trçö

Sisi’nin müzesinde parlatılan firavunlara buğzedin diyen âlim hapse atıldı!

Mısır’ın başkenti Kahire’de büyük bir ihtişamla gerçekleştirilen müze açılışı, tarihin zulmünü altınla süsleyip yeniden diriltirken, bu gösteriye sessiz kalmayan bir âlimin tutuklanmasıyla gölgede kaldı. Şeyh Mustafa el-Adevî, “Firavunlara ve onların kâfir hanedanına buğzetmek” gerektiğini hatırlattığı konuşması sonrası Mısır güvenlik güçleri tarafından gözaltına alındı.

Firavunlara övgüyle başlayan tören

Devlet Başkanı Abdulfettah es-Sisi’nin, “besmele ve hamd ile” açılışını yaptığı müze töreni, gerçekte bir “firavunlar şovu”na dönüştü. Kur’an’da “Biz Firavun’u ve kavmini ibret için denizde boğduk” buyrulmuşken, bu hanedanın zulmünü ihtişamla yüceltmek, İslami çevrelerde derin bir infial oluşturdu.

Açılışta sergilenen antik hanedan tasvirleri, sahnelenen gösteriler ve süslü törenler; bazı gözlemcilerce “firavun mirasına övgü” olarak nitelendirildi. Devlet medyası ise bunu “Mısır’ın tarihî gururu” şeklinde sundu.

Bir alimin uyarısı: “İbret alın, iftihar etmeyin”

Şeyh el-Adevî, yaptığı açıklamalarda Müslümanları bu tür gösterilerden sakındırarak, “Bu toprakların gerçek izzeti, Allah’a kullukta; Firavun’un sarayında değil, Musa’nın secdesindedir” ifadelerini kullanmıştı. Bu sözler, yöneticiler tarafından “toplumsal huzuru bozma” gerekçesiyle soruşturma konusu yapıldı. Ardından âlim, evinden alınarak güvenlik güçlerince tutuklandı.

Hak sözü söylemenin bedeli

Şeyh el-Adevî’nin gözaltına alınması, yalnızca bir hukuk vakası değil, aynı zamanda hak ile batıl arasındaki kadim mücadelenin bugünkü tezahürü olarak değerlendiriliyor. Bir yanda “Firavun mirasını medeniyet” diye sunanlar; diğer yanda ise bu mirası zulümle, şirkle ve azgınlıkla özdeş gören müminler var.

Kur’an, “Firavun kendini yüceltmişti, halkını sınıflara ayırmıştı; içlerinden bir toplumu ezmekteydi.” (Kasas 4) buyurur. Şeyh el-Adevî, tam da bu ilahi uyarıyı hatırlattığı için susturulmak istenmiştir.

Miras mı, ibret mi?

Bir milletin tarihini sahiplenmesi, geçmişinin zulmünü temize çıkarmakla değil, ondan ibret almakla anlam kazanır. Müze, Firavun’un taşlarını altınla parlatırken; Allah’ın, “Biz Firavun’u ibret vesilesi yaptık” (Yunus 92) ayeti unutturulmak istenmektedir.

Bugün Mısır’da yaşanan bu olay, yalnızca bir tutuklama değil; tarihin yeniden yazılması, imanın yeniden sorgulanması anlamına geliyor. Çünkü Firavun’un anıtlarını korumak uğruna Musa’nın sözünü bastırmak, tarihte hep aynı sonucu doğurmuştur:

Zulüm büyür, ama hakikat asla susmaz.

Kaynak: Mira Haber

Bir Cevap Yazın