Mısır’ın, Hamas’ın silahsızlanmasını destekleyen açıklamalara katılması, Filistin direniş hareketiyle ilişkilerde yeni bir gerilime yol açtı ve Gazze’de ateşkes görüşmelerini durma noktasına getirdi
Mısır ve Filistinli kaynaklar, Middle East Eye’a yaptıkları değerlendirmelerde bu tutum değişikliğinin hem Washington hem de bazı Arap başkentlerinden gelen yoğun baskının sonucu olduğunu belirtti.
Nisan ayı sonunda Kahire’nin, Doha’daki Hamas liderlerine “silahların teslim edilmesi ve savaşçıların Gazze’den çekilmesi” yönünde mesaj ilettiği, ancak Hamas’ın bu talebi kesin bir dille reddettiği öğrenildi. Mısır, 29 Temmuz’da Suudi Arabistan, Katar, Türkiye ve Arap Birliği ile birlikte New York Deklarasyonuna imza atmıştı. İki devletli çözümü öngören bu belge, Hamas’ın Gazze yönetimini bırakmasını ve silahlarını Filistin Yönetimi’ne devretmesini talep ediyor.
Başlangıçta Kahire, silahsızlanmanın ateşkes şartı haline getirilmesine karşı çıkıyordu. Ancak Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan’dan gelen sürekli baskılar sonucunda Mısır, “teslim süreci” olarak tanımlanan bu yaklaşımı benimsedi. Bu pozisyon, ABD’nin desteğini alan İsrail’in ön şartlarıyla da örtüşüyor.
Daha önce Mısır, silahsızlanma meselesinin ancak İsrail işgalinin sona erdiği kapsamlı bir siyasi çözümün parçası olabileceğini savunmuştu. Dışişleri Bakanı Bedr Abdülatti, Mart ayında Washington ziyaretinde, “İsrail’in askeri olarak başaramadığını siyasi yoldan arabulucuların başarmasını istemek mantıklı değil” diyerek bu görüşü dile getirmişti.
Gazze’deki felaketin etkisi ve Sina sürgünü
Diplomatik kaynaklara göre politika değişikliğinde, Gazze’deki ağır insani kriz ve diplomatik kanalların tıkanması da etkili oldu. Mısır yönetimi, İsrail’in Gazze halkını zorla Kuzey Sina’ya sürme girişiminden ciddi şekilde endişe duyuyor. Refah yakınlarında yarım milyondan fazla insanı barındırabilecek dev bir çadır kampının inşası, “toplama kampı” benzetmeleriyle tepki topluyor.
Mısır içinde, hükümetin krize tepkisinin yetersiz olduğu ve İsrail’in planlarına dolaylı destek verdiği yönündeki halk öfkesi artıyor.
Eski Mısır BM Daimi Temsilcisi Muataz Ahmadein Halil’e göre, Kahire’nin bu yeni çizgisi, Washington’un Mısır’ı “Hamas’a baskı yapmak için bir araç” olarak görmesinden kaynaklanıyor. Halil, ekonomik kriz içindeki Mısır’ın ABD’den doğrudan mali yardım ve uluslararası destek için siyasi taviz verdiğini savunarak, “Washington’un gündemine bu denli uyum sağlamak hem Mısır’a hem Hamas’a zarar verir” dedi.
Hamas’tan Mısır halkına çağrı
Gerginlik, Temmuz sonunda Hamas’ın önde gelen isimlerinden Halil el-Hayya’nın televizyonda yaptığı konuşmayla zirveye çıktı. Doha merkezli Hayya, Mısır halkına ve ülkenin dini, askeri ve entelektüel çevrelerine seslenerek Gazze ablukasının kırılması için yardım çağrısında bulundu.
“Gazze’deki kardeşleriniz sınırınızın hemen ötesinde açlıktan ölürken sessiz mi kalacaksınız?” diyen Hayya, hava yoluyla yapılan yardım bırakma operasyonlarını “trajik bir komedi” olarak niteledi ve Refah Sınır Kapısı’nın kapalı tutulmasını eleştirdi.
Mısır güvenlik yetkililerine göre Kahire, bu açıklamaları hükümete karşı halkı kışkırtma girişimi olarak değerlendirdi. Resmi makamlar, sözlerin kamuoyu huzursuzluğunu artırabileceği ve ülkenin istikrarını tehdit edebileceği görüşünde.
Bu çıkışın ardından Mısır yönetimi, Hamas’a karşı sert bir medya kampanyası başlattı. Devlet Enformasyon Servisi Başkanı Diaa Raşvan, Hayya’nın sözlerini “son derece tehlikeli” diye nitelendirirken, milletvekili Mustafa Bekri de Hamas liderliğini, Mısır’ı ablukadan sorumlu tutmadıklarını açıklamaya çağırdı.
Hamas içinden bir kaynak ise, Hayya’nın sözlerinin “samimiyet, kardeşlik ve çaresizlik duygusuyla” yapıldığını, amacın Mısır’ı suçlamak değil, son kalan kapının çalınması olduğunu vurguladı.
Kaynak: Mira Haber, MEE
Mira Haber – Ortadoğu Bağımsız Muhabir Ajansı Tarafsız değiliz. Ancak Mirahaber'de sadece gerçekleri okursunuz.