İsrail’in 30 yıllık nükleer masalı: “Patladı, patlayacak” denen bomba nerede?

Siyonist İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, 1992’den bu yana sürekli aynı senaryoyu sahneye koyuyor: “İran nükleer silah üretmenin eşiğinde.” Üç yıl, beş yıl, birkaç ay, hatta bazen birkaç hafta… Her seferinde geri sayım başlıyor ama bomba bir türlü gelmiyor. Peki gerçekten bir nükleer tehdit var mı?

Birçok gözlemci, Netanyahu’nun “İran bombası” söyleminin bir güvenlik uyarısından ziyade, siyasi bir ritüele dönüştüğünü dile getiriyor. Üstelik bu ritüel, İsrail’in işlediği suçları örtmek, bölgesel askeri saldırganlığı meşrulaştırmak ve ABD desteğini diri tutmak için ustaca kullanılıyor.

Netanyahu’nun ‘bomba’ takvimi: Bitmeyen geri sayım!

1992 – İlk iddialar

Netanyahu, Knesset’te yaptığı konuşmada İran’ın “3-5 yıl içinde” nükleer silah geliştireceğini iddia etti. Sene 1997 oldu… Fakat ortada herhangi bir bomba yok.

1995 – Kitap üzerinde tehdit

Netanyahu, Terörizmle Mücadele adlı kitabında aynı iddiayı yineliyor: “İran 2000 yılına kadar nükleer kabiliyete sahip olabilir.”

2000 geldi: İran’ın hâlâ askeri bir programı yok.

1996 – ABD Kongresi’nde:

ABD Kongresi’nde konuşan Netanyahu, uyarılarını artırdı: “İran’ın nükleer silah sahibi olması felaket olur.” Fakat araştırmacılar, İran’ın aktif bir silah geliştirme faaliyetlerine rastlanamadığını belirtiyordu.

2002–2005 – Irak’ın gölgesinde:

İsrail, Netanyahu’nun da dahil olduğu ABD’nin Irak işgalini gerçekleştirirken, kitlesel imha silahları iddiasıyla İran’da rejim değişikliklerinde bulunuyorlardı. İran meselesinin arka planı devam etti, ancak nükleer silahların geliştirilmesi planında uyarılar zaman zaman geldi. Nükleer silah bulunmamasına rağmen ilgili çok sayıda haber yapıldı.

Sonuç: Yine bomba yok, ama bolca manşet var.

2012 – Çizgi filmli bomba gösterisi:

BM Genel Kurulu’nda Netanyahu, elinde karikatür bomba ile çıkıyor. “Gelecek baharda, en geç yaz aylarında İran bombaya ulaşacak.”
Gerçek: Zenginleştirilmiş uranyum yok, “kırmızı çizgi” ise hâlâ aşılmadı.

2015 – Nükleer anlaşmaya karşı çıkış

İran, Kapsamlı Ortak Eylem Planı’nı (KOEP) imzalıyor, buna karşın Netanyahu bu nükleer anlaşmayı “tarihi hata” olarak niteliyor:
“Bu anlaşma İran’ın bombaya giden yolunu açıyor.”

Buna karşılık, ABD, AB ve BM müfettişleri anlaşmanın İran’ın nükleer programını önemli ölçüde yavaşlattığını ortaya koydu. Ancak Netanyahu, ısrarla diplomasi değil askeri baskının tek cevap olduğunu savundu.

2022 ve sonrası – Aynı nakarat:

Netanyahu, kısa sürelik bir yenilginin ardından yeniden göreve gelir gelmez yine aynı hikâyeyi anlatmaya devam etti:

“İran haftalar içinde bomba yapabilir.”

Böylece haftalar aylara, aylar yıllara dönüştü. Sonuç? Hâlâ bahsedilen nükleer bomba ortada yok!

2025 – Operasyon zamanı

Haziran 2025’te İsrail, “Yükselen Aslan Operasyonu” adı altında İran’a geniş çaplı hava saldırıları düzenledi. Netanyahu, şu ana kadar İran’ın “dokuz nükleer bomba yapabilecek kadar uranyum” zenginleştirdiğini iddia etti. Ancak ne ABD istihbaratı ne de Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı bu iddiayı doğrulayamadı.

Gerçek Tehdit Ne?

Uzmanlara göre bu tekrar eden alarm tiyatrosu, aslında başka hedeflere hizmet ediyor:

  • Siyonist rejimin bölgedeki askeri üstünlüğünü korumak
  • ABD desteğini sürekli taze tutmak
  • İsrail’in kendi gizli nükleer cephaneliğini (80 ila 400 başlık olduğu tahmin ediliyor) unutturmak
  • İran’ın yalnızlaştırılması ve rejimin zayıflatılması

Ortadoğu uzmanı Likaa Maki şöyle diyor:

“Bu süreç başından beri sadece İran’ın nükleer programına karşı değildi. Asıl hedef İran’ın kendisi ve rejimidir. Nükleer dosya sadece bir bahanedir. Asıl amaç, İran’ın parçalanması ve Yeni Ortadoğu projesine uygun hâle getirilmesidir.”

Gerçek şu: İsrail hâlâ tek bir nükleer silahı olmayan İran’ı vururken, kendisi yıllardır atom bombalarını sandıklarda saklıyor.

Bu tiyatro ne zaman bitecek, yoksa perde hiç kapanmayacak mı?

Kaynak: Mira Haber

Bir Cevap Yazın