Bursa Büyükorhan’a bağlı Karaağız mahallesi sakinleri kadın-erkek karışık, müzikli düğünlerin dinimizce uygun olmadığı için yasaklanmasını talep etti
Bursa’nın Büyükorhan ilçesine bağlı köylerden Karaağız’ın ilçe muhtarı ile Yardım Derneği, kadın ve erkeklerin birlikte eğlenmesini yasaklayan karara imza attı.
Alınan karar şu şekilde:
“Köy düğünlerimizde, sünnet cemiyetlerimizde, davetiye kartı haricinde yazma, çorap, gömlek gibi davetiyeler yasaklanmıştır. Düğünlerimizde, kınalarımızda, sünnet cemiyetlerinde, asker eğlencelerinde, erkek-kadın karışık oynanması dinimiz açısından ve köy halkından gelen şikayetler üzerine uygun olmadığı görüşüne varılmıştır.
Kadınlarımızın, cumartesi günleri düğün sahibinin belirlediği bir saatte kadınlara özel eğlence düzenlemesi uygun görülmüştür. Köy halkının uyması önemle rica olunur. Alınan kararlar 1 Ocak 2024 tarihinden itibaren geçerlidir.”

Karaağız Mahallesi muhtarı Arif Yılmaz: “Düğünlerde ve kınalarda yabancı yerlerden gelen insanlar olduğu için kadınlar rahatsız oluyor. Buna engel olabilmek için köy heyetiyle birlikte böyle bir karar aldık. Düğünlerde yalnızca kadınların eğlenmesi için iki saatlik bir süre ayrılacak” dedi.
Yılmaz sözlerine “Ben dinen eşimin ve kızımın yabancı erkeklerle aynı yerde oyun oynamasını uygun görmüyorum. Kadınların rahatsız olduğu birçok olay yaşadık. Bu nedenle böyle bir karar aldık” diye ekledi.
Karara sol kesimden olumsuz tepki ve kınama!
Cumhuriyet Halk Partisi Bursa Milletvekili Hasan Öztürk, karara imza atanlar hakkında Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunarak itiraz etti. Bursa Adliyesi’ne yapılan suç duyurusuna Cumhuriyet Halk Partisi Bursa İl Başkanı Turgut Özkan, İl Sekreteri Avukat Baran Güneş ve Avukat Sefa Yılmaz da destek verdi.
Bursa Adliyesi önünde basına açıklamalarda bulunan Hasan Öztürk, “Bugün ne yazık ki Cumhuriyet’in 2. yüzyılında Bursa Büyükorhan, Karaağız Köyü’nde hukuk tanımayan, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nı tanımayan bir kararla karşı karşıyayız. Köy muhtarı ve köy derneğinin, köy eğlencelerinde kadın ve erkeğin bir arada eğlenmesinin dinimize aykırı olduğu gerekçesiyle almış olduğu kararla kadınımızı yok sayan, Türkiye Cumhuriyeti’ni yok sayan bu kararı tanımıyoruz. Bu karardan bir an evvel vazgeçecekler.” dedi.
Halk karardan memnun, “herkese örnek olmalı”
Köy halkı ise oybirliği ile alınan kararın sadece Kemalist kesimden tepki gelmesine şaşırdı. Mira Haber’e durumu aktaran Karaağız köylüleri köy halkının tamamının Müslüman olduğunu, İslam dininde haram olan bir durumu engellemenin en doğal hakları olduğunu ifade etti.
Toplumdaki namaz kılan insanların bile böyle düğünler yapmaları ve buna tepki göstermemelerine şaşırdıklarını belirten köylüler bu uygulamanın kısa zamanda çevre köylerde de yayılacağını umduklarını belirttiler.
Peki Kur’an ve sünnet Müslümanlara bu konuda ne emrediyor?
Müslüman, Allah Teâlâ’nın haram sınırlarını çiğnememekle emrolunmuştur. İnsanları bu sınırları çiğneseler bile, kendisinin bu sınırları çiğnememesi gerekir. Aksine Müslüman, gücü yettiği kadarıyla iyiliği emretmek ve kötülükten alıkoymakla emrolunmuştur.
Erkek ve kadınların bir arada bulunmaları, birbirlerine karışmaları, iç içe olmaları, kalabalık bir yerde sıkışmaları, kadınların erkeklerin yanında açılmalarının tümü İslam Şeriatında haramdır. Çünkü bunlar fitne ve şehvetlerin uyanmasına sebep olup, fuhuş ve günahlara iten etkenlerdir.
