İsrailli gazeteci Jackie Khoury, Haaretz gazetesindeki son makalesinde, İsrail’i geçmişten ders çıkarmadan, hüsranla sonuçlanan benzer politikaları tekrarlamakla eleştirdi.
Jackie Khoury, Filistin halkı arasında hiçbir karşılığı olmayan “alternatif liderlik” projelerinin İsrail tarafından yeniden sahneye sürüldüğünü belirterek iki güncel örnek üzerinden bu stratejinin iflasını gözler önüne serdi.
İlk örnek, Batı Şeria’daki El Halil kentinde ortaya çıkan ve Filistin Yönetimi’nden ayrılarak işgalcilerle normalleşmeyi amaçlayan sözde “bağımsız bir liderlik” girişimi. Girişimin Cabari ailesiyle ilişkilendirilmeye çalışıldığı, ancak ailenin bunu kesin bir dille reddettiği ifade ediliyor. Plan, daha kamuoyuna tam yansımadan etkisiz hale getirildi.
İkinci örnek ise Gazze’de kendisini “Ebu Şebab milislerinin lideri” olarak tanıtan bir kukla. Bu kişi, Hamas’a alternatif bir temsil gücü olduğunu iddia etse de, Khoury’ye göre halk desteğinden yoksun ve etkinliği yalnızca İsrail’in kontrolündeki Refah bölgesiyle sınırlı. İsrail ordusu ve Şin Bet’in desteğiyle varlığını sürdürebilen bu aktörün kaderi tamamen İsrail güvenlik kurumlarının tercihlerine bağlı.
Khoury, bu iki vakanın İsrail’in onlarca yıldır uyguladığı, ancak her defasında başarısızlıkla sonuçlanan bir işgal stratejisini yansıttığını savunuyor. İsrail’in, Filistin halkına dışarıdan, kendi çıkarlarına uygun liderler dayatarak kontrol sağlayabileceği yönündeki ısrarının tersine, bu çabaların yalnızca kaos ve parçalanma yarattığını belirtiyor.
Khoury, tarihten çarpıcı örneklerle bu yaklaşımın tutarsızlığını ortaya koydu. 1980’lerde Batı Şeria’da FKÖ’ye alternatif olarak oluşturulan “Köy Birlikleri” halk nezdinde işgalin uzantısı olarak görüldüğü için hızla çöktü. Benzer şekilde, İsrail’in Lübnan’daki “Güney Lübnan Ordusu” projesi, 2000 yılındaki geri çekilmenin ardından tamamen dağıldı ve Hizbullah’ın güçlenmesine zemin hazırladı.
Khoury, Beşir Cemayel ile kurulan ittifakın da İsrail için felaketle sonuçlandığını hatırlattı. Cemayel’in suikasta kurban gitmesi ve ardından gelen Sabra ve Şatilla katliamları, Lübnan’da İsrail’e yönelik öfkeyi büyütürken Hizbullah’ın bölgedeki yükselişini hızlandırdı.
Makalesinde bu tabloyu daha da genişleten Khoury, benzer başarısızlıkları ABD’nin Afganistan, Irak ve Suriye’deki müdahalelerinde de görüldüğünü belirtiyor. Afganistan’da Hamid Karzai gibi liderlerin yukarıdan dayatıldığını, ancak toplumda karşılık bulamadığı için Taliban’ın yeniden iktidara geldiğini ifade etti. Irak’ta ise siyasi boşluklar, İran destekli milislerin önünü açtı.
Khoury, tüm bu örneklerde ortak bir sonucun ortaya çıktığını vurguluyor: Bir halkın kaderi dışarıdan tayin edilemez. Meşruiyet yukarıdan dayatılamaz, güvenlik laboratuvarlarında üretilemez. Gerçek liderlik, ancak halkın iradesinden doğabilir.
Gazze’de “Ebu Şebab” figürü etrafında kurulan yeni alternatif liderlik denemesinin de bu başarısız çizginin bir devamı olduğunu belirten Khoury, Filistin’in gerçekliğinin dış aktörlerce şekillendirilemeyeceğini, çözümün ancak içeriden, halkın özgür iradesiyle oluşabileceğini vurguluyor.
“İsrail, tıpkı kendisinden önceki diğer sömürgeci güçler gibi, şu gerçeği artık kabul etmeli: Meşruiyet silah zoruyla dayatılamaz. Dayatılan liderlikler çöker ve tarihin çöp sepetinde yerini bulur.”
Kaynak: Mira Haber, Haaretz
Mira Haber – Ortadoğu Bağımsız Muhabir Ajansı Tarafsız değiliz. Ancak Mirahaber'de sadece gerçekleri okursunuz.