Humus askeri akademisi saldırısından kim sorumlu?

Geçtiğimiz Çarşamba günü Humus’ta Suriye hükümetine ait askeri bir okula düzenlenen kanlı saldırıda, saldırganların kimliği, amaçları ile ilgili sorular bir sır olarak kalmaya devam ediyor.

Suriye’nin orta kesimindeki saldırıda yaklaşık 100 kişi öldü. Ölenlerin çoğu dört yıllık zorlu askeri eğitimin ardından Esed rejimi ordusuna teğmen olmak üzere mezun oldu.

1933 yılında Fransızlar tarafından kurulan Humus Askeri Akademisi, Beşar Esad’ın Alevi mezhebinin kalesi olan Suriye’nin deniz kıyısından başvuranları tercih ediyor. 

 

Yıllık mezuniyet töreni büyük bir askeri geçit törenini içeriyor ve ordu, güvenlik ve istihbarat görevlilerinin katılımıyla gerçekleşiyor. Ancak Rus medyasına göre Suriye savunma bakanının olay gerçekleşmeden önce ayrılması nedeniyle saldırıda üst düzey bir kayıp yaşanmadı.

Suriye savunma bakanlığından yapılan açıklamada, saldırıyı uluslararası destek alan “silahlı terör örgütlerinin” dron kullanarak gerçekleştirdiği belirtildi.

Esad rejimi, ülkenin kuzeyindeki muhalif bölgeleri vurarak saldırıya karşılık verdi ve dördü çocuk en az 14 sivilin canına kıydı.

Rejim yanlısı medyaya göre muhalif gruplar Halep, Hama ve Lazkiye vilayetlerine roket saldırıları düzenledi, 20’den fazla sivil yaralandı ve iki kişi öldü.

BM, İngiltere ve İsveç’in Suriye elçileri gerilimin tırmanmasıyla ilgili endişelerini dile getirirken, Fransa tüm taraflara itidal göstermeleri ve sivil halkı korumaları çağrısında bulundu.

Suriye’de; Rusya , İran , Türkiye ve ABD liderliğindeki koalisyonları 830 yabancı askeri üs bulunduruyor.  Burada Esad rejimine sadık İranlı, Lübnanlı, Iraklı ve Afgan milisler de konuşlanmış durumda ve ülke büyük çaplı İsrail saldırıları altında. 

Suriye’de on iki yıldır devam eden çatışmalar, Humus akademisi saldırısına benzer saldırıların temeline inilmesinin zor olduğu bir ortam yarattı.

Saldırının sorumluluğunu üstlenen olmadı ancak saldırının gerçekleştirebilecek 3 ana şüpheli söz konusu;

1.Muhalif gruplar

 

Suriye’nin kuzeyinde onlarca muhalif grubun yanı sıra, ABD liderliğindeki uluslararası koalisyonun desteğini kaybeden ve Türkiye’nin desteğinden yararlanan yüzlerce başka gruplar var. Bunlar, tek bir yapı halinde hareket etmemekle birlikte iç çatışmalarla kuşatılmış durumdalar.

Suriye savaşının başlangıcından bu yana muhalif gruplar birçok yerli silah geliştirdi ancak sonuçları sınırlı ve çoğu zaman pahalı oldu.

Bir muhalif grup lideri yerel medyaya, “Tüm muhalif güçlerin Humus ‘ta benzer bir saldırı başlatma gücü yok.” diye açıkladı.

Kuzey Suriye’de insansız hava araçları geliştirme üzerinde çalışan üst düzey bir muhalif lider, “İnsansız hava araçlarımızın maksimum menzili 40 km olup saldırı ise 80 km uzakta gerçekleştirilmiş.” dedi.

“Ayrıca dronlarımız benzer kayıplara neden olabilecek patlayıcıları taşıyamıyor, kapasitemiz 15 kg’ın altında.” diye ekledi.

“100 kişini ölümü ve bunun iki katı yaralıdan bahsediyoruz ayrıca bu pahalı bir operasyon. Biz, saldırı mahalline ulaşsak bile stajyerleri değil polisleri vuracağız” şeklinde vurguladı.

“Rejim yanlısı medyanın gösterdiği dron saldırı ile alakasız. Eğer saldırıdan o dron sorumlu olsaydı, daha küçük parçalara ayrılırdı.” 

