Kıyamet planı: Kızıl inek kurbanı ve Mescid-i Aksa’nın geleceği

İşgal altındaki Batı Şeria’daki bir tepenin zirvesinde beş Kızıl Angus ineği kasvetli bir şekilde samanları kemiriyor. Çevrelerinde bir grup İsrailli ise bir şeyler olacak beklentisi içinde ineklere bakıyor.

Yahudilere göre bu inekler bildiğimiz dünyanın sonunun habercisi olabilir.

Yahudi geleneğine göre, Kudüs’te Üçüncü Tapınağın inşasına izin verecek ritüel arınma için mükemmel kırmızı bir düve ineğinin küllerine ihtiyaç var.

Radikal Yahudi gruplar, bu tapınağın, Kudüs’ün Eski Şehir bölgesinde, bugün Mescid-i Aksa ve Kubbetüs-Sahra türbesinin bulunduğu, Tapınak Tepesi olarak bilinen yüksek plato üzerine inşa edilmesi gerektiğini söylüyor. Bazıları bunun Mesih’in gelişinin habercisi olacağına inanıyor.

Çarşamba günü, birkaç düzine İsrailli, ineklerin dini önemi ve zorunluluğunu tartışmak ve onlara bir göz atmak için bir konferansta toplandı.

Konferansı düzenleyen Kudüs merkezli Tapınak Enstitüsü’nün liderliğindeki Üçüncü Tapınak topluluğunun üyeleri, yıllardır Tevrat’taki arınma için kullanılan tanımına uyan kırmızı bir düve arayışında olduğunu belirtti.

Mükemmel ineklerin tek bir kusuru olmamalı, tek bir beyaz veya siyah tüyü olmamalıdır. Asla boyunduruk altına alınamaz ve çalıştırılamazlar.

Mitzpe Yericho yerleşim bölgesinden 71 yaşındaki kırmızı düvelerle ilgili bir broşürün çevirmeni olan Yahuda Singer, “Bu inekler Teksas’tan buraya getirildi ve saflıklarını korumak için özel koşullarda yetiştirildi” dedi.

Yahudilerin mükemmel ineği 2000 yıldır görülmedi. MS 70 yılında Romalıların, Tapınak Tepesi’nde bulunduğuna inanılan İkinci Yahudi Tapınağı’nı yok etmesinden bu yana, mükemmel kırmızı düveye rastlanmadı.

Bu nedenle, Üçüncü Tapınağın inşasının İsa’nın ikinci gelişini ve Armagedon’u hızlandıracağına inanan ABD’li Evanjelik Hristiyanların yanı sıra bazı Yahudi aktivistler de kendi düvelerini yetiştirmeye karar verdiler.

2022 yılında, parlak koyu sarı derilerle kutsanmış bu gelecek vaat eden genç ineklerden beşi,  Teksas’taki bir çiftlikten büyük bir tantanayla İsrail’e geldi. Şimdi ise onları İncil kalıntılarından ve çiçekli lavanta çalılarından yüksek çelik bir kafesle ayrılmış bir arkeoloji parkında bulabilirsiniz.

‘Hizbullah bu olayı öğrendi’

Kırmızı düve konferansı birçok açıdan diğer konferanslara benziyordu. Hahamlar ve din alimleri Tevrat’ın ayrıntılarını araştırdılar. Kalabalıktaki birkaç kişi loş ışıkların altında yavaşça başlarını salladı.

Diğer açılardan ise benzersizdi. İlk iki konuşmacı omuzlarında saldırı tüfekleriyle kürsüde duruyordu.

Antik Shiloh arkeolojik alanının başkanı Kobi Mamo açılış konuşmasında, ” Hizbullah bu olayı öğrendi ve Telegram’da bundan bahsediyor” dedi.

O günün erken saatlerinde İsrail’in kuzeyine roket yağmuru yağdıran Lübnan silahlı hareketinden bu tür bir konuşma geçip geçemediği kesin değil. Ancak yine de konferans Arap sosyal medyasında büyük ilgi gördü.

“Mescid-i Aksa sadece Müslümanlara aittir”

Bazı katılımcılar, Üçüncü Tapınak eylemcileri tarafından arazinin bu amaçla satın alındığı Kudüs’teki Zeytin Dağı’nda yakın zamanda bir düve kesilmesi planlarının olduğunu ileri sürdü.

Üçüncü Tapınak grubu Uvne Jerusalem’den Haham Yitzchak Mamo, daha önce Christian Broadcasting Network’e bu yıl Nisan ayının sonlarında gerçekleşecek olan ‘Fısıh Bayramı’ için bir törenin planlandığını söylemişti.

Gazze’de İsrail’e karşı savaşan Filistin hareketi Hamas, sığırlarla ilgili endişelerini dile getirdi.

Kasım ayında, Hamas liderliğiyle temas halinde olan üst düzey bir Filistinli kaynak, grubun Mescid-i Aksa’da kalıcı bir Yahudi varlığı sağlama çabalarını yakından izlediğini belirterek: “Geriye kalan tek şey ABD’den ithal ettikleri kırmızı düvelerin kesilmesi. Eğer bunu yaptılarsa, bu Üçüncü Tapınağın yeniden inşası için bir sinyaldir.” dedi.

Ocak ayında, Hamas’ın askeri kanadının sözcüsü Ebu Ubeyde, grubun 7 Ekim’de Gazze Şeridi yakınındaki İsrail topluluklarına yönelik saldırısının 100. günü bir konuşma yaptı.

Hamas’ın İsrail’e saldırma kararı ile Üçüncü Tapınak aktivistlerinin sığır ithal etmesi arasında doğrudan bir bağlantı kurdu ve bunun “tüm bir ulusun duygularına karşı bir saldırı” olduğunu ifade etti.

İsrail’in 1967’de Doğu Kudüs’ü fethedip işgal etmesinden bu yana İsrail hükümeti, Yahudilerin Mescid-i Aksa’nın avlusunda ibadet etmeleri ve mevcudiyeti konusunda Osmanlı döneminden kalma katı kısıtlamaları sürdürüyor.

Mescid-i Aksa’ya giriş de 1921’den bu yana Kudüs Hahambaşılığı tarafından yasaklandı. Bir fermanla, Yahudilerin “ritüel olarak temiz” olmadıkları sürece Mescid-i Aksa’ya girmeleri, kırmızı bir düvenin külleri olmadan mümkün değildi.

Ancak İsrail siyaseti ve toplumu dini sağa doğru kaydıkça, bazı İsrailli Yahudilerin silahlı korumalar altında bölgeyi düzenli olarak ziyaret etmelerine izin verildi.

Bazı Üçüncü Tapınak eylemcileri ve hahamlar daha önce Fısıh Bayramı’nda Mescid-i Aksa’nın avlularında kurban kesmeye çalışmış ancak İsrail askerleri tarafından geri çevrilmişlerdi.

Mescid-i Aksa’yı yöneten, Ürdün tarafından işletilen İslami Vakıf sözcüsü Firas el-Debs ise şunları söyledi:
“Konferanslarında ne isterlerse söylesinler.Vakıf, Mescid-i Aksa’nın sadece Müslümanlara ait olduğu, ortaklığı veya bölünmeyi kabul etmediği yönündeki kararlı görüşünü açıklamalarında her zaman vurgulamaktadır.”
“Resmi olmadığı sürece bu konferanslarda konuşulanların hiçbir değeri yoktur” diye ekledi.

Kaynak: Mira Haber 


Mira Haber sitesinden daha fazla şey keşfedin

Son gönderilerin e-postanıza gönderilmesi için abone olun.

Bir Cevap Yazın