Mira Haber Dünyanın her yerinden özgürlük tadında haber
Suriye’de zulmü ile babası Hafız Esed’e rahmet okutturan Beşar Esed Rejimi’nin katliamları devam ediyor. Koalisyon güçleri adı altında yardıma çağırdığı Rusya ve İran’dan gelen terör grupları Suriye halkını katletmeye devam ediyor. Diğer yandan ise Muhalifler halkın yaralarını sarmaya ve halkı mevcut duruma karşı bilinçlendirerek mukavemete davet ediyor.
Suriye’de etkin gruplardan biri olan Ensar El İslam, davet ve irşad görevi olarak ”Müşrikler ile cihad edin” başlıklı bir video yayınladı.
Büyük çoğunluğu Iraklı Kürtlerden oluşan cihat yanlısı grup Ensar’ul İslam tarafından paylaşılan 27 dakikalık video, Şia’nın bölgedeki oyunlarını anlatan belgesel niteliğinde. Yayınlanan videonun başlığı ile içeriği düşünüldüğünde ortaya tarihten bu yana sahabeye küfretmelerine rağmen İslam dünyasında nasıl tutunup nefes aldıkalarını anlamak mümkün. Keza Yavuz Sultan Selim’e minberlerden küfretmelerine karşın Anadolu’da da “takiyye” düsturlarınca ayakta kalmaları da bunu gösteriyor. Videonun tercüme edilen ses deşifresinde öne çıkan açıklamaları ilginize sunuyoruz:
TARİHİ OLAYLAR IŞIĞINDA RAFİZİLİĞİN ÇIKIŞINA BİR BAKIŞ
Yahudiler İslam’ın doğuşundan ve Hayber’in Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem) tarafından fethedilmesinden bu yana İslam’a karşı entrikalar çevirmeye, Müslümanları zayıflatmak ve onları dinlerinden uzaklaştırmak için tuzaklar kurmaya devam ediyorlar.
Çünkü onlar peygamberin kendi kavimlerinden gelmesini istiyorlardı. Yaptıkları hilelerden biri de (İslam’ı zayıflatmak için) Abdullah ibn Seb’e fitnesiydi. Bu fitne Müslümanları fırkalara ayırmaya yetmişti. Bunlardan biri de “Ali’ye tabiyiz” diyenlerdi. Ancak Ali (Radıyallahu anh) onların kendisine tabi olmalarını kesinlikle reddetmişti. Çünkü bu “pislik” yani “Abdullah ibni Seb’e” Hz. Ali’yi (Radıyallahu anh) ilah olarak kabul ediyordu….
Günümüzdeki Rafiziler her ne kadar da inkar etmiş olsalar da eski Rafizi kitaplarında, Yahudilerin düşman olarak görülmediği ve “Rafizilerin Yahudiler tarafından da hiç bir şekilde düşman olarak görülmediği” bilgisi yer alıyordu. Aynı şekilde “Şaron” ve ona tabi olanlar da Rafizileri hiç bir şekilde düşman olarak görmüyordu. Bu nedenle Şialık sadece siyasi bir ayrılık değildi.
(Şeyhul İslam İbn-i Teymiyye’nin de deyimiyle) “Rafiziler ümmetin göğsüne saplanmış bir Yahudi hançeridir!”
Şialık düşüncesinin temeli Abdullah ibni Seb’e’ye dayanmaktadır. Çünkü Abdullah ibni Seb’e’nin ortaya attığı bu yeni akide sadece Müslümanları hedef alan onlara düşmanlık edilmesine sebebiyet veren bir inanış biçimidir.
“Bu kitap çok önemli bir kitaptır. Bu kitapta Şiilerin fırkalarından bahsedilmektedir. Diyor ki: H.z Ali’nin ölümünden sonra (El-Sabaiye) fırkası çıkmıştır. Bu fırka Ebubekir’e, Ömer’e ve Osman’a (Radıyallahu anhum) küfür edenlerdi.”
İmam Lalakai’nin İslam akidesini anlatan kitabında değindiği gibi: ”Rafizilere dikkat etmen gerekir. Çünkü bunların kökleri Yahudilere dayanmaktadır. İslam’ı kötülemek için sızmışlardır. Bunların tek amacı dinimizi kirletmektir. Öyle ki H.z Ali bunları ateşle yakmıştır. Buradan Rafizi dini yeniden başladı. (Daha önce H.z Ömer’in bitirdiği Sasani Rafizileri) Asfahan Yahudileri de Rafizilerin böyle olduklarını gördükleri zaman bunları Ehl-i Sünnet’e karşı kullanmaya başladılar. Yahudilerin ve Rafizilerin hedefleri bir olunca tarih boyunca Ehl-i Sünnet’e düşmanlık ve öfke beslemişlerdir. İslam devletlerine kim saldırmaya kalkışsa bunlar her zaman onların yardımcıları olur. Örnek olarak Abbasi Devleti’nin düşüşünü söyleyebiliriz.
