abd nin buyuk ortadogu anlasmasi kuresel hegemonya yarisi 01
abd nin buyuk ortadogu anlasmasi kuresel hegemonya yarisi 01

Amerika İsrail ile Suudi Arabistan’ı barıştırıyor: Küresel hegemonyanın Ortadoğu ayağı

Biden, Ulusal Güvenlik Danışmanı ve Orta Doğu yetkilisini, İsrail ile ilişkilerin normalleştirilmesi karşılığında Suudi Arabistan ile güvenlik anlaşmasını müzakere etmek üzere Suudi Arabistan’a gönderdi

ABD, Suudilerin Yemen’deki çatışmaları sona erdirmesini, Batı Şeria’daki Filistin kurumlarına büyük bir Suudi yardım paketi teslim etmesini ve Suudi Arabistan’ın Çin ile ilişkilerine önemli kısıtlamalar getirmesini istiyor.

Suudilerin Washington’dan üç ana meselede beklentisi bulunuyor: İlk olarak NATO düzeyinde, Birleşmiş Milletler ‘in de dahil olacağı bir güvenlik anlaşması. İkincisi Suudi Arabistan’ı savunan devletler. Üçüncüsü Amerikan kontrolündeki bir sivil nükleer program ve bir füze savunma sistemi olarak Amerika Birleşik Devletleri’nden gelişmiş silahların satın alınması.

Suudi Arabistan-İsrail normalleşmesi sürecinde ABD nasıl bir rol oynuyor?

İsrail ile Arap ülkeleri arasındaki ilk normalleşme serüveni, 1978 yılında Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Jimmy Carter’ın arabuluculuğunda yaşandı. Mısır ve Ürdün’ün İsrail’i tanımasıyla başlayan süreç, 2020’de yine ABD Başkanı Donald Trump liderliğinde Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Bahreyn’in Tel Aviv ile diplomatik ilişkiler kurmasıyla devam etti.

Bu anlamda özellikle ABD medyasında Suudi Arabistan’ın da İsrail ile normalleşeceğine dair birçok yazı yayımlandı. 5 Haziran Foreign Policy’de , 6 Haziran The Wall Street Journal’da ve 17 Haziran’da da The New York Times’da yayınlanan makaleler, İsrail ile Suudi Arabistan arasındaki diplomatik ilişkilerin normalleştiğini tekrar gündeme getirdi. Bu makalelerin ortak amacı, Tel Aviv ile Riyad arasında diplomatik ilişkilerin kurulacağı bir ortam oluşturmaktı.

Basın ve kamuoyunun yanı sıra ABD, Suudi Arabistan ile İsrail arasındaki ilişkileri normalleştirmek için siyasi adımlar atmaya devam etti. Bu bağlamda, ABD Dışişleri Bakanı Anthony Brinken’in 6-8 Haziran’da Riyad’a yaptığı ziyaretin ana konusunun Suudi Arabistan ile İsrail arasındaki ilişkilerin normalleşmesi olduğu söyleniyor.

ABD, Suudi-İsrail normalleşmesini neden destekliyor?

ABD politikasının Suudi Arabistan ile İsrail arasındaki bağların normalleşmesini teşvik etmesinin birçok nedeni var. Bunlardan ilki ve en önemlisi, ABD’nin küresel güç mücadelesindeki konumu ile ilgilidir. Bilindiği üzere 10 Mart’ta İran ile Suudi Arabistan arasındaki diplomatik ilişkilerin yeniden tesis edildiği duyurulmuştu.

Normalleşmenin en çarpıcı yanı, Çin’in başkenti Pekin’de gerçekleştirilen ikili görüşmeler ve diplomatik restorasyon sürecinin duyurulması oldu. Bu anlamda Çin, Orta Doğu’nun önde gelen ikili ülkeleri arasındaki ilişkilerin yeniden tesis edilmesinde aracı bir rol oynadı. Böylelikle Çin Ortadoğu siyasetindeki nüfuzunu genişlettiğini kamuoyuna gözleri önüne serdi.

ABD Ortadoğu’nun ağabeylik rolünü kaptırmak istemiyor

ABD, küresel hegemonyasını Çin’e bırakmak istemiyor ve Orta Doğu’daki kaybettiği itibarını (ağabeylik rolünü) yeniden kazanmak istiyor. Şu anda İsrail ile Suudi Arabistan arasındaki normalleşmeye aracılık etmede önemli bir rol oynuyor.