Son yıllarda, Suriye’nin kuzeybatısındaki İdlib’i kontrol eden muhalif grup Tahrir el Şam (HTŞ), Akdeniz’deki en büyük Rus askeri üssü olan Hmeimim’e düzenlenen çok sayıda insansız hava aracı saldırısından sorumluydu.

Ancak muhalif grubun bir askeri kaynağı, militan grubun Rus ordusu için faaliyet gösteren yerel bir muhbir ağını tutuklamasına yanıt olarak HTŞ’ nin üretim deposunun geçen ay Rus saldırıları tarafından hedef alındığını söyledi.

2. ABD ve müttefikleri

Türkiye’nin Esad rejimi ile uzlaşma çabalarının başarısız olması ve Suriye’deki Türk üslerinin sürekli olarak saldırı altında olması askeri uzmanların dikkatinden kaçmadı.

Uzmanlar, gelişen bir insansız hava aracı endüstrisine sahip olan Türkiye’nin Suriye içinde Harp Okuluna füze fırlatacak istihbarat kapasitesine sahip olmadığına inanıyor. 

Geçtiğimiz Çarşamba günü ABD güçleri Suriye’de bir Türk insansız hava aracını da düşürdü. Bu gelişme, Türkiye’nin yanı sıra Esad rejimi ve müttefikleri Rusya ve İran’ın askeri baskısı altındaki ABD güçlerinin Suriye’deki değişen davranışlarını yansıtıyor.

Esad rejimi ABD güçlerini sınır dışı etme sözü verdi ve son aylarda ABD destekli Suriye Demokratik Güçleri’ne karşı isyan yürüten yerel aşiretleri dolaylı olarak desteklemesiyle iki taraf arasındaki gerilim artıyor.

Esad rejimi yanlısı Suriye kamuoyunun büyük bir kısmı, Humus saldırısının ve Suriye’yi etkileyen diğer krizlerin arkasında İsrail veya ABD gibi dış güçlerin olduğu fikrini destekliyor. 

Ancak şu ana kadar Esad rejimi kaynakları saldırıda yabancı güçlerin veya yabancı destekli Suriye güçlerinin rol oynadığını kanıtlayan hiçbir kanıt sunmadı. 

ABD’de görevli eski bir Suriyeli diplomat ve araştırmacı olan Bassam Barabandi Humus saldırısı ile ilgili;

“Komplo teorilerine inanmıyorum. “Uluslararası bir soruşturma yapılması gerektiğini düşünüyorum” dedi. 

Eğer İsrail işin içinde olsaydı İran’dan çok büyük bir tepki görürdük.”

“İsrail’in stratejisi, İran Devrim Muhafızları Ordusu’na (IRGC) ve Suriye’deki Hizbullah’a ait askeri endüstriyel geliştirme tesisleriyle bağlantılı olarak ulusal güvenliğine tehdit oluşturan askeri tesisleri vurmaktır.” diye ekledi.

Suriye güçleri ve müttefikleri 

Eski bir Suriyeli albay olan ve şu anda bir muhalefet lideri olan Mustafa el-Bakur, “Bütün gerçekler, Humus saldırısının arkasında İran ve Suriye olduğunu gösteriyor.” diye ileri sürdü.

İdlib’e yönelik saldırılara değinen el-Bakur “Yaşananlardan ve şu anda yaşanmakta olanlardan en büyük yararlananlar İranlı ve Suriyeli yetkililerdir” dedi.

“Uluslararası koalisyonun Suriye-Irak sınırlarını kapatmak için harekete geçmesinin ardından İran, kartları karıştırmaya ve bölgedeki gerilimi artırmaya çalışıyor” şeklinde konuştu.

İran Devrim Muhafızları Ordusu komutanı Hossein Salami, Suriye savunma bakanına ve Suriye silahlı kuvvetlerine gönderdiği mesajlarda, Humus’taki askeri akademiye düzenlenen saldırıyı şiddetle kınadı ve olaya karışanların ağır bir bedel ödeyeceğini söyledi.

Yıllar boyunca rejim kontrolündeki bölgelerde hiçbir tarafın sorumluluğunu üstlenmediği onlarca bilinmeyen patlama meydana geldi.  

Harp Okulu saldırısına Suriye ve Rus hava savunma sistemlerinden herhangi bir tepki gelmediği gibi, rejim yanlısı medya da bölgeden net bir görüntü yayınlamadı.

Kaynak: Mira Haber