ABD’nin yeni İsrail Büyükelçisi Mike Huckabee, Kudüs’teki Ağlama Duvarı önünde yaptığı konuşmayla bir kez daha Washington’un İsrail’e olan sınırsız desteğini gözler önüne serdi. Huckabee’nin “Onları eve getireceğiz” sözleriyle İsrailli esirleri kast etmesi, Gazze’de can veren binlerce Filistinlinin yok sayıldığını bir kez daha gösterdi.
Ağlama duvarının gölgesinde diplomatik şov
Fısıh Bayramı’nın son haftasında Ağlama Duvarı’nda kameraların karşısına geçen Huckabee, ABD Başkanı Trump’ın Gazze’de tutulan rehinelerin serbest bırakılması için dua ettiğini belirtip, “Ve onları eve getireceğiz,” diyerek adeta bir sadakat yemininde bulundu. Ancak ne acıdır ki, aynı yerde Filistinli siviller için tek bir kelime bile edilmedi.
Trump’ın “İsrail Aşkı” sınır tanımıyor
Huckabee, Trump’ın Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıması ve işgal altındaki Golan Tepeleri’ni İsrail toprağı ilan etmesini, “Yahudi halkına duyulan büyük sevgi” olarak niteledi. Oysa bu adımlar, uluslararası hukukun ve yüz binlerce Filistinlinin haklarının hiçe sayılması anlamına geliyor.
Barış sözleri, bombalarla çelişiyor
Huckabee, konuşmasında “Yeruşalaim’in barışı için dua ediyorum” dese de, Gazze’nin yıkılan hastaneleri, enkaza dönen okulları ve toprağa düşen bebek bedenleri bu barış söylemlerini sert bir şekilde yalanlıyor. Barış sadece belli halklar için mi geçerli?
İran vurgusu: Tehdit kimin gerçekten?
Basın toplantısında İran’ı hedef alan Huckabee, bu ülkenin nükleer silah edinmesine izin verilmeyeceğini söyledi. Oysa aynı ABD, İsrail’in sahip olduğu nükleer silahlar hakkında tek bir kelime etmiyor. Çifte standart, artık diplomatik nezaketle değil, aleni tarafgirlikle yapılıyor.
Kaynak: Mira Haber
Mira Haber – Ortadoğu Bağımsız Muhabir Ajansı Tarafsız değiliz. Ancak Mirahaber'de sadece gerçekleri okursunuz.