IMG 20250901 092030

Suriye seçime çok yakın; Batı’nın “zararsız demokrasi” projesinde son adımlar!

Şam’daki Halk Meclisi Seçimleri Yüksek Komitesi resmi internet sitesini açarak, Aralık 2024’te Esed rejiminin devrilmesinden sonra yapılacak ilk parlamento seçimlerinde “şeffaflık” ve “dürüstlük” vaadinde bulundu. 

Ancak gerçekte olan, Batı’nın istediği şekilde, emperyalist Haçlı bloğu için zararsız hale getirilmiş bir demokrasi inşasının adım adım hayata geçirilmesidir. Bu seçimler, Müslümanların özlemini duyduğu şeriat düzenine değil, Batı’nın güven duyacağı ve İslam’ın hükümlerinden arındırılmış bir rejime kapı aralıyor.

Komite sözcüsü Nawar Najma, uluslararası kuruluşların seçimleri denetlemek istediğini ve her seçim bölgesine avukatların dahil edileceğini açıkladı. Bu tür düzenlemeler “şeffaflık” adı altında sunulsa da, Batı’ya “biz de sizin gibi zararsız, kontrol edilebilir bir demokratik sistem kuruyoruz” mesajı vermekten başka bir anlam taşımıyor.

Komisyon, 24 Ağustos’ta 140 milletvekilinin illere göre dağılımını ilan etti. Halep 32 sandalye ile öne çıkarken, Şam ve kırsalı 22, Humus ve Hama on ikişer, İdlib on iki sandalye aldı. Haseke ve Deyr ez-Zor’a onar, Dera ve Rakka’ya altışar, Lazkiye’ye yedi, Tartus’a beş, Süveyda ve Kuneytra’ya üçer sandalye ayrıldı. Kâğıt üzerinde “temsil” vaadi olsa da halk arasında bu dağılımın gerçek adaleti yansıtmadığı, bilhassa İslam’a bağlı toplulukların iradesini kırmaya yönelik olduğu konuşuluyor.

Üstelik “her kesimin katılımı” vaadi,  geçmişte Esed’in safında halka zulmeden katil Şebbiha milislerinin, Şam’ı tanımayan ve Batı’nın çıkarları doğrultusunda hareket eden İsrail beslemesi Dürzilerin de söz sahibi olması anlamına geliyor. Böylece İslam düşmanı unsurların da bu parlamentoda yer bulacağı, Müslümanların iradesinin onlarla eşitlenerek zayıflatılacağı apaçık ortada.

Seçimlere adaylık için getirilen şartlar da Batı tarzı bir devlet sistemini kökleştirme çabasını yansıtıyor: adayların doğuştan Suriye vatandaşı olması, en az lise diplomasına sahip bulunması, 25 yaşını doldurmuş ve sicili temiz olması gerekiyor. Silahlı kuvvetler ve güvenlik güçleri mensupları, bakanlar, valiler ve 2011’den sonra Meclis’te görev yapmış isimlerin dışlanması da dikkat çekiyor. Bu düzenlemelerle mücahitler kapının dışında bırakılırken, Batı’nın “zararsız” gördüğü profiller meclise taşınmaya hazırlanıyor.

Yaklaşan parlamento seçimleri, yeni geçiş dönemi kapsamında “halkın iradesi” diye sunuluyor. Lakin aslında, Batı’nın iradesiyle kendisine tehdit oluşturmayan ve halkı cihaddan uzaklaştıran bir düzenin taşları döşeniyor. Şehitlerin kanıyla yazılan hakikat, demokratik sandık oyunlarının ve Batı’nın kurguladığı sahte kurumların gölgesinde bir kez daha boğulmak isteniyor.

Kaynak: Mira Haber

Bir Cevap Yazın