Katil İsrail tarafından Gazze’ye teslim edilen cenazeler, soğuk depolardan çıkarılmış hâlde, numaralandırılmış ve derin bir sessizliğe bürünmüş şekilde ulaştı
İki yıldır kaybolan yakınlarının akıbetini öğrenmeye çalışan Filistinli aileler, bu teslimatla birlikte sorularına cevap bulmayı umuyordu. Ancak gelen yanıtlar yeni belirsizlikler yarattı; defnedebilmiş olsalar bile, “bedenlerine ne yapılmıştı?” sorusu geride kaldı.
Han Yunus’taki Nasır Hastanesi’ne getirilen pek çok bedenin tanınması güçtü. Kimilerinin vücut parçaları eksikti, kimilerinin üzerinde boydan boya dikilmiş uzun kesiler bulunuyordu. Bu durum, yakınları İsrail’in elindeyken beden bütünlüklerine müdahale edilmiş olabileceği şüphesini doğurdu.
Fakat Gazze’deki adli tıp uzmanları, Sağlık Bakanlığı’nın imkânlarının yetersizliği nedeniyle bu iddiaları doğrulayacak ya da çürütecek kapsamlı incelemeler yapamadıklarını belirtiyor.
“Kardeşim Ahmed savaşın ilk günü kayboldu,” diyen Deyr el-Belah sakini Muhammed Ayiş Ramadan, yıllarca süren arayışını bu sözlerle anlattı:
“Onun nasıl ortadan kaybolduğunu bilmiyorduk. Sadece kayıp olduğunu söylüyor ve her yerde izini arıyordum.”
“Fotoğrafından tanıyabildim”
Ateşkes kapsamında İsrail’den dönen cenazeler Nasır Hastanesi’nde fotoğraflanarak ailelere gösterildi. Ramadan, üç gün boyunca hiçbir eşleşme bulamadı. Dördüncü gün, aradığı izleri nihayet fark ederek “Yüzünden yüzde 70 oranında tanıdım,” dedi.
Kardeşinin gövdesinde hatırladığı bazı işaretleri de bulunca cesedin kimliği tamamen kesinleşti. Ancak tablo ürkütücüydü.
“Vücudu yanmıştı. Üzerinde altı ya da yedi kurşun izi vardı. Beden taş gibi donmuştu.”
Ayrıca kardeşinin ayak parmaklarından birinin kesilmiş olduğunu gördü. Adli tıp uzmanlarına göre bu durum neredeyse tüm cenazelerde ortaya çıkıyor; bunun, İsrail’de yapılan DNA incelemelerinin bir parçası olduğu düşünülüyor.
Ramadan, göğüsten aşağıya uzanan uzun bir dikiş çizgisi bulunduğunu da belirtti: “Sanki gövdesi açılmış gibiydi. Savaş öncesine ait hiçbir ameliyat geçirmemişti.”
“Parmakları kesilmiş bedenler”
Gazze Adli Tıp Dairesi Başkanı Halil Hamada, kendilerine teslim edilen cenazeler üzerinde yalnızca dış inceleme yapabildiklerini, iç organları değerlendirecek hiçbir donanıma sahip olmadıklarını vurguladı. Cenazelerin çoğu aşırı derecede dondurulmuş şekilde geliyor; bazen detayların görünür hâle gelmesi için bir-iki gün çözülmelerini beklemek gerekiyor.
“Tam anlamıyla bir adli tıp incelemesi yapamıyoruz,” diyen Hamada, DNA testi ve gelişmiş görüntüleme cihazlarının Gazze’de bulunmadığını ifade etti. Bu nedenle pek çok beden, kimlik tespiti yapılamadan toplu mezarlara gömülüyor.
İsrail’in bugüne kadar Gazze’ye 345 Filistinlinin cenazesini iade ettiği, ancak yalnızca 99’unun teşhis edilebildiği belirtiliyor. Ayrıca İsrail’in teslimattan önce bazı vücut bölümlerini, özellikle de başparmak ve ayak parmaklarını DNA örneklemesi gerekçesiyle keserek aldığı da doğrulandı.
İsim yok, rapor yok
Teslim edilen cenazelerle birlikte ne isim bilgisi, ne ölüm raporu, ne de bedene dair herhangi bir belge ailelere veya Gazze makamlarına veriliyor. Her parti geldiğinde Sağlık Bakanlığı, Nasır Hastanesi’nde büyük bir ekrana yansıtılan numaralı fotoğrafları ailelerin incelemesine sunuyor.
Gelme imkânı bulunmayan yakınlar için bakanlık, tanınamayan cenazelerin fotoğraflarını çevrimiçi olarak da yayınlıyor.
“Vücudundaki kelepçe izleri duruyordu”
Kuzey Gazze’den Zeyneb İsmail Şabat, bu sayfayı incelerken 34 yaşındaki kayıp kardeşi Mahmud’u saç ve yüz hatlarından tanıdı. Aile ertesi gün hastaneye giderek kimliği onayladı. Mahmud’un, 2018’de “Büyük Dönüş Yürüyüşü” protestolarında başından aldığı yaranın izi kimlik tespitini kesinleştirdi.
Şabat’ın anlattıkları ise daha karanlık bir tabloyu gözler önüne serdi:
“Bir parmağı yoktu. Ellerinin arkadan bağlandığı belliydi. Ayak bileklerinde de kelepçe izleri duruyordu. Yani bağlıyken öldürülmüş olduğu açıktı.”
Ailesi, yüzündeki şiddet izleri ve boynundaki izlerin, asılma benzeri bir uygulamaya işaret ettiğini söyledi.
Bağımsız sağlık çalışanları, teslim edilen birçok bedende işkence izleri, kırıklar, bağlanmış el-ayaklar ve göz bağları gördüklerini aktarıyor.
“Dişleri ve parmakları eksikti”
Son teslimatlarda biri kardeşi, diğeri oğlu olmak üzere iki yakınını teşhis eden Nagah İsmail el-Cebari, çoğu cenazede olduğu gibi kesilmiş parmaklar bulduklarını, bazı dişlerin eksik olduğunu anlattı.
Kardeşini ayakkabılarından ve kıyafetlerinden tanıyabildiğini söyledi:
“Fotoğraflardan fark ettim, sonra morga götürdüler. Çözülmüş hâlini görünce kesinleştirdik.”
Oğlunu ise çamaşırlarından tanıdığını belirterek “İki dişi yoktu, sol bacağında yara vardı. Sırtında da şarapnel parçası izleri bulunuyordu,” dedi.
Kaynak: Mira Haber
Mira Haber – Ortadoğu Bağımsız Muhabir Ajansı Tarafsız değiliz. Ancak Mirahaber'de sadece gerçekleri okursunuz.