ABD Başkanı Donald Trump, Sudan’daki iç savaşla ilgili yaptığı açıklamada, sürece doğrudan dahil olma kararını Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın talebi üzerine aldığını söyledi.
Trump, “Sudan çatışmasına dahil olmayı planlamamıştım, ama Suudi Veliaht Prens bana Sudan’daki durumu anlattı ve çatışmayı durdurmamı istedi” dedi.
Ancak açıklama, Washington’un Afrika’daki rolüne dair yeni soru işaretleri doğurdu. Trump’ın sözleri, ABD’nin bölgeye insani gerekçelerle değil, Riyad’ın siyasi yönlendirmesiyle müdahil olduğu yorumlarına yol açtı. Uzmanlar, Sudan sahasının ABD-Suudi rekabet ve işbirliği ekseninde yeniden şekillenebileceğini belirtiyor.
Trump’ın çıkışı, ABD’nin uzun süredir geri planda kaldığı Afrika savaş alanlarına yeniden dönüş sinyali verirken, kritik detay hâlâ belirsiz: Washington sahaya askerî baskı ile mi, yoksa diplomatik müzakere ile mi girecek? Geçmiş tecrübeler, ABD’nin “çözme” iddiasıyla girdiği birçok krizin daha da derinleştiğini hatırlatıyor.
Suudi Arabistan’ın rolü ise sadece çağrıdan ibaret değil. Riyad, Sudan iç savaşındaki güç dengelerinde hem finansal hem diplomatik etkiye sahip. ABD’nin devreye girmesi, Riyad’ın bölgesel nüfuzunu artırma hamlesi olarak da değerlendiriliyor. Dolayısıyla “barış” söylemi, sahada jeopolitik nüfuz mücadelesi ile iç içe geçmiş durumda.
Trump’ın açıklamasının ardından gözler, ABD’nin atacağı somut adımlara çevrildi. Eğer Washington süreci kontrol etmek yerine taraflardan birini güçlendiren müdahaleler yaparsa, çatışmanın daha geniş bir vekalet savaşına dönüşmesi ihtimali gündemde.
Kaynak: Mira Haber
Mira Haber – Ortadoğu Bağımsız Muhabir Ajansı Tarafsız değiliz. Ancak Mirahaber'de sadece gerçekleri okursunuz.