ujnşişişiş

İşbirliğinin bedeli: Şara, ABD’ye kendi adamını IŞİD’li diye teslim etti!

ABD ordusu ile Şam’daki Ahmet Şara yönetimi, “IŞİD’e karşı ortak operasyon” adı altında girdiği işbirliğinde kendi saflarından masum bir cana kıyarak gündemde yeni bir tartışma söz konusu oluşturdu.
Cumartesi gecesi El-Dumeyr Çölü’nde düzenlenen hava indirme operasyonunda ABD özel kuvvetleri, Şara yönetimine bağlı güvenlik birimleriyle eşgüdüm içinde hareket etti.
Washington, bu gelişmeyi övünçle duyurdu: “Suriye artık bizim yanımızda.”

Ancak bu cümlenin perde arkasında, bir Müslümanın cansız bedeni yatıyor.

“Terörle Mücadele” dediler, masumu vurdular

Operasyon sırasında gözaltına alınan Ahmed Abdullah el-Bedrî, IŞİD’li olduğu iddiasıyla hedef alındı. Yerel kaynaklara göre el-Bedrî silahsızdı, direniş göstermedi; buna rağmen ABD askerleri ateş açtı. Ağır yaralı halde Tanef’teki ABD/ÖSO üssüne götürüldü, sorgulandı ve serbest bırakıldı. Ancak kan kaybı nedeniyle Harista Hastanesi’nde hayatını kaybetti.

Sonraki tespitler, el-Bedrî’nin IŞİD’le bağlantısını doğrulamadı; aksine Şara hükümetinin güvenlik güçleri adına çalıştığı bilgisi öne çıktı.

6030709953255296008 121

Gazeteci Bilal Abdulkerim:

“Bu genç adam, Şam kırsalında IŞİD için çalıştığını düşünen ABD önderliğindeki güçlerin evine düzenlediği bir baskında tutuklandı ve ölümcül şekilde yaralandı.
Aslında yeni Suriye hükümeti Güvenlik Güçleri için çalışıyordu. ABD sorma veya kontrol etme zahmetine bile girmedi. Şimdi o öldü. Bunu iyice düşünün!”

Bu olay, Temmuz ayından bu yana Şara yönetimi ile ABD güçlerinin beşinci ortak operasyonu.
Uluslararası Koalisyon kaynakları, “Suriye güvenlik güçleriyle istihbarat düzeyinde yakın koordinasyon” yürütüldüğünü resmen doğruladı. Bu da gösteriyor ki, Şara yönetimi “direnişin sesi” değil, Washington’un bölgesel çıkarlarının yeni ortağı hâline gelmiş durumda.

ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack’ın açıklaması, durumu özetliyor:

“Suriye yeniden bizim yanımızda.”
Peki ya halk?
Halk hâlâ aç, hâlâ baskı altında, hâlâ mezhep ve güç hesaplarının kurbanı.
Demek ki “Suriye” derken, kastedilen halk değil, yöneticilerin teslimiyeti.

Kaynak: Mira Haber 

Bir Cevap Yazın