ŞİANIN MEYDANLARDA ATIP TUTMASINA RAĞMEN GERÇEK BELGELERLE AMERİKA VE İSRAİL’E YANDAŞLIĞI
İslam yarımadasında Müslümanları parçalamak için ellerinden gelen bütün destekleri sağladıkları gibi haçlı Amerika’nın yarımadaya girmelerini sağlamışlardır. 2003 yılında Amerika’nın Irak’a girmesini desteklemişlerdir. Ondan önce Afganistan’a ve daha sayamadığımız bir sürüleri…
Irak’ta İran (Rafizi) hayranlığı olan birçok kişi ortaya çıkmıştır. Bunlardan biri olan Sistani’yi Amerikan günlüklerinden ele alacağız. Sivil kuruluşların başkanı olan Bremer Sega yayınladığı bir kitapta Sistani ile ilgili şöyle yazmştır: ”Sistani’nin görüşüne göre koalisyonla görüşmek bir düşmanlık değildir. Lakin bu her iki tarafın çıkarlarına bir hizmettir. Bu görüşmeler ve bağlantılar açık bir şekilde olsaydı. Sistani kendi tebaasını kaybedecekti. Ama böylelikle hem tebaasını kaybetmedi hem de bize hizmet etti.”
Amerikan’ın eski savunma bakanı Ramis Feld hatıratında Sistani ile ilgili şöyle yazmıştır:”Irak’taki müttefiklerimize büyük maddi yardımda bulunduk. Bu müttefiklerin başında gelen Sistani’ye yaklaşık 200 milyon dolar verildi. Sistani bu yardımı kabul ettikten sonra irtibatımız baya gelişmiştir.”
Bu şekilde haçlı Amerikan ordusunun Irak’a, yandaşları tarafından girilmesi sağlanmıştır. Öyle ki H.z Ömer Irak hakkında ”Irak Arapların başı, İslam’ın da tepesidir” demiştir. Daha sonra da gördüğümüz gibi Irak’ta bulunan Amerikan askerlerinin yerini birçok İranlı milisler almaktadır. İran Amerika’nın Irak’ı işgal etmesine yardımcı oldu ve daha sonra Amerika’nın İran’a yeşil ışık vermesiyle Irak işgal altına alındı. Ve bu işgale karşı gelen Müslümanlar da öldürüldü. Müslümanları bastırmaya çalışan Rafiziler bu şekilde Yahudilerin çıkarlarına hizmet etti. Rafizi hükümetin Irak’ı teslim almasıyla beraber Müslüman gençlerin hapsedilmesiyle ya da öldürülmesiyle sonuçlandı.
BAĞDADİ ÇETESİNE OLAN KATKILARI
Büyük bir tiyatro gösterisi içinde Musul’dan çekilen Rafizi ve Amerikan askerleri arkalarında büyük cephanelikler bırakarak haricileri dirilttiler. Bu haricilerin tek görevi ehli sünneti Irak’ta ve Şam bölgelerinde vurmaktı. Öyle ki Mücahitleri sırtından kalleşçe vurdular. Daha sonra tiyatro gösterilerine devam ederek Bağdadi’nin elebaşı olduğu sahte hilafeti kurdular. Bu hilafet Müslümanları koruyacağına ve savunacağı yerde ümmete vebal oldu. Daha sonra hariciler yayınladıkları videolarda temizledikleri toprakları göstermeye başladılar. Bu toprakların büyük çoğunluğu zaten temizdi. Genel olarak anlatırsak, haricilerin İslam ümmetine büyük acılar çektirdiklerini özellikle de mücahitlere büyük bir yıkım yaptıklarını söyleyebiliriz. Mücahitlerden aldıkları toprakları daha sonradan kendi elleriyle düşmana teslim ettiler.
ŞİA’NIN ALİM(!) TAYFASININ EHLİ SÜNNET DÜŞMANLIĞI VE NUSAYRİ DESTEĞİ
Diğer bir taraftan Ehl-i Sünnet bölgelerinde yapılan komploları devam ettirmek için Ali Sigani cihad fetvasını açıkladı. Sigani:”Silah kullanabilen vatandaşlarımızın terör örgütleriyle savaşmaları için orduya katılmalarını bekliyoruz” ifadelerini kullandı.
