Bahçeli'den, Afganistan'ı kaosa sürükleyen ABD'ye elestiri

Bahçeli’den, Afganistan’ı kaosa sürükleyen ABD’ye elestiri

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Cumhur İttifakı’nın baraj kararının yüzde 7 olarak tescillendiğini açıkladı.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Cumhur İttifakı’nın seçim barajı kararının yüzde 7 olarak tescillendiğini, artık başka bir değerlendirmeye gerek kalmadığını ifade etti.

Bahçeli, yaptığı yazılı açıklamada, 31 Ağustos itibarıyla ABD’nin Afganistan’da konuşlandırdığı askeri unsurlarını çekme ve iş birlikçilerini tahliye işleminin büyük oranda tamamlandığını, geride birbirine girmiş, duygusal, fikri ve siyasi temelde bölünmüş bir ülke tablosu bırakıldığını belirtti.

 

ABD Başkanı Joe Biden’ın “olağanüstü başarılı” sözleriyle tevile çalıştığı, gerçekte son derece ilkel, oldukça kaotik, bir o kadar da acıklı tahliye manzaralarının insanlığın hafızasına mıh gibi çakıldığını anımsatan Bahçeli, başarı diye takdim ve teşhir edilen siyasi ve askeri faaliyetlerin, aslında yıkımın perdelenmesinden, 20 yıl süren ağır bir işgali makyajlama pişkinliğinden başka bir manaya gelmediğinin altını çizdi.

Afganistan’ın emperyalizmin açtığı şiddet kulvarına hızla yuvarlandığına, adım adım genişleyen kavga ve iç karışıklıklar ortamına vahim derecede yuvalandığına dikkati çeken Bahçeli, şunları kaydetti:

“21’inci yüzyıl dünyasında Afganistan’da yaşanan trajediler, ülkelerinden korkuyla kaçan insanların mahvı perişan halleri küresel vicdanı sızlatmakla kalmamış, insanlığın bugüne kadarki evrensel değer ve kazanımlarını tehlikeli şekilde boşluğa düşürmüştür.

Uçak tekerlerine sarılıp gelecek arayanların, sonra da tutunamayıp metrelerce yükseklikten aşağıya düşenlerin feci akıbetleri, yalnızca Afganistan’ın değil, bir bakıma bulanık ve çalkantılı dünya düzeninin de dehşet simgesi haline gelmiştir. ABD Başkanının strateji değişikliği olarak açıkladığı askeri çekilmenin, gerçek mi yoksa göz boyama mı olduğu elbette yakında daha da netlik kazanmış olacaktır. Çünkü ABD politikalarının bir görünen ve gösterilen yüzü varken, bir de arka planda, sahne ve sütre gerisinde asıl maksat ve emelleri muhtevasına alan zalimane uygulamaları, sinsi ve gizli projeleri hakim ve havidir. Bunu görmek için dış politika duayeni olmaya gerek yoktur. Sadece geçmişin, bölgesel ve küresel gelişmelerin istikamet boyutunun incelenmesi bile pek çok şeyi çarpıcı şekilde gözler önüne serecektir.”

Bahçeli'den, Afganistan'ı kaosa sürükleyen ABD'ye elestiri

Biden’ın dünkü açıklamasında, “terör neredeyse orada peşine düşeceğiz” sözlerinin dayanaksız, temelsiz, tutarsız ve gerçeklerle ters olduğunun altını çizen Bahçeli, “Aynı ABD’nin sınırlarımızın hemen yanı başında, terör örgütü PKK/PYD/YPG’den sözde sınır tugayı kurma girişimi ne hukuk açısından ne insanlığın müktesebatı bakımından ne de dostluk ve müttefiklik zaviyesinden kabul edilemez bir çirkeflik, izahı yapılamayacak bir çirkinliktir.” ifadesini kullandı.

“EN KÜÇÜK MEŞRUİYETİ BULUNMAMAKTADIR”

Irak ve Suriye’nin yanında, Afganistan’ın da toplumsal ve siyasi bölünme tüneline hapsolmasının yegane müsebbibinin emperyalizmin kanlı komploları olduğuna işaret eden Bahçeli, Türkiye’nin inanç, kültür ve tarih bağlarıyla ilişki kurduğu kardeş ülkelere karşı ihmal ve inkar edilemez sorumlulukları olduğuna herkes itiraz etse bile MHP’nin ısrarla söylemeye devam edeceğini vurguladı.

