Untitled 1

İsrail’e petrol sevkiyatı: Bakanlıkların suskunluğunun arkasındaki gerçekler!

Reddin perdesindeki çelişkiler: Enerji Bakanlığı’nın inatçı suskunluğu

Gözler önündeki çarpıcı verilerin aksine, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı 10 Kasım 2024 tarihli basın açıklamasıyla Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC) Ham Petrol Boru Hattı üzerinden İsrail’e petrol sevkiyatı yapıldığı iddialarını yine kesin bir dille reddetti. Ancak bu reddin ardındaki gerçekler, Bakanlığın iddialarından çok daha karmaşık bir tablo sunuyor.

Bakanlık, dünya çapındaki enerji şirketlerinin Türkiye’nin İsrail ile ticari ilişkiyi kesme kararına saygı gösterdiğini öne sürerken, sahada yaşananlar bu açıklamanın gerçeği yansıtmadığını gözler önüne seriyor. BTC’nin ortakları arasında yer alan ve İsrail destekçisi olan şirketlerin varlığı, Bakanlığın iddialarını sorgulattırıyor. Özellikle İngiliz BP’nin projedeki %30’luk payı, bu konuda derin bir çelişkinin kapısını aralıyor.

photo 2024 11 11 10 07 01

Üstelik, BP’nin geçtiğimiz günlerde Türkiye pazarından çekilerek Petrol Ofisi’ni yerel ortaklarına bıraktığını açıklaması, şirketin boykot listesinde yer almasının da ötesinde, petrol ticaretindeki niyetleri hakkında soru işaretleri oluşturuyor. Hangi çıkarların ön planda olduğunun sorgulanması gereken bir dönemde, bakanlığın bu durumu görmezden gelmesi dikkat çekiyor.

 

Bir başka çarpıcı nokta ise BTC anlaşması: Türkiye’nin iç güvenliğini dahi göz ardı etmesi gereken bu protokoller, ülkenin enerji bağımlılığının yüksek olduğu bir dönemde yaptığı tercihleri gözler önüne seriyor. Güvenlik ve sağlık gibi kritik konuların yanı sıra, ekonomik denge ve istikrarın önceliklendirildiği bu anlaşmaların, ülke menfaatleriyle ne denli örtüştüğü ise belirsizliğini koruyor.

Son olarak, Azerbaycan ve İsrail’in Sanayi Fuarı’nda gösterdiği yakınlık ve burada imzalanan savunma anlaşmaları, SOCAR’ın petrol sevkiyatını reddetmesine rağmen, bu ülkelerin enerji ve askeri işbirliği içinde olduğunun açık bir göstergesi. Tüm bu gelişmeler, Bakanlığın reddettiği iddiaların arkasında yatan derin ilişkilerin ve çıkar çatışmalarının gözler önüne sermekte ne kadar aciz kaldığını ortaya koyuyor.

Enerji Bakanlığı’nın bu inatçı tavrı belki de, gerçekte neler olduğunu açığa çıkarmak yerine, mevcut çıkarları korumaya yönelik bir stratejinin parçası. Ancak unutulmamalı ki, gizli kalması gereken hiçbir şey, bir gün mutlaka gün yüzüne çıkacaktır. Bu bağlamda halkın bilgiye erişim hakkı, oldukça önemli bir mesele olarak öne çıkıyor. Reddin arkasındaki gerçeklerle yüzleşmek, Türkiye’nin enerji politikasının geleceği için artık bir zorunluluk haline gelmiştir.

Kaynak: Mira Haber 

Bir Cevap Yazın