Kur’an ve Sünnette kadın erkek karışıklığının haram oluşuna dair, birçok delil bulunmaktadır. O delillerden biri şöyledir: “… Peygamber’in hanımlarından bir şey istediğiniz zaman perde arkasından isteyin. Bu, hem sizin kalpleriniz, hem de onların kalpleri için daha temiz bir davranıştır. ….”(Ahzab,53) İbn Kesir bu ayetin tefsirinde şöyle der: Siz onlara asla bakmayınız, şayet birinizin onlardan alması gereken bir ihtiyacı varsa onlara bakmasın, perde olmaksızın hiçbir şey istemesin. Rasulullah(s.a.v) kadın erkek karışımını, Allah’a en sevimli yerler olan camilerde bile yasaklamıştır. Erkek ve kadınların saflarını ayırdı. Kadınlar camiden çıkıncaya kadar erkeklerin camiyi terk etmemeleri, camide kadınlara özel bir kapının oluşturulması bu uygulamalardandır. Bu hususta deliller şöyledir:
“Ümmü Seleme(r.a) anha derki: Resulullah(s.a.v) namazı bitirmek için selam verdiğinde kadınlar selamla beraber ayağa kalkarlardı, o ise kalkmadan önce biraz beklerdi, doğrusunu Allah bilir bence onun beklemesi, erkeklerin kadınları görmemeleri içindir.” (Buharî,793)
İbn Ömer(r.a) Rasulullah(s.a.v)’in şöyle dediğini rivayet eder: “Bu kapıyı kadınlara has kılsaydık” Nafii derki: İbn Ömer vefat edene dek o kapıdan geçmedi. (Ebu Davud)
Ebu Hureyre(r.a), Resulullah(s.a.v)’in şöyle dediğini rivayet eder: “Erkeklerin teşkil ettiği safların en hayırlısı birinci saftır. En şerlisi de son saftır. Kadınların teşkil ettikleri safların en hayırlısı son saftır, en şerlisi de en öndekidir.”
Bu hadis İslam şeriatının erkek kadın karışımının haram oluşuna en büyük delildir. Şöyle ki: Erkek kadın saflarına ne kadar uzak olsa o kadar hayırlıdır, kadınların da safları erkeklerden ne kadar uzaksa o kadar hayırlıdır. Resulullah(s.a.v)’in şehvetlerin uyanması bakımından uzak olmakla beraber erkek ve kadınların bulunduğu temiz ve ibadet yeri, camideki, icraatı böyleyse, başka yerlerde bu icraatı uygulanması daha evladır.
Evlenmek, Peygamber Efendimizin kavli ve fiili sünnetidir
Evliliğin bütün safhaları; nişandan nikâha, çeyizden düğüne kadar nasıl olacağı, nasıl yapılacağı, nelere dikkat edilmesi gerektiği bütün teferruatıyla hadislerde bildirilmiştir. Çünkü evlenmek, Peygamberimizin(s.a.v) hem kavlî, hem de fiilî sünnetidir. Düğün merasimi de evliliğin önemli bir safhasıdır.
“Düğünlerinizi mescitlerde yapınız.”(Feyzü’l-Kadîr, II/11; Hadis no: 1198)
Hadis-i şerifi, düğünlerde nelere dikkat edilmesi hususunda önemli bir ölçüyü vermektedir. Demek ki, mescitte yapılması yasak olan şeyler düğün merasimlerinde de yasaktır. Diğer bir ifade ile, mescitlerde yapılamayan, düğün salonlarında da yapılmamalıdır.
Bugünkü düğün salonlarında ise, çalgılı, danslı, kadınlı-erkekli merasimler yapılmaktadır ki, bunun ne sünnette yeri vardır, ne mescitlerde…
Ayrıca kutsal bir müessese olan aile; günah, hata ve yanlış bir temel üzerine kurulursa, doğacak neslin bundan etkilenmemesi mümkün değildir. Uygun bir zemine ekilemeyen tohumdan nasıl verimli bir ürün alınamazsa, sünnete aykırı olarak yapılan düğün ve nikâhlardan da sünnete göre yetişecek nesiller beklemek hayal olur.
Ayrıca hakkın hatırını gözettiğinizden dolayı başkaları için canlı bir örnek oluşturmuş olursunuz. Yoksa, “Delidir, ne yaparsa yeridir.” sözünde olduğu gibi, “Düğündür, ne yapılsa mübahtır.” şeklindeki bir yaklaşım, ölçüsüz bir harekettir ve kimseye bir faydası yoktur.
Toplumumuzun tercih ve kabullerini sünnete göre yeniden kritize etmek ve sünnet şablonuna uyan toplu davranış biçimlerini yaşatmak aslında en mâkul olanıdır. Bilhassa düğünler toplum reflekslerinin en canlı örnekleridir. Halkın dinî ve inanç yapısını, yaşayış biçimini, tercihlerini, zevklerini, anlayışlarını ve hoş görülerini ilk bakışta düğünleri ele verir.
Bulunduğumuz yörenin haram olmayan tercihlerini ve günah unsuru taşımayan geleneklerini yaşatmamızda da sünnet açısından hiçbir sakınca yoktur.
Kaynak: Mira Haber
Mira Haber – Ortadoğu Bağımsız Muhabir Ajansı Tarafsız değiliz. Ancak Mirahaber'de sadece gerçekleri okursunuz.