Irak’ın güneyindeki Zikar vilayetinde yer alan Nasiriye Merkez Cezaevi’nde korkunç bir trajedi yaşandı.
Aktarılan bilgilere göre, cezaevinde tutulan Sünni mahkumlardan en az 27’si, henüz aydınlatılamayan bir yangında yanarak hayatını kaybetti. Olayın üzerinden günler geçmesine rağmen, resmi makamların sessizliği ve medyadaki karartma girişimleri dikkat çekiyor.
Nasiriye, Irak’taki en kötü şöhrete sahip hapishanelerden biri olarak biliniyor. 2015’te burada 15 tutuklu, cezaevi yönetiminin “kaza” dediği ancak sonradan kasıtlı olduğu ortaya çıkan elektrik verilmesi sonucu öldürülmüştü.
Yıllar içinde bu cezaevi, çoğunluğu Sünni mahkumlara mahsus idamlar, yargısız infazlar ve ağır işkencelerle anıldı. Geçen yıl ise onlarca Sünni tutuklunun toplu halde idam edildiği ortaya çıkarılmıştı.
Müslüman Alimler Birliği’nin açıklamasına göre, Irak’taki birçok hapishane gibi Nasiriye Cezaevi de resmi otoritenin gölgesinde, Şii milislerin kontrolünde adeta bir “insan mezbahası”na dönüşmüş durumda. Mahkumlara yönelik ağır işkenceler, asılsız suçlamalar ve zorla alınan ifadeler, yıllardır çeşitli raporlara yansıyor.
Birlik, konuya ilişkin yapılan açıklamada şu ifadeleri kullandı:
Nasiriye Hapishanesinde Gerçekleşen Soykırım Niteliğindeki Katliam ve 27 Tutuklunun Yakılarak Öldürülmesi Hakkında
Zulüm ve baskının en çirkin manzaralarını hatırlatan ve hükümet hapishanelerindeki tutukluların yaşadığı insani felaketin boyutunu bir kez daha ortaya koyan bu olayda, doğruluğu teyit edilmiş kesin bilgilere göre Irak’ın güneyindeki Zi Kar vilayetinde bulunan, halk arasında “El-Hout” olarak bilinen Nasiriye Merkez Hapishanesi’nde korkunç bir yangın faciası yaşanmıştır.
Olay, gizemli ve dehşet verici şartlar altında 27 tutuklunun —ve muhtemelen daha fazlasının— yanarak hayatını kaybetmesine yol açmıştır. Cesetleri hâlen adli tıp kurumunda yığılmış şekilde durmakta, hükümetin kasıtlı suskunluğu ve şüpheli bir medya karartması söz konusudur.
Nasiriye Hapishanesinde meydana gelen bu olay, daha önceki vahşetlere eklenen yeni bir soykırım suçunu teşkil etmektedir. Bu, geçmişte aynı hapishanede 15 tutuklunun elektrik verilerek öldürüldüğü ve idarenin o dönemde bu ölümlerin “kazara elektrik çarpması” sonucu gerçekleştiğini iddia ettiği olaya benzemektedir. Ancak bu iddia, gerçeğe ve 2015 yılında Müslüman Alimler Birliği’nin elde ettiği, kurtulanların belgeli tanıklıklarına tamamen aykırıdır.
Buna ek olarak, 2013 yılında Bağdat’ın kuzeyindeki Taci Hapishanesinde 100 tutuklunun infaz edilip cesetlerinin çürümeye terk edilmesi gibi benzer suçlar da yaşanmıştır. Bu olay, Birlik tarafından 913 numaralı bildiride belgelenmiştir.
Bu suç olayı asla hafife alınamaz veya herhangi bir şekilde mazur görülemez. Irak’taki hükümet hapishaneleri —başta Nasiriye Hapishanesi olmak üzere— artık insan mezbahalarına dönüşmüş; bu yerlerde en ağır ihlaller işlenmekte, yasadışı infazlar gerçekleştirilmekte ve bu hapishanelerde güvenlik mekanizmasını kontrol eden milisler, mevcut hükümetin açık yetersizliği ve bazı devlet kurumlarının suç ortaklığı eşliğinde tam bir cezasızlıkla hareket etmektedir.
Burada, devlet kontrolündeki Irak medyasının sessizliğine ve resmi kurumların yaşananlar karşısındaki karartma çabalarına da dikkat çekmek gerekir. Bu, hakikati gömmeye ve insanlığı utandıracak bu felaketin boyutunu gizlemeye yönelik çaresiz girişimlerdir. Aynı zamanda insan hakları kuruluşlarının tutuklulara erişmesi ve olayları araştırması engellenmektedir.
Bu nedenle, Arap ve uluslararası düzeydeki tüm insani ve insan hakları kuruluşlarını Irak’ın ölüm hapishanelerinde kalan masum hayatları kurtarmak için harekete geçmeye ve küresel insan hakları kuruluşlarının denetiminde adil bir uluslararası soruşturma başlatmaya çağırıyoruz. Bu soruşturma, Nasiriye Hapishanesinde neler yaşandığını ortaya çıkarmalı, failleri adalet önüne çıkarmalı, kurbanların isimlerini derhal açıklamalı, ailelerinin cenazeleri teşhis edip teslim almasına imkân tanımalı ve hapishanelerin milis kontrolünden çıkarılmasını sağlamalıdır.
Nasiriye Hapishanesinde ve Irak’taki diğer gizli ya da açık hapishanelerde yaşananlar, mevcut Irak siyasi sistemini destekleyen ve ardı ardına gelen hükümetlerin ülke üzerindeki baskısını güçlendiren herkese —ister birey ister hükümet olsun— tutumlarını yeniden değerlendirme çağrısıdır. Hükümete verilen siyasi, ekonomik ve medya desteği, Irak halkının gerçek çıkarlarını gözetmemekte, onların insani acılarına en ufak bir önem göstermemekte ve yaşadıkları trajedinin diğer boyutlarını ise tamamen göz ardı etmektedir.
Genel Sekreterlik
11/Safer/1447 H
5 Ağustos 2025 M
Olayın ardından insan hakları örgütlerine cezaevine giriş izni verilmediği, kurbanların kimliklerinin açıklanmadığı ve cenazelerin ailelerine teslim edilmediği bildiriliyor. Bu durum, felaketin boyutlarını gizleme çabasının açık göstergesi olarak yorumlanıyor.
Alimler Birliği, bağımsız ve uluslararası bir soruşturma açılması, sorumluların yargılanması, kurbanların isimlerinin ilan edilmesi ve cezaevi yönetiminin milislerden alınması için acil çağrıda bulundu.
2003’teki ABD işgalinden sonra inşa edilen ve 49 milyon dolara mal olan Nasiriye Cezaevi, işgalin mirası olan baskı düzeninin simgelerinden biri haline geldi. İran destekli mevcut yönetimin Sünni halka karşı sistematik bir baskı politikası izlediği, “IŞİD mensubu” suçlamasının keyfi biçimde kullanılarak binlerce masumun hedef alındığı biliniyor.
Kaynak: Mira Haber, Mepa News
Mira Haber – Ortadoğu Bağımsız Muhabir Ajansı Tarafsız değiliz. Ancak Mirahaber'de sadece gerçekleri okursunuz.