FETÖ'nün, Salih Mirzabeyoğlu ile alıp veremediği neydi ?
feto nun salih mirzabeyoglu ile alip veremedigi neydi 01

FETÖ’nün, Salih Mirzabeyoğlu ile alıp veremediği neydi ?

Yeni Akit yazarı Latif Erdoğan, ‘FETÖ-işkence-Mirzabeyoğlu’ başlıklı yazısında Fetullahçı Terör Örgütü’nün(FETÖ) 16 Mayıs 2018’de vefat eden Salih Mirzabeyoğlu’na yönelik saldırılarının iç yüzüne dair dikkat çekici ifşaatlarda bulundu. Erdoğan’ın o yazısından ilgili kısım…

‘Salih Mirzabeyoğlu denilince hafakanları tutardı’

Buca kampında, İzmir’in yaz aylarındaki o kavurucu sıcağında, çıplak ayakla dikenli tarlalarda öğrencileri koşturur, zerre kadar acıma duygusunun olmadığının tezahürü bir sadistlikle, yatırır, kaldırır, süründürürdü. Yine o esnada bile, elindeki sopayla ve var gücüyle on iki- on üç yaşlarındaki o körpe çocukların bellerine, sırtlarına vururdu.

Paranoyaktı. Ona göre herkes onu öldürmek istiyordu. Sadece bana söylediği isimlerin bile sayısı oldukça kabarıktır. Kim bilir başkalarına, benim adımı da ekleyerek daha kimleri söylemiştir. Ne ki mevcut listeden birisini saplantı haline getirmişti. Salih Mirzabeyoğlu denilince hafakanları tutar, yarım saat, bazen bir saat onun aleyhinde konuşur, gıyabında her türlü hakareti yapar ancak teskin olurdu.

12 Eylül 1980’de gerçekleşen askeri darbeye, Salih Mirzabeyoğlu yakalanıp hapse atılacak, diye çok sevinmişti. Fakat beklediği olmadı. 1991 yılında onun tutuklanmasına kadar yaşadığı süreçte hep kâbus yaşadı. Ne zaman baş başa kalsak hemen onun kendisini öldürtmek için planlar hazırladığından söz açar, bu konuda kendisine ulaşan resmi belgelerden bahsederdi. Tabii ki, bu belgelerin kendi elemanlarına hazırlattığı düzmece belgeler olduğunu ayrıca açıklamama gerek yok. Bir de Mirzabeyoğlu’nun kendi el yazısıyla yazdığı hatıraların, sürekli kendisine ulaştırıldığından bahsederdi. (Her şey açık, yorum yok…)

FETÖ’nün Salih Mirzabeyoğlu’na olan düşmanlığının sebebi

FETÖ elebaşının, Salih Mirzabeyoğlu’na olan düşmanlık ve husumetini sadece paranoya ile izah etmek zordur. Böylesi bir husumete dayanak olacak kuvvetli bir saik lazımdır ki, o da FETÖ elebaşının, fikri planda Mirzabeyoğlu karşısında yaşadığı kompleks ve bu kompleksin onu sürüklediği korkunç haset ve kıskançlıktır.

Mirzabeyoğlu’ndaki fikri derinlik, diğerinde yoktur. Söz buraya gelmişken, konuyla ilgili olduğu için başımdan geçen bir anekdotu da aktarayım: Yıl 1998. Cağaloğlu’ndaki Gökkuşağı isimli toptan kitap satışı yapılan yere gittim. Baştan sona dolaştım. Sonra da yetkililerden birinin odasında sohbet ettik. Kendisine, o kadar din ve İslam düşmanı yazarın kitapları bile satılırken Mirzabeyoğlu’nun kitaplarının niçin satılmadığını sordum. Şaşkın şaşkın yüzüme baktı. Sonra da dediklerimi FETÖ elebaşına ulaştıracağından kuşkum olmayan bu kişiye, “Mirzabeyoğlu’ndaki fikri derinlik ‘Hocaefendi’de de yoktur” dedim.

Tahmin ettiğim gibi bu kişi hemen bu sözümü ona ulaştırdı. Uzun süre bana küs durdu ve bir daha da benim yanımda Mirzabeyoğlu meselesini açmadı.

Kendisinde o çapta fikri derinlik yoktur ama, FETÖ elebaşı Necip Fazıl’ın Büyük Doğu mefkuresini kendisinin temsil ettiğine inanmaktadır. “Altın Nesil”, Üstadın Büyük Doğu Marşında geçen “Yürü altın nesli o tunç Oğuz’un” mısraından alınmıştır. Fakat FETÖ elebaşı bu mefkurenin içini kendi düşünceleriyle dolduramayacağının da farkındadır. Cemaat içinde mevcut Necip Fazıl sevgisinin kendisinden başka bir mecraya akıp gitmesinden de ciddi şekilde endişe etmektedir.

İşte rahmetli Salih Mirzabeyoğlu’na reva görülen insanlık dışı muamelelerin ve korkunç işkencelerin sebebi, ondaki bu endişe, bu korku, bu paranoya, bu sadistliğin bütünüdür. Bence öldürülme sebebi de öyledir…

Öncesi Taliban’dan Batılı güçlere: Savaş uzarsa sorumlusu biz değiliz
Sonraki Koronavirüse yakalanmıştı, Kadir Topbaş hayatını kaybetti!