Bahçeli, Türkiye’nin karşılıklı sınırlarını paylaştığı ülkelere ilave olarak, tarihin derinliklerinden gelen yakınlığı ve yapıcı diyalogları olan Afganistan gibi ülkelerin de istikrarının, güvenliğinin, iç barışının ve huzur ortamının her zaman müdafaa edilmesi gerektiğini belirterek, açıklamasını şöyle sürdürdü:

“İstismarcı ve iradesi mefluç CHP yönetimiyle, aklı ve siyasi anlayışı esir düşmüş İP yönetiminin, aynı şekilde terörizmin siyaset devşirmesi olan HDP’nin neyi iddia ettiğinin, ne söylediğinin maşeri vicdan nezdinde herhangi bir karşılığı, en küçük meşruiyeti bulunmamaktadır. MHP olarak 16 Ağustos 2021 tarihinde yaptığımız, beş maddelik teklifimizi de içeren ‘Afganistan’daki Gelişmeler ve Düzensiz Göç’ başlıklı yazılı basın açıklamasının sonuna kadar arkasında olduğumuz meşrebi lekeli siyasi muhataplar ve sicili karanlık yazar-çizer ve çeyrek porsiyon aydınlar tarafından özellikle bilinmelidir.

Bizim açıklama ve düşüncelerimizin hükümetin siyasi tasarrufuyla çeliştiğini, bu vesileyle Cumhur İttifakı’nda anlaşmazlık çıktığını iddia eden güdük ve sefil akıl sahipleri, değişen ve gittikçe ağırlaşan şartları dikkate almayan bir dış politika uygulamasının maceracı ve marazi sonuçlara kapı aralayacağını öngöremeyecek kadar gerçeklerden kopmuşlardır. CHP Genel Başkanı’nın bugün sabah bir televizyon kanalında 16 Ağustos 2021 tarihli yazılı basın açıklamamızdan bazı bölümleri aynısıyla okuması kendisi adına bir gelişme, ancak hatalı yorumu ve kasti çarpıtma hevesi de cehaletinin bir oyunudur. Hiç kuşkusuz Türkiye, Afganistan’da bulunmalıdır. En azından düzensiz göç hareketliliği kaynağında engellenmelidir.”

Türkiye’nin, Afganistan’ın birliğine, dirliğine ve toplumsal dengesine azami ölçülerde destek vermesi gerektiğine dikkati çeken Bahçeli, bunun ön şartının ise cari şekilde egemen olan yüksek risk ve tehditlerin yatışmasına ve yumuşamasına bağlı olduğunu dile getirdi.

“TÜRKİYE’YE KURULMUŞ TUZAKTIR”

“Laçkalaşmış CHP sözcüsünün, ‘Afganistan’da şu anda en bol olan terör ve uyuşturucudur. Türkiye’yi böyle bir coğrafyaya sokmak için bu ısrar neden?’ sorusu kendi içinde tuhaflıklarla, tezatlarla ve tamiri imkansız yoz bakışlarla doludur.” değerlendirmesinde bulunan Bahçeli, şu görüşleri paylaştı:

“Bu sözcü müsveddesinin Afganistan’a bakınca uyuşturucu ve terör görmesi, talihsiz ve telifi mümkün olmayan bir savrulma halidir. Bizim baktığımız yerde soydaşlarımız vardır, din kardeşlerimiz vardır, Milli Mücadele yıllarından bu yana kurulan dostluk ve kardeşlik köprüleri alenen görülmektedir. Bu zavallının zırvalarını amiri ve emri altında olduğu Kemal Derviş bile düzeltemeyecek, o bile düştüğü dipsiz uçurumdan kurtaramayacaktır. Türkiye ekonomisinin 2021 yılının ikinci çeyreğinde yüzde 21,7 büyümesi CHP yönetimini kuvvetle muhtemel yasa büründürecek, yeni iftiraların, yeni yalanların, yeni karalama kampanyaların peşine düşmelerini tahrik ve teşvik edecektir.”

Zillet ittifakının Türkiye’ye kurulmuş tuzak, iradelerinin ise yabancı başkentlerin kontrolünde olduğunu belirten Bahçeli, “Diğer yandan seçim barajının ‘yüzde 5 mi, yüzde 7 mi olsun’ tartışmaları lüzumsuz emek ziyanıdır. Cumhur İttifakı’nın iki ana partisi, kurulan bir komisyon marifetiyle, seçim sistemi ve barajın oranı hususunda samimi ve iyi niyetli şekilde görüşmeler yapmışlardır. Televizyon ekranlarında bilirkişilik taslayan kerameti kendinden menkul şahıslarla, gazete köşelerinde ahkamlar kesen bazı kalem sahiplerinin seçim barajı etrafında anlamsız tartışmaları körüklemek istedikleri anlaşılmaktadır.” ifadesine yer verdi.

