Komplo teorileri ve İslamofobi: İngiliz medyasının karanlık yüzü

Son yıllarda İngiliz medyasında Müslüman karşıtı komplo teorilerinin artışı endişe verici bir hal aldı. Bu teoriler, İslam ve Müslümanlar hakkında yanlış ve zararlı bilgiler yayarak, toplumda önyargı ve ayrımcılığın artmasına neden oluyor. Peki, İngiliz medyası neden bu kadar Müslüman karşıtı komplo teorisine yer veriyor?

1. Siyasi manipülasyon

Bazı siyasi partiler ve figürler, Müslüman karşıtı komplo teorilerini siyasi kazanç için kullanıyorlar. Göçmen karşıtı ve İslamofobik politikaları savunmak için bu teorileri yayarak, seçmenleri kendi ideolojilerine çekmeye çalışıyorlar.

2. Medya Kuruluşlarının Önyargıları

Birçok medya kuruluşu, İslam ve Müslümanlar hakkında olumsuz önyargılara sahip. Bu önyargılar, haberlerin ve yorumların sunuluşunda açıkça görülüyor. Müslümanlar genellikle şiddet ve terörle ilişkilendirilirken, Müslümanların sesleri asla duyulmuyor.

Peki İngiliz Medyası İslamofobi bataklığında Ofcom( Birleşik Krallık’ta yayıncılık, telekomünikasyon ve posta sektörlerini düzenleyen kuruluş) nerede?

Julia Hartley-Brewer’ın Filistinli siyasetçi Mustafa Barghouti’ye karşı skandal saldırısı, İngiliz medyasındaki İslamofobi sorununu bir kez daha gözler önüne seriyor. “Ofcom işinizi yapın!” diyen öfkeli tweetler, bu duruma karşı duyulan tepkinin sadece bir göstergesi.

Brewer’ın Barghouti’ye “kadınların konuşmasına alışkın olmadığını” söylemesi, sadece kaba bir genelleme değil, aynı zamanda ırkçı ve cinsiyetçi bir önyargının da açık bir göstergesi. 15.500’den fazla şikayete rağmen Ofcom’un sessizliği ise endişe verici.

Peki, bu ilk vaka mı? Hayır! Sadece iki hafta önce Piers Morgan, TalkTV’de Müslüman kadınların “baskı altında olmak istedikleri için” başörtüsü taktığını iddia etti. Yine herhangi bir yaptırım uygulanmadı.

Müslüman karşıtı söylem sadece erkek sunucularla sınırlı değil. TalkTV’de Ghada Karmi’ye yapılan muamele, “yanlış taraftaki” kadınların da hedef alınabileceğini gösteriyor. Karmi’ye 1948 Nakba’sı sırasında yaşadığı travmatik deneyimi anlatma izni verilmedi ve Filistinlilerin maruz kaldığı haksızlıklar görmezden gelindi.

Batılı ana akım medyanın Filistinlilere bakış açısı, bu tür örneklerle açıkça görülüyor. Onlardan sadece acılarını ve travmalarını değil, aynı zamanda kimliklerini ve tarihlerini de anlatmaları bekleniyor.

Ofcom ve diğer medya düzenleyicileri ne zaman sessizliğini bozacak ve İslamofobiye karşı bir duruş sergileyecek? Bu sorunun cevabı, ne yazık ki belirsizliğini koruyor.

Müslümanları ayrıştırmak

Uzun süredir çürütüldüğü kanıtlanan diğer kinayeler gelişigüzel ortalıkta dolaşıyor; bunlardan en sık görüleni, şeriat hukukunun Birleşik Krallık’ın büyük bir bölümünde geçerli olması. Herhangi bir konuyla ilgili bir Büyük Britanya Haber programını izlerken bir panelist veya sunumcunun Müslümanları öne çıkardığını görmek alışılmadık bir durum değildir.

Müslümanların tartışıldığı bağlam, onları diğer tüm topluluklardan, inançlardan veya diğerlerinden farklı, benzersiz bir sorun olarak görüyor. Herhangi bir grup insan için şunu söylediğinizi hayal edin;

“Biz kendi ölümümüzün mimarlarıyız. 2011 ile 2021 yılları arasında tüm ülkenin toplam nüfusu 3,5 milyon arttı; bu toplamın yüzde 33’ü yani 1,2 milyonu Müslümandı.” 

Bir grup insanın ülkenin çöküşünün ajanı olarak seçilebilmesi ve bunun kamu düzenleyicisi tarafından kabul edilebilir bir ifade olarak kabul edilebilmesi, İslamofobinin İngiliz televizyonunun Foxlaştırılmasında önemli bir dayanak olduğunu gösteriyor. 

3. Tıklama Avcılığı

Bazı medya kuruluşları, Müslüman karşıtı komplo teorilerini tıklama avcılığı için kullanıyorlar. Bu teoriler, insanların ilgisini çekmek ve daha fazla tıklama almak için tasarlanıyor. Gerçeklerin doğruluğu ve toplumda yaratacağı zarar göz ardı ediliyor.

4. Bilgi Eksikliği

Birçok insan, İslam ve Müslümanlar hakkında yeterince bilgi sahibi değil. Bu durum, yanlış bilgilere ve komplo teorilerine karşı savunmasız hale gelmelerine neden oluyor.

Müslüman karşıtı komplo teorileriyle mücadele için;

Medya okuryazarlığı eğitimi; İnsanların haberleri ve bilgileri eleştirel bir şekilde değerlendirmeleri için eğitim verilmelidir.

Çeşitlilik ve kapsayıcılık; Medya kuruluşları, daha fazla Müslüman gazeteci ve yorumcuyu işe alarak, farklı bakış açılarını ve sesleri temsil etmelidir.

Sosyal medya platformlarının sorumluluğu; Sosyal medya platformları, Müslüman karşıtı komplo teorilerinin yayılmasını engellemek için daha fazla çaba göstermelidir.

Müslüman karşıtı komplo teorileri, sadece Müslümanlar için değil, tüm toplum için bir tehdit oluşturmaktadır. Bu tehdide karşı mücadele etmek için hepimize görev düşmektedir.

Kaynak: Mira Haber

Öncesi İsrail UNRWA’dan ne istiyor, açlık silahının parçası mı?
Sonraki Gazze’nin her köşesinde keskin nişancı terörü esiyor! (Videolu)

Bir Cevap Yazın