Nasır Hastanesi yerleşkesinde bulunan toplu mezarlardaki cesetlerin çoğunun hastane çalışanları ve hastalara ait olduğu belirtildi. Cesetlerin bazılarında işkence izlerin görüldüğü ve infaz edildiği, bazılarının ise canlı canlı gömüldüğü ifade ediliyor.
Filistin kökenli ABD’li yazar ve insan hakları savunucusu Susan Abulhawa, sosyal medya hesabından paylaştığı görüntülü mesajda, soykırımın başlamasından bu yana Gazze’ye ikinci kez gittiğini söyledi ve tanık olduklarını anlattı.
Han Yunus’un tamamen yıkıldığını, Nasır Hastanesinde de enkaz ve yıkım olduğunu vurgulayan Abulhawa, “Dünya, yarısı çocuk olan savunmasız sivil nüfusu yüzüstü bıraktı. Buradaki insanlar kendilerini terk edilmiş hissediyor, ölümü bekliyorlar. Birçoğu sevdikleri, çocukları için dayanıyor” dedi.
İşgalci İsrail ordusunun çekilmesinin ardından hastanede toplu mezarlar bulunduğunu hatırlatan Abulhawa, “Burada bulunan cesetlerin çoğu sağlık çalışanlarına ve hastalara ait. Bu bir soykırım ve halk yok ediliyor” bilgisini verdi.
Han Yunus’taki Sivil Savunma Birimi Müdürü Yamin Ebu Süleyman, 2 gün önce yaptığı açıklamada, “Nasır Hastanesi yerleşkesinde 392 cesedin bulunduğu 3 toplu mezar tespit edildi. Cesetlerin bazılarında işkence gördüklerine ve infaz edildiklerine yönelik izler bulundu. Bazılarının ise canlı canlı gömüldüğünü tahmin ediyoruz” açıklamasını yapmıştı.
NASIR HASTANESİ
Son olarak katil İsrail askerleri 24 Mart’ta yeniden kuşatma altına aldıkları hastaneye baskın düzenlemiş, yerlerinden edilen çok sayıda Filistinli ile sağlık personelini alıkoymuştu.
İşgalci İsrail ordusu, 4 aylık karadan işgal sürecinin ardından 7 Nisan’da Han Yunus’tan çekilmişti. Çekilmeyle kentte toplu mezarlar bulunmaya, evlerin enkazından ve yol kenarlarından cesetler toplanmaya başlandı.