dRAIV

Orduya katılmadan beyinler yıkanıyor, Filistinlileri yok etmeye programlanıyorlar!

İngiliz Channel 4 televizyonunun yayınladığı yeni bir araştırma, İsrail ordusundaki askerlerin göreve başlamadan önce aşırılıkçı dini ideolojilerle nasıl beyinlerinin yıkandığını ve bunun “işgal ordusunun kalbinde kök salmış bir sistem” haline geldiğini ortaya koyuyor.

Belgesel, Bney Davut Akademisi adlı bir Yahudi din okuluna odaklanıyor. Bu akademi, İsrail ordusuna subay yetiştiren en etkili merkezlerden biri olarak tanınıyor. Haberde, akademide verilen eğitimlerin askerleri Tevrat’a dayalı bir “kutsal savaş” anlayışına yönlendirdiği, Filistinlilere karşı ırkçı bir nefret ideolojisini beslediği belgeleniyor.

Belgeselin girişinde, akademi mezunu İsrailli subay Yael Rael’in Gazze’de askerlerine hitaben, “Gazze’ye geri döndük, yakında Şam ve Beyrut’a da ulaşacağız” sözleri yer alıyor. Başka bir subay ise askerlerine “Hz. Yeşu’nun Amaleklilerle savaşı”ndan bahsederek, “7 Ekim’de bize yaptıkları için Amaleklileri asla affetmeyeceğiz” diyor. Bu söylemler, askerlere Filistinlilere karşı dini bir misyonla savaşma bilinci aşılandığını gösteriyor.

Araştırmada, akademinin işgal ordusunda görev yapan yaklaşık 4.000 askeri mezun ettiği, aralarında Netanyahu’nun askeri sekreteri ve Batı Şeria’daki üst düzey komutanların da bulunduğu bildiriliyor. Okul, işgal devleti tarafından fonlanıyor ve birçok benzer kuruma model olarak sunuluyor.

Akademinin kurucularından Haham Eli Sidan, daha önce Netanyahu tarafından “ulusal hizmet ödülü”yle onurlandırılmıştı. Sidan, 7 Ekim saldırısından sonra yaptığı açıklamada, “Gazze’de Gazzeli kalmayacak, bu savaş kesin zaferle bitmeli” diyerek tüm sivil halkı hedef alan açıklamalarda bulundu. Kurucu ortaklardan Haham Levenswein ise Filistinlilerin Gazze’den zorla göç ettirilmesi gerektiğini savundu.

Belgeselde yer alan ders kayıtlarında, öğretmenlerin “kadınlar, çocuklar ve bebekler dahil herkesin öldürülmesinden” bahsettiği ifadeler bulunuyor. Bu içerikler, İsrail ordusu içinde dini nefretin ve savaş suçlarını meşrulaştıran bir ideolojinin nasıl normalleştirildiğini gözler önüne seriyor.

Akademi yönetimi ise iddiaları reddediyor. İcra Direktörü Lior Shtol, Channel 4 muhabirine yaptığı açıklamada, bu öğretilerin “farklı bir zamana ait olduğunu” ve bugünkü savaşın yalnızca “savaşçılara” karşı yürütüldüğünü öne sürdü. Ancak Gazze’de yaşanan ağır sivil kayıplar, bu açıklamanın uluslararası kamuoyu nezdinde inandırıcı bulunmadığını ortaya koyuyor.

Araştırma, İsrail ordusunda yıllardır dile getirilen dini radikalleşme ve ırkçı militarizm iddialarını bir kez daha teyit ediyor. Filistinlilere yönelik saldırıların arkasında, sadece askeri emir zinciri değil, Tevrat’a dayalı bir “ilahi fetih” anlayışının da etkili olduğu görülüyor.

Kaynak: Mira Haber 

Bir Cevap Yazın