“20 yıllık İsrail esaretinden sonra cehenneme salıverildi..”
47 yaşındaki Nail el-Neccar, tutuklandığı 2003 yılında sadece 27 yaşındaydı. Binlerce Filistinli gibi o da gençliğinin en güzel 20 yıllı boyunca, işkence ve zulmün merkezi olan İsrail zindanlarına hapsedildi. Nail’in Ekim 2023’te serbest bırakılması gerekiyordu. Ancak 7 Ekim’in ardından işgalciler, pek çok Filistinli mahkum gibi onun da özgürlüğüne kavuşacağı günü aylarca erteledi ve Nail, ancak Temmuz 2024’te salıverildi.
47 yaşındaki Nail el-Neccar, “özgürlük günü” olarak adlandırdığı 17 Ekim 2023’te İsrail hapishanesinden serbest bırakılacaktı.
2003 yılından bu yana, yani 20 yıldır hapisteydi ve yaşadığı yer olan Gazze’nin kuzeyindeki Cebaliye mülteci kampına döndüğünde onu bekleyen çok şey vardı.
Kendisi için, ailesi ve sevdikleriyle beraber, özgürlüğün tadına vardığı yoksul ama mutlu bir hayat hayal ediyordu. İsrail hapishanesinden kurtulduktan sonra, dışarıda ilk nefesini aldığında esaret altında yaşadığı tüm yılları unutabileceğine inanıyordu.
Ayrıca çok sevdiği, aynı zamanda kuzeni de olan Hanady adında bir nişanlısı da vardı.
Nail, “Nişanımızın duyurulmasından bu yana 13 yıldır sabırsızlıkla beni bekliyordu.” dedi.
“Bana, hapisten çıktığım gün düğünümüzü kutlamamızı istediğini söyledi.”
Hanady, birlikte yaşayacakları evi çoktan hazırlamaya başlamıştı. “Tüm detayları ve evin mobilyalarını nasıl dikkatlice seçtiğini anlattı. Bana bir muhabbet kuşu aldığını ve onu evimize yerleştirdiğini söyledi.”
Bir ev, bir düğün, babasının kucağı, ailesinin evindeki üzüm bağlarının altında oturmak.. Bunlar Nail’in hapishanede hep hayalini kurduğu şeylerdi.
Ancak tahliyesine sadece 10 gün kala, hiç kimse için hayat bir daha asla eskisi gibi olmayacaktı. 7 Ekim sonrası İsrail’in Gazze’de etnik temizlik ve imha savaşı başlatması, eli kolu bağlı tüm tutuklular gibi Nail’i de çok endişelendirmişti. “Ailem için çok korktum ve onlardan haber alabilmek için onlarla iletişim kurmaya çalışıyordum” dedi.
“Gazze’de yaşanan korkunç haberleri ve sahneleri takip ediyordum ve ailemin kaderi konusunda endişelenmeye başladım.”
“Nereye gidersen git kaderinle yüzleşeceksin”
Nail, 7 Ekim’den sonra İsrail cezaevi yetkililerinin tutuklulara karşı tıbbi ihmal, yetersiz beslenme ve işkence gibi daha da cezalandırıcı uygulamalar benimsediğini söyledi.
Serbest bırakılması gereken gün geldi geçti ama o hâlâ cezaevindeydi.
“Tahliye tarihimi unutacaklarından korktum” dedi.
Bir gün kaçak bir telefon aracılığıyla babasından bir çağrı aldı. Nail ona, güvenlikleri için güneye gitmesini söyledi, ancak babası reddetti.
“Bana evden çıkamayacağını, Filistinlilerin yerinden edilme politikasına teslim olmamamız ve kararlı durmamız gerektiğini söyledi.”
Babası ona, “Nereye gidersen git kaderinle yüzleşeceksin” demişti.
Nişanlısı Hanady ile de görüştü.
“Bana korktuğunu ve bombardımanın hiç kimseyi ayırt etmediğini, bu nedenle öleceğini hissettiğini söyledi.”
Bu telefon konuşmasından yalnızca birkaç saat sonra, 1 Kasım 2023’te diğer mahkumlardan öğrendi ki, ailesinin evindeki herkes İsrail terör saldırısında şehit olmuştu.
Babası, nişanlısı, teyzesi ve kuzenlerinin de aralarında bulunduğu 10 kişinin aynı anda şehit olduğu haberini alan Nail şoktaydı ve ne olduğunu anlayamamıştı.
“Bu sahne asla planlarımda yoktu, hatta en kötü kabuslarımda da yoktu” dedi.
Hayatının en kötü 7 ayı
Hapishanede geçirdiği sonraki yedi ay boyunca Nail yaklaşık 40 kilo verdi.
Artan işkence ve kötü muamelelerle geçen aylar için, “Bunlar tüm hapishane hayatının en zorlu yedi ayıydı” dedi.
Nihayet 1 Temmuz günü bir görevli onun yanına gelerek serbest bırakılacağını haber verdi.
“Beni ve bir grup tutukluyu Kissufim kapısına doğru götürdüler, orayı tanıyamadım. Memura nerede olduğumuzu sordum. O yoldan Deir al-Balah’a gitmem gerektiğini söyledi.”
Koşarak Deyr el-Belah’a doğru yöneldi.
“Askerlerden birinin beni yakalayıp tekrar esir almasından veya yolda infaz edilmemizden korkuyordum.”
Sonunda serbest bırakıldığını haber vermek için kardeşiyle iletişime geçti. Evlerine yapılan saldırılardan sonra hayatta kalan akrabalarının sığındığı Gazze Şeridi’nin merkezindeki Nuseyrat’a gitti.
“Hapishane duvarlarının dışında olduğuma inanamadım,” dedi. “Sokakta dolaşırken trajediyi gördüm.”
Temmuz ayına gelindiğinde Gazze’de yaşanan yıkımın boyutu onun kavrayabileceği her şeyin ötesindeydi ve yerinden edilmiş insanların çadır kamplarını görmek acı vericiydi.
“Sık sık tek başıma oturup her şeye ağlarım,” dedi. “Sevdiğim, evim, ailem ve vatanım için ağlarım. Özgür bir Filistin’e kavuşma arzusunun bedelini hayatlarımızla ve özgürlüğümüzle ödedik.”
Nail halen Nuseyrat’ta, yerinden edilmiş akrabalarının yanında yaşıyor.
“Bir insanın 20 yıllık esaretin ardından özgürlüğüne kavuştuğu ilk anlarda her şeyini kaybettiğini anlaması kolay değil..”
(Feda el-Kudra, Gazze’de bir gazeteci)
Çeviri: Mira Haber