah’tan sana ne bir dost ne de bir yardımcı vardır.” (Bakara, 120)

 

Bunun tersini gösteren diğer ülkelerin durumu ise, klasik “havuç (ödül) ve sopa (ceza)” politikasına teslim olmuş bir siyasi tuzaktan ibarettir. Bu, Yahudi ve Hristiyanların dinine —ki bu çağda sekülerlik ve demokrasidir; artık bu onların yeni dini olmuştur— doğru sarmal bir hızla, sistematik tavizler vermeye yönlendiren bir süreçtir.

 

 Aynı şekilde, şeriatın kesin hükümlerindendir —ki İslam tarihi boyunca hem askeri hem akli olarak defalarca ispat edilmiştir— Müslümanlar dinlerine döndüklerinde ve Rablerinin ipine sıkı sıkıya sarıldıklarında, düşmanlarının gücü ne olursa olsun güç dengesi onların lehine döner. Çünkü Allah’ın yardımı, her türlü dünyevi denklemi değiştirir ve ne kadar büyük olursa olsun her türlü zayıflığı, O’nun yanında olanların lehine çevirir.

 

Yüce Allah şöyle buyurmuştur:

 

“Hiç şüphesiz Bizim ordularımız galip gelecek olanlardır.” (Sâffât, 173)

 

“Ey iman edenler! Eğer siz Allah’a yardım ederseniz, O da size yardım eder ve ayaklarınızı sabit kılar.” (Muhammed, 7)

 

“Andolsun, Zikir’den (Tevrat’tan) sonra Zebur’da da ‘Yeryüzüne ancak salih kullarım mirasçı olacaktır’ diye yazmıştık.” (Enbiyâ, 105)

 

İşte burada, Allah’a iman edenlerin, gayba iman edenlerin ve Allah’ın yardımına iman edenlerin sınavı başlar:

 

Şeytanın sarmalı onları Allah’tan uzaklaşmaya ve O’nun şeriatını hayatlarından çıkarmaya çağırır.

 

Zehirli bir fısıltı başlar:

 

“Biz şeriatla yönetmedik de İsrail zaten üzerimize geliyor. Ya yönetirsek ne olur? Belki daha büyük tavizler versek bizi kendi halimize bırakırlar, devletimizi kurmamıza izin verirler…”

 

Ve böylece yoğun, sarmal bir şekilde aşağıya doğru sürüklenme başlar.

 

Bu zehirli fısıltıyı batıl ehli çok iyi bilir, hatta bunu yayar, büyütür ve destekler. Onlar, Müslümanlara yönelik zulüm ve saldırılarını ancak bu ümmet, Şeytanın Sarmalı’nın dibine, yani:

 

Sekülerlik ve demokrasiyi —Yahudi ve Hristiyanların yeni dini olan bu sistemi— bütünüyle benimseyene kadar sürdüreceklerdir.

 

Ama Rablerinin şeriatı, Peygamberlerinin sünneti ve atalarının yolu onlara şöyle seslenir:

 

Şeytanın adımlarını izlemek ve Rabbinizin şeriatından uzaklaşmak size sadece bozulma getirecek; düşmanınızın üzerinizdeki hâkimiyetini ve saldırılarını artıracak; uluslararası toplumdaki yerinizi aşağılanma ve zilletle dolduracak; sizi dininizden uzaklaştırmaktan başka bir şeye yaramayacaktır.

 

Bilin ki tüm izzet, tüm zafer ve tüm korunmuşluk, Rabbinizin şeriatını egemen kılmakta, O’na tevekkül etmekte ve O’nun hükmüne boyun eğmektedir.

 

Peki, hangi yolu seçeceksiniz?!

 

Yazan: Yahya bin Tahir el-Fergali

 

5 Zilkade 1446 H

Makalenin orijinal metni için tıklayınız:

https://t.co/82Scn3n0jb

Kaynak: Mira Haber 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir