Gazze’de devam eden yıkım ve ağır insani felaketin gölgesinde, Washington yönetiminin perde arkasında yürüttüğü ve bölgenin geleceğine yön vermeyi hedefleyen bir planın varlığı giderek daha görünür hale geliyor
ABD’nin yürüttüğü bu planın merkezinde, Filistinli ekonomist, iş insanı ve bir dönem Filistin Yönetimi’nde üst düzey siyasi danışmanlık görevlerinde bulunmuş olan Samir Hulileh yer alıyor.
Filistinli ekonomist, iş adamı ve Filistin Yönetimi’nin eski siyasi danışmanı olan Samir Huleileh, Gazze’nin bir sonraki “valisi” olarak adaylığını duyurmak için Filistin haber ajansı Ma’an, Suudi yayın kuruluşu El-Arabiya ve Birleşik Arap Emirlikleri gazetesi The National gibi birçok gazeteye art arta röportajlar verdi.
Hulileh, Temmuz 2024’te Biden yönetimi tarafından bu görev için doğrudan seçildiğini açık bir şekilde dile getirmişti. O dönemde Beyaz Saray, Gazze’deki savaşın sona erdirilmesine yönelik ateşkes ve “ertesi gün” planını masaya koymuş, bu plan çerçevesinde Gazze’nin yönetiminin yeniden yapılandırılması üzerinde çalışmaya başlamıştı.
Ancak o günlerin şartları ile bugünkü gerçeklik arasındaki fark, aradan geçen kısa sürede dramatik biçimde açıldı. Bugün Gazze, BM ve uluslararası insan hakları örgütlerinin ifadesiyle artık “soykırım” tanımının içine giren ölçekte bir yıkıma uğramış durumda; Netanyahu yönetimi ise açıkça Gazze’yi kalıcı şekilde işgal altında tutmayı ve savaşın süresini uzatmayı hedeflediğini beyan ediyor.
Sert tepkiler
Hulileh’in medyada art arda yer alması, Filistin Yönetimi’nin tepesinde sert bir karşılık buldu. Ramallah’tan yapılan resmi açıklamada, Gazze’nin Batı Şeria’dan ayrılmasının “İsrail’in uzun vadeli stratejisinin bir parçası” olduğu vurgulandı ve Hulileh’in bu yöndeki beyanlarının “utanç verici, gerçek dışı ve Filistin davasına zarar verici” nitelikte olduğu ifade edildi. Açıklamada ayrıca Hulileh’e bu girişimden derhal vazgeçmesi ve “ayıp tavrını” sonlandırması çağrısında bulunuldu.
Buna rağmen Hulileh, Mısır ve Suudi Arabistan başta olmak üzere Gazze konusunda aktif rol üstlenen Arap devletleriyle temaslarını sürdüğünü ve Hamas’ın, geçici bir teknokrat hükümetin yönetimi devralmasına prensipte onay verdiğini öne sürdü.
Ancak kendisi de bu planların, İsrail’in Gazze’den tamamen çekilmesi ve kalıcı ateşkesin sağlanması şartına bağlı olduğunu belirtmekte. Bu iki koşulun da mevcut şartlarda gerçekleşmesinin neredeyse imkânsız olduğu ortada.
İsrail istihbarat geçmişli danışman
Hulileh’in Amerikalılarla temasını sağlayan kişi ise geçmişi son derece tartışmalı bir isim: Ari Ben-Menashe. İsrail Askerî İstihbaratı’nda görev yapmış olan ve 1980’lerde İran’a yasa dışı silah satışından dolayı ABD’de hapis yatmış bu figür, Batı medyasında “kriz bölgelerinin lobicisi” ve “kirli işlerin aracısı” olarak tanınıyor.
Ben-Menashe, dünyanın farklı bölgelerindeki otoriter ve tartışmalı liderler adına uluslararası destek ve finansman sağlamak, gizli diplomasi yürütmek ve ticaret anlaşmalarını aracılık etmek gibi faaliyetleriyle biliniyor. Hulileh ise tüm bu geçmişe rağmen, kendisini İsraillilerin değil Amerikalıların seçtiğini ısrarla savunuyor.
Diğer kirli ilişkiler
Gazze’nin savaş sonrası yönetimine talip olan tek isim Hulileh değil. Filistin siyasetinde bir başka tartışmalı figür olan ve uzun süredir Birleşik Arap Emirlikleri’nde yaşayan eski Fatah lideri Muhammed Dahlan da kulislerde öne çıkan adaylardan biri.
Abbas ile yollarını 2011’de sert bir kavga sonrası ayıran Dahlan, İsrail, BAE, Mısır ve Ürdün’le yakın ilişkilerinin yanı sıra Hamas’la da son dönemde ilişkilerini onarmış durumda. Dahlan’ın adı, özellikle Gazze’nin yeniden inşası için akması beklenen milyarlarca dolarlık fonların yönetiminde etkin bir rol alma ihtimali nedeniyle anılıyor.
Washington’daki Arap Merkezi Başkanı Halil Cehşan, “Gazze’de on binlerce insan açlıktan ölürken, şehir yerle bir olmuşken ‘ertesi gün’ planlarından söz etmek ahlaki bakımdan kabul edilemez” diyerek Hulileh’in çıkışını ağır biçimde eleştiriyor.
Cehşan’a göre, mevcut askeri tablo göz önüne alındığında, savaş sonrası atılacak herhangi bir adımın ABD ve İsrail’in onayı olmadan hayata geçmesi mümkün değil; dolayısıyla bugün konuşulan bu planlar tamamen hayali bir zeminde duruyor.
Kaynak: Mira Haber, MEE
Mira Haber – Ortadoğu Bağımsız Muhabir Ajansı Tarafsız değiliz. Ancak Mirahaber'de sadece gerçekleri okursunuz.