boru

İsrail’in Gazze katliamı: Türkiye’nin petrol sevkiyatındaki rolü tartışılıyor!

Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattı 2006 yılında hizmete girdiğinde Asya’yı Avrupa’ya bağlayacak önemli bir ticari köprü olarak selamlanmıştı. 

Azerbaycan’dan Türkiye’ye petrol taşıyan 1.768 kilometre uzunluğundaki boru hattından 2023 yılında yaklaşık 30 milyon ton ham petrol taşındı. Ceyhan limanından 227 milyon varil petrol kaldırılarak 313 tankere yüklendi.

Ancak son aylarda, İsrail’in Gazze’ye yönelik savaşı tTürkiye’nin Petrol Sevkiyatındaki Rolü üm hızıyla sürerken, boru hattı, İsrail’in bölgedeki savaş çabalarını körüklediğini ve Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bunu kapatmak için harekete geçmesi gerektiğini iddia eden Filistin yanlısı aktivistlerin eleştirilerine maruz kaldı.

Geçtiğimiz cuma günü İstanbul’daki Ak Parti Genel Merkezi önünde “Filistin İçin Bin Genç” adlı aktivist grubun taşıdığı pankartta, “Erdoğan, petrol vanalarını kapat” ve “İsrail’in soykırımına katılımınızı sonlandırın” yazıyordu. 

Protestolar sırasında Türkiye, kendisine ait olmayan bir boru hattı ve üretmediği bir petrol üzerinden İsrail’e yapılan petrol sevkiyatını engellemenin bir görevi olup olmadığı konusunda hukuki sorularla karşı karşıya kaldı. 

Uluslararası Adalet Divanı (UAD) İsrail’in Gazze’de soykırım işlediğine karar verirse, sorular özellikle önem kazanacaktır. Türkiye, Azerbaycan ve Kazakistan gibi ülkeler, İsrail’e yakıt ve hammadde tedarik ederek soykırımı önleme görevini ihlal ediyor olarak görülebilir.

Fosil yakıt karşıtı savunuculuk grubu Oil Change International, geçen hafta 21 Ekim 2023 ile 12 Temmuz 2024 tarihleri ​​arasında İsrail’e tedarik edilen ham petrolün yüzde 28’inin Azerbaycan’dan geldiğini bildirdi.

Grup, “Azeri ham petrolü, çoğunluğu BP’ye ait olan ve BP tarafından işletilen Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC) boru hattı üzerinden teslim ediliyor,” dedi.

“Ham petrol, İsrail’e teslim edilmek üzere Ceyhan’daki Türk limanında tankerlere yükleniyor.” diye ekledi.

Bir Türk yetkili; “Boru hattının sahibi biz değiliz, BP’dir.” dedi. “Bu Azerbaycan veya Kazakistan petrolü ve biz de onlara sahip değiliz.”

Hedefler belirsiz

Yetkili, 2000 yılında yapılan ev sahibi hükümet anlaşması uyarınca Türkiye’nin boru hattı aracılığıyla petrolün serbest akışını kayıtsız şartsız sağlamakla yükümlü olduğunu ve aksi takdirde yüklü miktarda parasal tazminat ödemek zorunda kalacağını söyledi. 

Anlaşma, Ankara’yı, nedeni ne olursa olsun inşaat veya petrol nakliyatında meydana gelebilecek her türlü gecikmeden sorumlu tutuyor. 

Yetkili, “Üstelik Türkiye’nin tarafsız bir enerji tedarikçisi olarak uzun vadeli taahhüdü ve güvenilirliği de tehlikeye girecektir” şeklinde ekledi. 

Ankara’da birçok kişi, Ukrayna’nın Rus gazının kendi topraklarından Avrupa’ya geçmesine izin vermeye devam etmesi gibi örnekler vererek, ülkelerin geçmişteki sözleşmelere uyması gerektiğine dikkat çekiyor.

Bazıları ise varillerin Ceyhan’da tankerlere yüklendikten sonra doğrudan İsrail’e mi gideceğini yoksa İsrail limanlarına mı yanaşacağının Türk yetkililer tarafından bilinmediğini belirtti.

Nakliye söz konusu olduğunda, bazı gemiler kendi ülkelerinin bayrağını taşır, yani gemiler o ülkenin vatandaşları tarafından sahiplenilir, işletilir ve yönetilir.

Uluslararası petrol tankerleri genellikle vergi kaçırma ve yasal sorumluluklar nedeniyle farklı ülkelerin, çoğunlukla da küçük ada devletlerinin bayrakları altında kayıt yaptırırlar. 

Ancak gemi sahipleri, maliyetleri düşürmek ve yasalardan kaçınmak amacıyla gemilerinin bayrağını kolayca ve hızlı bir şekilde değiştirebilirler.

Türkiye Enerji Bakanı Alparslan Bayraktar, bu yılın başlarında gazetecilere yaptığı açıklamada, “Ceyhan’dan hareket eden gemilerin hangi güzergahlara gideceği bizim inisiyatifimizde veya kontrolümüzde değil” demişti.

Türk yetkili şunları söyledi: “Petrol BP tarafından aracı şirketlere satılıyor ve bunun Ankara ile hiçbir ilgisi yok. Aracı şirketler nihai varış noktalarını belirtmeden tankerleriyle petrol alıyorlar.”

Yetkili, petrolün çoğunlukla tanker açık denizdeyken alıcıya satılacağını dile getirdi.

Uluslararası Filistinliler İçin Adalet Merkezi (ICJP) Direktörü ve Londra merkezli Bindmans hukuk firmasının yardımcı yönetici ortağı Tayab Ali, Türk hükümetinin uluslararası hukuk kapsamındaki olası sorumluluğunu kolayca göz ardı edemeyeceğini ifade etti.

Yetkili, “Test, Türkiye’nin boru hattı üzerinde herhangi bir kontrole sahip olup olmadığı olacak” dedi.

ICJ ve geçici tedbirler

Türk hükümetinin boru hattının yönetiminde doğrudan bir payı bulunmamakla birlikte, halka açık bir şirket olan Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’nın yüzde 6’lık azınlık hissesi bulunuyor. 

Ali, “Türk yüzde altılık şirket ve yöneticilerinin devlete karşı daha doğrudan sorumluluk taşıması muhtemeldir” diye ekledi. 

Ancak Ankara’yı uluslararası mahkemelerde temsil eden iki avukat bu görüşe katılmıyor. 

İsimlerinin açıklanmasını istemeyen medya mensupları, Türk Petrolleri’nin yüzde 6’lık hissesinin kendilerine şirkette kontrol hakkı sağlamadığını, zira şirketin Azerbaycan Devlet Petrol Şirketi ile birlikte çoğunluk hissesine sahip olan BP’nin elinde olduğunu söyledi. 

Ali, “Mesela, İsrail’e petrol sevkiyatını engelleyen BM düzeyinde bir yaptırım varsa, Türkiye boru hattıyla petrol sevkiyatını engelleyebilir mi?” dedi. 

“Cevap evet olurdu. Savaş suçlarını kolaylaştırma durumunda neden farklı davransınlar ki?”

İsrail, 10 aydan fazla bir süredir Gazze’yi aralıksız bombalıyor; hava saldırıları ve topçu ateşiyle okullar, bankalar, konut kuleleri ve hastaneler de dahil olmak üzere sivil altyapıyı hedef alıyor.

Kaynak: Mira Haber 

Bir Cevap Yazın