Mossad’ın kadın casusları, İran savaşını nasıl İsrail lehine çevirdi?

İşgalci İsrail’in, İran ile yaşanan 12 gün savaşında ülkeyi kadın casuslar aracılığıyla çökerttiği ortaya çıktı

İsrail’in Haziran ayında İran’ın nükleer ve balistik füze programlarına yönelik saldırılarında kadın Mossad ajanlarının sahada aktif görev aldığı ortaya çıktı. İsrail basınına göre onlarca kadın ajan, Tahran’da çeşitli operasyonlara katıldı.

Mossad Başkanı David Barnea, kadın ajanların İran savaşındaki rolünü “çok önemli” olarak değerlendirdi. Operasyonların ayrıntıları gizli tutulsa da, İran kökenli ve düşman ülkelerde casus devşirmede uzman bir kadın ajan, kod adıyla “G”, 2024’te İsrail’in Bağımsızlık Günü töreninde meşale yakarak onurlandırılmıştı.

2021’de yayımlanan The Mossad Amazons adlı kitap, kadın ajanların geçmişte düşman yetkilileri baştan çıkarmak, nükleer tesislerde gözetleme yapmak ve hatta doğrudan saldırı operasyonlarına katılmakla görevlendirildiklerini ortaya koymuştu. Bugün ise Mossad kadınlarının geçmişe göre daha geniş çapta gizli operasyonlarda yer aldığı belirtiliyor.

Barnea’nın talimatıyla yüzlerce ajan ve yerel bağlantı, eşzamanlı olarak İran’daki hedeflere yönlendirildi. İsrail ayrıca, Mossad aracılığıyla rejim karşıtı İranlı grupları devşirme ve eğitme faaliyetlerini de ileri bir seviyeye taşımış durumda.

Ajanlar, Tahran’da radar sistemlerini ve balistik füzeleri hedef alırken, İsrail savaş uçaklarına da saldırı koordinatları sağladı. Operasyonun ilk aşaması o kadar etkili oldu ki İran, İsrail’e ancak ikinci gün karşılık verebildi.

12 gün süren savaşta İsrail; Natanz, Fordow ve İsfahan dâhil olmak üzere İran’ın üç büyük nükleer tesisine ağır darbe vurdu, onlarca diğer tesisi de tahrip etti. Ancak yaklaşık 400 kilogramlık %60 oranında zenginleştirilmiş uranyum stoku hedef alınmadı.

Uzmanlara göre bu miktar, daha da zenginleştirilirse yaklaşık altı nükleer bomba üretmeye yetecek kapasiteye sahip.

Mossad’ın, uranyumun konumunu bildiği ve İran’ın nükleer silah üretimine yönelmesi hâlinde müdahaleye hazır olduğu belirtiliyor. Bu da Tahran’ın gelecekteki adımlarında caydırıcı bir unsur olarak görülüyor.

Kaynak: Mira Haber