Tarihe kazınacak acı: Bir kadının 50 sevdiğine veda etmesi

Şeyma Sevaf’ın hayatı bir anda alt üst oldu.

2013 yılında evlendiğinden bu yana Ürdün’de yaşayan 38 yaşındaki genç kadın, İsrail’in yüzlerce kiloluk füzesinin Gazze’deki evlerini vurması sonucu ailesinden 50 kişiyi kaybetti.

El Sevaf ailesi, Gazze Şeridi’nde 7 Ekim’den bu yana İsrail’in bombardımanı nedeniyle kısmen veya tamamen yok edilen yüzlerce aileden biri.

Geçen yaz Şeyma Gazze’deki ailesini ziyaret etti. Sanki, farkında olmadan veda ediyormuş gibi onlarla haftalar geçirdi.

Babası Mustafa, annesi Maha, kardeşleri Mahmud, Muntasır, Mervan ve Ahmed,yeğenleri Bera, Maha, Kerem, Şehd ve Ömer ve görümcesi Zein öldürülen aile üyelerindendi..

Ömer, henüz 18 aylıktı ve en küçükleriydi.. Ayrıca amcaları, kuzenleri ve hepsinin eşleri de hayatlarını kaybetti.

Kötü haber çabuk geldi..

Bombalamadan saatler sonra Şeyma, telefonda acı bir şekilde ağlamaya devam eden kuzenini arayabildi.

Şeyma’nın kocası telefonu alıp onunla konuştu, sonra sustu, aramayı sonlandırdı ve yanaklarından gözyaşları akmaya başladı.

Şeyma; “Delirdim, cesaretimi kaybettim, ‘Bana aralarında kimin öldüğünü söyleyin’ diye bağırmaya başladım” diye anlattı.

“Umutsuzca şöyle cevap verdi: ‘Hepsi.’ Sinir krizi geçirdim ve sonrasında etrafımda hiçbir şey hissetmedim.” dedi.

Filistin Sağlık Bakanlığı’na göre İsrail’in devam eden saldırılarında 30.000’den fazla Filistinli öldürüldü, 70.000’den fazla kişi de yaralandı.

İsrail saldırısının başlamasından kırk gün önce Şeyma, Amman’daki evine doğru yola çıktı.

Yafa’dan gelen bir mülteci olan kocasıyla tanışıp Gazze’den ayrıldığında, kalbinin bir parçasını geride bıraktığını hissetti. Ancak ailesiyle saatlerce günlük iletişim halinde kaldı, onların haberlerini takip etti.

“Savaş içimde sürekli bir kaygıyla başladı. Erkek, kadın, çocuk, yaşlı, hasta ve yaralı ayrımı yapmayan İsrail bombardımanına ilişkin haberleri ve manzaraları izlerken neredeyse uyuyamadım” diye konuştu.

“Gitmeseydim, kalıp onlarla birlikte ölseydim!”

“Dua edip ağlamaktan başka bir şey yapmadım” diye ekledi.

İsrail hava saldırılarının başlamasıyla birlikte Şeyma’nın ailesine yaptığı uzun çağrılar, onların iyi olduğundan emin olmak için kısa kelimelere dönüştü.

Bombalamanın yoğunlaşması üzerine aile, Şeyh Ajlin Mahallesi’ndeki evlerini terk ederek, Şeyma’nın amcalarının yaşadığı ve babasının da bir dairesinin bulunduğu El Tuffah bölgesindeki bir konut binasına taşındı.

18 Kasım günü şafak vakti Şeyma, aynı bölgede bir konut binasının hedef alındığı haberini okudu. Ailesiyle iletişime geçmeye çalışırken çok korktu ve ağlamaya başladı ama kimse cevap vermedi.

“Kaygılarım ve korkularım arttı. Kocam beni sakinleştirmeye çalıştı ama bir felaketin yaklaştığını hissettim. Gazze’yle iletişim kesildi ve benim hiçbir şeyden haberim yoktu. Uyuyamadım, yemek yemedim, dua edip ağlamaktan başka bir şey yapmadım” dedi.

Tesis yetersizliği ve uygulanan kuşatma nedeniyle sivil savunma ekipleri bombalama alanında etkin bir şekilde çalışamadı.

Eşi ve diğer çocuklarıyla birlikte öldürülen Mahmud’un oğlu sekiz yaşındaki Zeyd dışında tüm aile enkaz altında kaldı.

Şeyma, yaşananları unutulmaz bir trajedi olarak tanımlıyor. Yavaş yavaş haberler Şeyma’ya ulaşmaya başladı.

Ertesi gün, yaralanan kardeşleri Muntasır, Marvan, Mutaz ve Muhammed’in hayatta kaldığı haberini aldı.

Bombalamada gözlerinden birini kaybeden gazeteci kardeşi Muntasır aradı ve onu teselli etmeye, kendisi ve hayatta kalan diğer kardeşleri hakkında güvence vermeye başladı.

“Annem ve babamın ve yeğenlerimin kaybının yarattığı yoğun acıya rağmen, bazı kardeşlerimin hayatta kaldığı umuduna tutunmaya devam ettim. Her gün Mervan ve Muntasır ile konuştum ve bunların onlara da veda çağrıları olduğunu bilmiyordum!” ifadelerini kullandı.

1 Aralık’ta bir İsrail uçağı Gazze Şehri’ndeki Al-Daraj mahallesini bombalayarak Muntasır, Marvan ve bazı akrabalarını öldürdü.

Muntasır’in kanaması yaklaşık yarım saat sürdü ve kendisine herhangi bir ambulans ulaşamadı.

Derin bir yara

Şeyma’nın üç çocuğundan biri olan 10 yaşındaki Reyyan, Amman’daki odasında oturuyor ve çok ağlıyor.

Şeyma, “Kuzenlerini çok seviyordu ve onlarla sürekli konuşuyordu. Babamla özel bir ilişkisi vardı” dedi.

“Katliamdan sonraki ilk günkü gibi hala acı çekiyorum. Fotoğraflarıyla konuşuyorum, onları yanımda hayal ediyorum.” diye anlattı.

Şeyma için en acı şey ise savaş ve kuşatma nedeniyle onları gömmeden önce son bir kez bakamamış olmasıydı.

“Gazze sevdiğim her şeyi, ailemin ve onların anılarının kokusunu taşıyor.” diyerek bir gün geri dönmeyi umduğunu da sözlerine ekledi.

Şeyma’nın elinde yalnızca iki erkek kardeşi Mutaz ve tedavi için ülke dışına çıkması gereken ama yine de gidemeyen yaralı Muhammed var.

Onlarla her gün konuşuyor ve İsrail’in devam eden saldırganlığı nedeniyle sürekli korku içindeyken aile üyelerini anarak yaralarını birlikte iyileştirmeye çalışıyorlar.

Savaş başlamadan önce telefonundaki bir arıza nedeniyle Şeyma, ailesinin fotoğraflarını kaybetti ve onları kurtaramadı.

“Daha çok ağladım.. Fotoğraflarına tekrar bakmak istiyorum ama tüm fotoğraflar elimde yok. İlk evimiz tamamen bombalanıp moloz haline getirildi ve bütün kardeşlerimin telefonları da bu yüzden ezildi.” dedi.

Kaynak: Mira Haber 


Mira Haber sitesinden daha fazla şey keşfedin

Son gönderilerin e-postanıza gönderilmesi için abone olun.

Bir Cevap Yazın