ABD Başkanı seçilen Donald Trump’ın ABD’nin işgal büyükelçisi pozisyonuna adayı olan Mike Huckabee, Filistin meselesinin çözümü için iki devletli çözüme, ‘Batı Şeria’ ismine ve ‘işgal’ terimlerinin kullanılmasına karşı olduğunu açıkça ortaya koydu.
“Yahudiye ve Samiriye”: İşgalin bir sonraki Amerikan büyükelçisi: “Batı Şeria diye bir şey yok!
Huckabee bugün İsrailli yerleşimcilerin kanalı Channel 7’ye verdiği röportajda şunları söyledi: “İnanmadığım bir şeyi söyleyemem. Ben hiçbir zaman Batı Şeria tabirini kullanmaya istekli olmadım. Ben böyle bir şeyden bahsediyorum. Yahudiye ve Samiriye (İsrail’in Batı Şeria’daki adı).
Siyonist Huckabee, 1967 savaşından sonra İsrail tarafından işgal edilen Filistin topraklarına atıfta bulunarak, “İnsanlara işgal olmadığını söylüyorum” diye ekledi.
Uluslararası hukuka göre İsrail, Batı Şeria, Doğu Kudüs ve Gazze Şeridi’nde işgalci güç olarak kabul ediliyor; bu sınıflandırma, işgal yasalarını düzenleyen ve işgal altındaki bölgedeki sivil nüfusun haklarını ortaya koyan 1949 tarihli Dördüncü Cenevre Sözleşmesine dayanan bir sınıflandırmadır.
BM Güvenlik Konseyi’nin 242 (1967) ve 338 (1973) sayılı kararları da dahil olmak üzere Birleşmiş Milletler kararları, İsrail’i işgal ettiği topraklardan çekilmeye çağırıyor ve bu alanlardaki her türlü demografik veya yasal değişikliğin geçersiz olduğunu ortaya koyuyor.
Huckabee “Medyanın kullanabileceği terimlerin çoğunu kullanmıyorum çünkü Vaat Edilmiş Topraklar, Yahudiye ve Samiriye gibi çok eski zamanlara dayanan terimleri kullanmak istiyorum” dedi.
Huckabee, “Bunlar İncil’deki terimler ve benim için önemli, bu yüzden aksi yönde talimat verilmedikçe bunları takip etmeye devam edeceğim” diye ekledi.
“Trump’ın diğer ülkelere ne yapmaları gerektiğini, nasıl yapmaları gerektiğini söylemek isteyen bir başkan olduğunu düşünmüyorum. O, barışçıl çabalara uyum sağlamak, yardım etmek, teşvik etmek ve ittifakları güçlendirmek istiyor” dedi.
Huckabee, “Unutmayın, (Trump) başkan olarak görev yaptığı dört yıl boyunca, tarihte ondan daha İsrail yanlısı bir başkan yoktu” dedi ve şöyle devam etti: “Kudüs’ü başkent olarak tanımaktan, büyükelçiliğin Tel Aviv’den taşınmasına kadar her şey buydu. Kudüs’e gitmek ve Golan Tepeleri’ni İsrail Devleti’nin meşru mülkü olarak tanımak.” Huckabee ayrıca Trump’ın “pratik ve uygulanabilir” olmadığı için iki devletli çözümün önünü tıkayan yaklaşımını övdü.
Huckabee, iki devletli çözüme karşı olduğunu yineleyerek, “İki devletli çözümün meşru olduğuna inanmıyorum. Bu yıllardır sürdürdüğüm bir pozisyon, Trump’ın da katıldığı bir pozisyon ve bunum devam edeceğini umuyorum” dedi.
İsrail büyükelçiliği görevinin ülkesine ve başkanına hizmet etmenin bir yolu olduğuna dikkat çekti, ancak aynı zamanda “benim için çok önemli olan bir ilişkiye, yani İsrail ile ABD arasındaki ilişkiye hizmet edebilmenin bir yolu” dedi.
Huckabee’nin açıklamaları, İsrail-Filistin çatışmasını sona erdirmek için görünüşte iki devletli çözümü desteklediğini iddia eden geleneksel Amerikan resmi duruşundan bir sapmadır. Aynı zamanda Batı Şeria’yı uluslararası düzeyde işgal edilmiş bir bölge olarak gören uluslararası toplumla da çelişmektedir.
Trump’ın seçim kampanyasında selefi Biden’ın aksine Orta Doğu’daki çatışmayı sona erdirme ve barışı sağlama vaadleri, onun zaferinde önemli bir rol oynayan Arap ve Müslüman seçmenlerin çoğunun, gidişatı değiştirmesi konusunda Trump’a umut bağlamasına sebep oldu.
Onun bu tutumu, halihazırda önyargılı olan ABD politikasının Filistin haklarını hiçe sayarak İsrail’e karşı daha önyargılı olacağı ve bunun bölgedeki gerilimi tırmandırabileceği yönündeki endişeleri besliyor.