IRAK’TA YENİ DÖNEM: ŞİİLEŞTİRME VE YOZLAŞTIRMA POLİTİKALARI
Rafiziler gençleri öldürdüler, malları yağmaladılar, çocukları yetim bıraktılar. Bunlar yetmiyormuş gibi işgal ettikleri topraklarda Şiileştirme politikaları uyguladılar.
Enbar bölgesindeki gençler arasında büyük bir şekilde uyuşturucu kullanımı artış göstermiştir. Basma bölgesinde uyuşturucu öyle bir şekilde yaygın ki herkes her yerde ulaşabilir. Birkaç gün sonra esnaflar ‘indirim var!, indirim’ diye çağırırsa buna şaşmam. Basra bölgesine gelen uyuşturucunun %80’ni İran bölgesinden gelmektedir.
Biz topraklarımızın alınıp yerlerine türbelerin ve Hüseyniyelerin inşa edilmesine çok şaşırdık. Biz bu durumu üst yetkililere bildirdik. Camileri Hüseyniyelere çevirdiler. Sünni halkın evlerini ve topraklarını ellerinden aldılar. Bilinen politikalarından biri de müfredatı Şiiliğe özendiren müfredatla değiştirdiler.
IRAK’TAKİ İRAN VARLIĞINA VE ŞİİLEŞTİRME POLİTİKALARINA IRAK ALİM(!) TAYFASINCA TUTULAN ÇANAK
“Haşdi Şabi olmasaydı ordu bir daha eski gücüne kavuşamazdı. Bunları söylemek bize vaciptir. Biz işgalden bizi kimin çıkardığını gittik ve gördük. Biz Sistani ile görüştük (Vallahi Billahi) onun Sünni alimlerden daha yüce olduğunu gördük. Haşdi Şabi hakkında Allah Kur’an’da şöyle buyurmuştur.”Onlar Rablerine iman etmiş birkaç genç idi. Biz de onların imanlarını arttırdık”.
Musul’dan gelen kafile Hüseyni Anma törenine katılıyor. Biz Musul halkı olarak İslam ümmetine bu mesajı vermek için geldik. Şii ve Sünni olarak iki kardeşiz. Aynı şekilde Hristiyanlar da kardeşimizdir.
Bugün Rafizilerin Sasani imparatorluğunun devamı oldukları anlaşılmaktadır. İran Dışişleri bakanının, ”Bağdat geçmişte olduğu gibi bugün de kültürümüzün ve medeniyetimizin başkenti olmuştur” diyerek geçmişteki Pers Sasani imparatorluğunun gücünü yeniden getirdiklerine işaret etmiştir.
PERS YAYILMACILIĞI BİZZAT ONLARIN İTİRAFI İLE
Biz sayı olarak az olabiliriz ancak stratejik olarak biz daha üstünüz. Suudi Arabistan, Irak , İran, Azerbaycan, Suriye, Lübnan ve Afganistan petrolü elimizde. Babülmendep boğazı Husiler sayesinde elimizde. Hürmüz boğazı İran sayesinde elimizde.
Irak’ı ele geçirmelerinin ardından Şiilik mezhebi büyük bir artış göstermiştir. Sadece Irak ile kalmayıp Şam, ve Arap yarımadası gibi komşu ülkelerde de artış göstermiştir. Arap tağutlardan ve batılılardan destek alarak Afrika’nın çoğu yerlerinde de artış göstermiştir ki Müslümanları birbirine vurdursunlar.
İslam Ümmetine yapılan oyunlar ortaya çıkmaya başladı. Dikkatli ol! Çünkü bu oyun öyle bir oyun ki en tepede imzalar atılıyor. Oyunu yürütenler ise Tahrandaki hocalar. Tek hedef Müslümanlığı yok etmek ve Kabe’yi yıkmaktır.
TÜM İSLAM ALEMİNE BİR UYARI
Takkede ‘Ya Hüseyin’ yazıyor. Ben buradan bütün Müslümanlara diyorum:”Kendi kardeşlerinizin, çocuklarınızın Ömer’e, Osman’a, Ebubekir’e (Radıyallahu anhum) küfretmesine ve Müminlerin annesine zina iftirasında bulunmasına razı olurmusunuz? Biz dinimizin yeniden eskisi gibi izzetli ve güçlü olmasını istiyorsak. İslam ahlakıyla büyümüş bir nesil yetiştirmemiz gerekir. İfratsız ve tefritsiz bir şekilde raşidi hilafeti getirmiş oluruz. Bu da Allah’ın emrettiği cihadı terketmek ile olmaz.