Diğer bir sebep ise 2024 de yapılacak olan ABD Cumhurbaşkanlığı seçimleri. Joe Biden yönetimi, İsrailli ve Yahudi lobi gruplarından destek almak için Tel Aviv’in Arap dünyasında tanınması adına büyük çabalar sarf ediyor.

Suudi Arabistan’ın ABD’den talepleri

Suudi Arabistan’ın fiili lideri Veliaht Prens Muhammed bin Salman bin Abdulaziz As-Suud, Suudi ABD ‘den bazı talepleri bulunuyor.

Suud Rejimi Amerika’dan kendi yönergeleri doğrultusunda bağımsız bir nükleer program geliştirmeyi talep ediyor.

Suud Rejiminin ele alınmasını istediği ikinci talep ise ABD ile yeni bir ortak savunma anlaşması imzalamak.

Ancak masadaki en gerçekçi talep Suudi Arabistan’ın NATO’da stratejik müttefik unvanını alması.

ABD Katar, Ürdün ve İsrail’e verilen bu unvanı Suudi Arabistan’a da vermesi, ABD’nin silahlarına ve güvenlik şemsiyesine daha kolay erişimi olan Suudi Arabistan’ın İsrail ile normalleşme yönünde somut adımlar atmasına olanak sağlayacak.

İsrail’in Arap dünyası tarafından tanınmasının önü açılıyor

İsrail ile Arap dünyası arasındaki ilişkilerin normalleştirme çabalarının İsrail kanadında İsrail Başbakanı Bünyamin Netanyahu bulunuyor.

Suudi Arabistan’ın uluslararası ve bölgesel siyasetteki stratejik etkisi, İsrail’in Netanyahu yönetimindeki konumunu güçlendirebilir. Riyad ile normalleşme, İsrail’in Arap dünyası tarafından “izolasyonunu” aşması açısından önemli görünüyor.

Normalleşme İsrail’e ne kazanç sağlayacak?

Mevcut normalleşme potansiyeli, Başbakan Netanyahu’nun iç siyasi zorluklarla mücadelesini kolaylaştırabilir. Netanyahu hükümeti, başta yolsuzluk olmak üzere çeşitli nedenlerle protestolara maruz kaldı ve Suudi Arabistan ile normalleşerek iç siyasi kargaşayı ortadan kaldırma imkanı bulabilir.

Normalleşmenin Suudi Arabistan açısından kazanımı ne olacak?

Uzmanlar bu adımın Suudi Arabistan’ın İslam camiasındaki karizmasını yerle bir edeceği ve muhaliflerinin elini daha da güçlendireceğini savunuyor.

İsrail’in dünya kamuoyunca da bilinen hak ihlalleri ve başkenti Kudüs olan bir Filistin’i devlet olarak tanımayıp işgalci pozisyonunda yer alması İslam camiasında tartışmaya götürmüyor. Bu bağlamda Suudi Arabistan halkının ve İslam dünyasının normalleşmeye karşı vereceği haklı ve olumsuz tepki de tahminlerden uzak değil.

Veliaht prensi aracılığıyla modernleşme yolunda radikal kararlar alan Suudi Arabistan’ın, seküler bir yapıya bürünmeye çalışması Suud halkı arasında rahatsızlık veren bir durumdur. Bunun yanında uluslararası bazda atılan Tel Aviv ile normalleşmeye yönelik adım hem Suudi halkını hem de İslam dünyası derinden etkileyecektir. Aldığı son kararlarla İslam dünyası nazarındaki Hadimul Haremeyn “iki caminin hizmetkarı” unvanı yerlerde sürüklenen Suudi Arabistan’ın, mevcut muhaliflerince dile getirilen Hainul Haremeyn “iki camiye de ihanet eden” unvanı ile yer değiştireceğe benziyor.

İsrail ile normalleşme girişiminin iki devlet arasında olumsuz yönleri Suud hükümetine karşı haklı bir direnişi de tetikleyebilir. Ancak Suud hükümeti etrafında kitle toplayan tüm din adamlarını önceden hapishanelerde kontrol altına almış görünüyor.

Kaynak: Mira Haber/ Burak Yıldırım

İlginizi Çekebilir

Çocuklar katil İsrail’in zulmünden kurtulamıyor!

Katil İsrail’in Gazze Şeridi’nin güneyindeki Refah kentinde bir eve düzenlediği hava saldırısında 4’ü çocuk 7 …

Yılan hikayesine dönen ‘İsraille ticaret’ meselesi

Ticaret Bakanlığı Gazze’de on binlerce masum canın kanı akıtıldıktan sonra, yedi ayın ardından İsrail’le bütün …