Cumhur İttifakı’nda sanki bir görüş ayrılığı varmış gibi ima, ihsas ve hatta iddia içinde olanların bulunduğuna dikkati çeken Bahçeli, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Bosna-Hersek ve Karadağ ziyaretinin ardından uçakta bulunan basın mensuplarına barajın yüzde 7 olacağını açıkladığını hatırlattı. Bahçeli, “Nitekim baraj konusundaki arayış ve çalışmalar bu açıklamayla noktalanmış ve Cumhur İttifakı’nın baraj kararı yüzde 7 olarak tescillenmiştir. Artık başka bir değerlendirmeye de gerek kalmamıştır.” açıklamasında bulundu.

“ORTA ASYA RUHU TÜRKİYE’YE TARİHİ FIRSATLAR SUNUYOR”

“Siyasi gündemi meşgul eden sadece seçim sistemi ve barajın ne olacağı değil, zillet ittifakının siyasi düşkünlüğü, bu zihniyetin üslubuna ambargo koyan tehlikeli kirliliktir.” vurgusu yapan Bahçeli, şöyle devam etti:

“İP Başkanının, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanını, rahmetle andığımız kutlu hünkarımız Fatih’e benzetmesi, bu şahsı ikinci Fatih diye tarif etmesi, buna karşılık oy vermeyen milyonlarca vatandaşımızı Bizans ve Haçlı diye yaftalaması korkunç ve kahredici bir seviyesizlik, duvarlara ‘zulüm 1453’de başladı’ yazan soysuzlara ikramdır. Siyasi eğilim ve gönül verdiği partisi ne olursa olsun hiçbir vatandaşımız böylesi bir izansız ve itibarsız dile müstahak olamayacaktır.”

Bahçeli, İstanbul Büyükşehir Belediyesinde rant, ihale ve çıkar ittifakı kuranların taksit taksit diyet ödeme kuyruğuna girdiğini kaydederek, şu değerlendirmelerde bulundu:

“Bir başka husus da şudur, İmamoğlu’ndan Fatih çıkarmak için kendini paralayan, tellere tutunduğu gibi bu şahsa da tutunan İP Başkanı, CHP Genel Başkanlığı koltuğuna esasen kimi layık gördüğünü de açık etmiştir. Bundan sonrası kuşkusuz Kılıçdaroğlu’nun meselesidir. Cumhurbaşkanı adaylığı etrafında süren rekabet anlaşılan gittikçe kızışmış, taraflar, talipler öne çıkmak, loş sahne ışıklarının altında tek kalmak için kıyasıya çatışmaya başlamışlardır. Zillet ittifakının ne yapacağı, kimi aday göstereceği ilgi ve merak sahamız dışındadır. Onlar birbirine çelme takmak için uğraşırken, eş anlı olarak Türkiye’yi de çelmelemek, önünü kesmek için mücadele halinde oldukları görülmektedir.”

Türk milletinin ucuz işporta siyaset taktiklerine, Türkiye düşmanlarına maşalık ve muhiplik yapan siyasi çürümüşlere müsaade etmeyeceğinin altını çizen Bahçeli, Türk Cumhuriyetlerinin bağımsızlıklarını kazanmasının 30’uncu yıl dönümünde, uyanan Orta Asya ruhunun Türkiye’ye tarihi fırsatlar sunarken, yadsınamayacak sorumluluklar da yüklediğine işaret etti.

“GECEĞİN ROTASINI CUMHUR İTTİFAKI ÇÖZECEK”

Bu şuurla geleceğin hem Batı’nın hem de Doğu’nun kucaklanmasıyla çok daha parlak, çok daha güven verici bir seviyeye çıkacağını dile getiren Bahçeli, şunları kaydetti:

“Aynı anda hem Ortadoğu’da hem de Orta Asya’da Türkiye çekim gücü, ağırlık merkezi, mihenk taşı, istikrar abidesi, gönülleri ve hedefleri kaynaştıran irade burcu halinde yükselirken, kendi iç çekişmelerine kapılan zillet ittifakının milli yürüyüşü gölgelemesi söz konusu olamayacaktır. Kılıçdaroğlu’nun FETÖ’den medet umması, KHK mağdurları üzerine politika inşası, PKK’nın dümen suyuna girmesi, İP’in bir nevi bölücülük açılımı olan vicdan kardeşliği safsatası sonuçsuz kalacak, bu siyaset bezirganlarının ademe mahkumiyetini hızlandıracaktır. Geleceğin rotasını Cumhur İttifakı çizecektir.

Geleceğin süper gücü Türkiye olacaktır. Muzaffer geçmişimiz, ümitlerle beslediğimiz aydınlık gelecek ülküleriyle eklemlenecek, hatta perçinlenecek, 2023’te bir Türk destanı yazılacak, Türkiye’yi hiç kimse tutamayacaktır. Bu kararlılık, bu duruş, bu inanç büyük Türk milletinin sözüdür, özüdür, özlemidir, yerine getirme görevi de Cumhur İttifakı’nın ve MHP’nin üzerinedir.”