Dr Hani es-Sibai’nin Ahmet el-Şara’yı tağut ilan ettiği yazısının yankıları sürerken Şeyh Sibai, Şara yanlıları tarafından adeta topa tutuldu. Bunun üzerine bir yazı daha kaleme alan Şeyh, delilleriyle, aklı kıt olana anlatır gibi bir kez daha açıkladı: “Ahmed eş-Şara, apaçık küfür ve imanı bozan iki fiil işlemiştir, dolayısıyla İslam dışında bir zalim olmuştur.“
Şeyh, yazısında Şara’nın düştüğü siyasî sapmayı şer‘î delillerle ifşa ederken, onu savunan çevrelere de sert çıkarak, “hakikati değil, makamı ve menfaati savunuyorsunuz” mesajı verdi.
İşte Dr Hani es Sibai’nin Şara’nın şakşakçılarına karşı kaleme aldığı son yazısı:
İçlerinde hiç akıllı bir alim yok mu Kediler dillerini mi yedi?!
Öfkeli, hiddetli bir ses haykırdı: Ahmed eş-Şara’yı nasıl bir zalim olarak tanımlarsın?! Cevlani’nin Ultras’ından bir şakşakçı bağırdı: Levant’taki saygın âlimler bunu mu söyledi?! Bu ifadeye cevap verecek olanların çoğunun, Irja’daki aşırılık belasına bulaşmış olması şaşırtıcı!
Alimlerden biri de, Cevlani’nin politikasına karşı olmasına rağmen şunu yazdı: “Ahmed el-Şaraa bariz bir küfür işlemedi!”
Yazıklar olsun! Ahmed eş-Şara’nın işlediği bu apaçık küfürlere, sonra da soruyorlar: Nerede o apaçık küfür?!
O halde şairin şu sözlerini tekrarlamaktan başka ne söyleyebiliriz:
Gün kanıta muhtaçsa zihinlerde hiçbir şey yolunda değildir..
Ben diyorum ki, Allah yardımın kaynağıdır:
Öncelikle: Yeryüzünde hiçbir örgütle bağlantım yok. İslam’ı ve takipçilerini her yerde savunan bağımsız bir Müslümanım. Ayrıca, ister Müslüman ister gayrimüslim olsun, ezilen ve zulüm gören her insanı destekliyorum.
Bu yazıyı yazdığım tarih itibarıyla 31 yıldır Britanya’da mülteci olarak yaşıyorum ve ne Britanya vatandaşlığı ne de daimi ikamet hakkı aldım!
Her an sınır dışı edilme tehlikesiyle karşı karşıyayım ve yıllardır Göçmenlik Bürosu’na karşı pek çok davam var.
Üstelik 2005 yılından bu yana, yani tam yirmi yıldır, Güvenlik Konseyi kararıyla mali ve hareket yasağına (seyahat ve diğer kısıtlamalar dahil) tabi tutuluyorum!
Vatandaşlığım olduğunu, hatta oturma iznim olduğunu, herhangi bir örgüte üye olduğumu iddia eden herkes iftira atmış ve yalan söylemiş olur. Yüce Allah’tan onun direklerini felç etmesini dilerim. Amin.
Asıl konuya dönelim:
Konunun özüne girmeden önce iki noktaya kısaca değinmek istiyorum:
Birincisi: Ahmed Eş-Şara’ya bağlı Genel Güvenlik Kuvvetleri’nin Halep kırsalında ve diğer yerlerde IŞİD örgütüne karşı askeri harekâta katılması.
Haricilerle savaşmak için bir kâfirden yardım almak şeriata göre caiz midir?
İkincisi: Ahmed eş-Şer’a’nın düştüğü küfür sebeplerinin açıklanması.
Birincisi: Haricilerle savaşmak için İslam düşmanlarından yardım istemenin hükmü
Bu soruyu uzun zaman önce, eski ABD Başkanı Barack Obama’nın IŞİD’e karşı bir koalisyon kuracağını duyurduğunda yanıtlamıştım. Kısaca şöyle demiştim:
Ben IŞİD’i Hariciler olarak niteledim ve bu görüşümü hala sürdürüyorum, ancak İslam’a düşman güçlerle ittifak yaparak onlara karşı savaşmanın İslam hukukuna göre caiz olmadığını vurguladım.
O dönemde Ahmed eş-Şara’nın örgütü IŞİD’i kâfir olarak nitelendirmiyor, onları kâfir ilan etmeden Harici olarak kabul ediyordu.
İmam Buhari’nin Haricileri tekfir ettiğine dair metnini ilk aktaranlardan biri bendim. Daha sonra bu ifadeyi daha da detaylandırdım ve bu ifadenin bazı Sünni hukukçuların ifadesi olduğunu açıkladım.
Ancak Şeyhülislam İbn Teymiyye de dâhil olmak üzere âlimlerin büyük çoğunluğu, bunların kâfir değil, sapık bid’at ehli olduklarına ve İslam’ın esaslarını paylaştıklarına inanmaktadırlar
Özetle: Haricileri kâfir sayanların bile, İslam hukukuna göre, Amerika veya başka bir küresel kibirli güç gibi bir düşmandan yardım istemeleri caiz değildir.
