thumbs b c 782e8cce9d8571bee76ea8bdad289350

Esad sonrası bitmeyen karanlık: 150 bin kişi hâlâ kayıp!

Beşşar Esad rejiminin devrilmesinin üzerinden bir yıl geçmesine rağmen, Esad döneminde hapishanelerde kaybolan on binlerce insanın akıbetini öğrenmeye çalışan acılı aileler hâlâ yanıt bekliyor. 

2025 Mayıs’ında kurulan Ulusal Kayıp Kişiler Komisyonu, Esad yönetiminin zulmü sırasında “zorla kaybetme” iddialarına dair delil toplama görevini üstlendi. Ancak komisyonun açıklamasına göre, hapishanelerde ortadan kaybolan ve kayıtlarda yer alan tahmini 150 bin kişiyle ilgili şimdiye dek ailelere hiçbir somut bilgi verilmedi. 

8d19c0f8c049c048cd2e9374747f034c0b3f3b86 992x661

Örneğin, bir kadın — 2012’de Şam yakınlarındaki evinde güvenlik güçlerince tutuklanan eşi ile, aynı yılın Ağustos’unda kaybedilmiş kardeşi için — yıllardır bekleyişte. Eşi ve kardeşinin nerede, ne zaman, nasıl öldüğü ya da kaybolduğu konusunda en küçük bir belge ya da bilgi alamadı.

Bir yıl geçti. Hiçbir şey yapmadılar… Bu kişilerin belgelerini bile bulamamış olmaları mümkün mü?” diyor. 

Esad rejimi devrildiğinde, pek çok kişi — özellikle rejimin ünlü cezaevi sisteminde kaybolanlar — için “kayıtlar, mezarlar ve belgeler açılacak; aileler yakınlarının akıbetini öğrenecek” umudu doğmuştu. Bazı eski tutukluluk merkezleri, morglar ve toplu mezar alanlarına erişim sağlandı; bazı toplu mezarlar bulundu, bazı aileler kayıplarının naaşına ya da izine ulaştı. 

Ancak bu küçük umut kırıntıları, büyük resmin tamamı için yeterli değil. Komisyonun kurulması önemli bir adım olsa da, ailelerin çoğu hâlâ suskunlukla karşılaşıyor. Bazı insan hakları örgütleri — Amnesty International gibi — Suriye geçiş yönetimine çağrıda bulunuyor: Kayıp kişiler için kapsamlı bir arama mekanizması tesis edilsin; belgeler, cezaevi kayıtları, toplu mezar alanları ve diğer kanıtlar korunup açığa çıkarılsın; akıbet belirsizliğine son verilsin. 

Üstelik medyaya geçen ay düşen belgeler ve fotoğraf arşivleri — örneğin Uluslararası Araştırmacı Gazeteciler Konsorsiyumu (ICIJ) tarafından paylaşılan “Şam Dosyası” — durumu daha da karanlık gösteriyor. Bu dosyada, 2015 – 2024 arasında hapishanelerde ölen ya da kaybolan çok sayıda kişiyle ilgili 70 binden fazla belge ve 33 binden fazla fotoğraf yer alıyor. Fotoğraflardaki mahkûmlar çoğunlukla bir deri bir kemik kalmış, açlık, işkence ve ihmal izleriyle. Bu arşiv, Esad rejiminin toplu infaz, sistematik işkence ve insan hakkı ihlallerini görünür kılıyor. 

Yine de, bu belgeler hâlâ tam olarak aydınlatılmış değil: Kimlik tespiti, toplu mezarların ekskavasyonu, adli tıp incelemeleri ve kurbanların ailelerine hukuki ve insani olarak bildirilmesi süreci yavaş ilerliyor. Aileler “gerçeği” istiyor; kimlik, adalet ve saygı bekliyor.

Komisyonun ve uluslararası destekli hakikat-arama mekanizmalarının bu çabası — eğer ciddi şekilde yürütülürse — Suriyeli kayıplar için “sessiz ölüm” fermanlarını boşa çıkarabilir; kayıpları toplumsal hafızaya kazıyabilir; zulmün sorumlularını ortaya çıkarabilir. Ancak bugün acı bitmiş değil — karanlık dönemin hesabı sorulmamış, hakikat ise hâlâ saklı.

Kaynak: Mira Haber, Reuters 

Bir Cevap Yazın