Evet, tevhid inancına sahip ve hakka bağlı olan Müslümanlar güç yetirirlerse onlarla savaşmak caizdir.
Sorun şu ki Ahmed eş-Şara, “IŞİD’le mücadele” bahanesini, IŞİD’e karşı savaşan El Kaide’nin kolu Hurras ed Din grubu da dahil olmak üzere kendi yönetimine karşı çıkanları ortadan kaldırmak için kullanacak.
Hemen onları “IŞİD üyesi” olmakla suçluyor ve sonra da öldürmeye çalışıyor!
Ahmed el-Şara da Amerika ile olan bu ittifakı Suriye arenasında laik gündemleri ilerletmek ve kendi politikalarından şikayet eden herkesi susturmak için kullanacak.
İkincisi: Ahmed eş-Şer’a’nın düştüğü küfür sebepleri
Tahtı kurun, sonra da kazın! Ahmed eş-Şara’yı zalim olarak nitelediğimde bana cevap verecek o saygıdeğer âlimler nerede?
Ahmed Eş-Şara’nın İslam’ı geçersiz kılan iki eylemde bulunduğunu bana ispat eden hukuki delilleri inceledim.
Bunu, 15 Mart 2025’te yayınlanan “2025 Suriye Anayasası” üzerine yaptığım ve “Cengiz Han Anayasası” adını verdiğim sesli yorumumda ayrıntılı olarak ele aldım.
Tekfir, bir hakaret veya beddua değil, dini bir hükümdür. Benzer şekilde, birini İslam düşmanlarının destekçisi olarak nitelendirmek veya birini iş birliği yapmakla ya da ihanetle suçlamak, hakaret veya kişisel saldırı değil, belirli bir eylem veya ifadenin tanımıdır.
Ahmed El-Şaraa iki bağımsız inançsızlık kategorisine giriyor:
Birinci sebep: Teşriatın çokluğu :
Yüce Allah şöyle buyurmuştur: “Yoksa onların, Allah’ın izin vermediği bir dini kendilerine tebliğ eden ortakları mı var?” (Şura Suresi, 21) Ahmed eş-Şara, bazı maddelerinde sadakat ve inkâr doktrinine aykırı, İslam karşıtı metinler bulunan laik bir anayasa oluşturmuştur.
İkinci sebep: İslam düşmanlarına sadakat:
Yüce Allah şöyle buyurmuştur: “Ey iman edenler! Yahudileri ve Hristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostlarıdır. Sizden kim onları dost edinirse, şüphesiz o da onlardandır. Şüphesiz Allah, zalimler topluluğunu hidayete erdirmez.” (Maide: 51). Bu biat, İslam’ın koruduğu kimselerin kanının dökülmesine yol açmıştır. Bunu 27 Temmuz 2025 tarihli “Ahmed’in Şeriatında Sevgi ve Buğz” başlıklı yazılı konuşmamda açıklamıştım.
Bu yazıyı bitirmeden önce, Ahmed eş-Şara’nın politikalarına karşı çıkan Levantlı erdemli bir şeyhin bir makalesini okudum. Makalede, Cevlani’yi kâfir ilan eden fetvama yanıt veriyor ve onu Dr. Muhammed Mursi ile karşılaştırıyor!
Elbette, bu karşılaştırma İslam hukukuna göre beni bağlayıcı değil ve bilimsel bir cevap da değil. Şeyh, o dönemde Dr. Mursi’nin açıklamaları, sözleri ve eylemleri hakkında sessiz kaldığımı iddia etti! Bu asılsız bir iddia!
Ayrıca, bahsettiğim iki ihlali işlemesine rağmen, Cevlani’nin açıkça küfür etmediğini iddia etti!
Neyse, bu hezeyanlara ayrı bir yazıda cevap vereceğim inşaallah.
Sözün Özü
İşte gerçeği bilip de gizleyenlerin burunlarına, hukuk kapılarında aylaklık eden her aylağa, sosyal medyanın yüzeylerinde duygusal düşünen her insana rağmen Yüce Allah’a olan borcum budur!
Ahmed eş-Şara, apaçık küfür ve imanı bozan iki fiil işlemiştir, dolayısıyla İslam dışında bir zalim olmuştur.
Bütün bunlar arasında, sunduğum şeri delillere, duygusallıkla ve hikâyecilerin sözleriyle cevap vermek yerine, sağlam hukuki delillerle cevap verecek akılcı bir alim yok mudur?!
Yoksa el-Cevlani, daha önce mücahit olarak kabul edildiği için masum mu oldu? Ahmed eş-Şara’nın kendisi de “tekfirin önündeki engellerden biri” mi oldu?
Ey yeryüzünün tuzu, utancın kızarıklığı nerede?!
Ben tebliğ etmedim mi? Şahit ol ya Rab!
Dr Hani Al-Sebaei
4 Safer 1447 H – 28 Temmuz 2025
Mira Haber – Ortadoğu Bağımsız Muhabir Ajansı Tarafsız değiliz. Ancak Mirahaber'de sadece gerçekleri okursunuz.