IMG 20251129 144813

“İdlib’in gizli Sednaya’sı: Mahkum eşlerinin feryadı Şam’dan duyuluyor mu?”

İdlib’de HTŞ zindanlarında hapsedilen Müslümanların akıbeti konusunda endişeler büyürken, üç yıldır gizli yargılamalarla hapsedilen Abdulrazzaq el-Mısrî’nin eşi Fatıma el-Abbud’un yayımladığı sert mesaj bölgedeki adaletsizliği bir kez daha gözler önüne serdi.

HTŞ’nin özellikle Cevlani’ye muhalif kimliğiyle bilinen kişilere yönelik keyfî tutuklamaları, mahkemelerin tamamen kapalı devre yürütüldüğünü, avukatların bile kimliklerinin gizlendiği biliniyor. Birçok tutuklu, yıllarca yeraltı hücrelerinde kötü koşullarda tutuluyor, dışarıdaki ailelerin mağduriyeti ve endişeli bekleyişi sürüyor. 

Fatıma el-Abbud’un videosu, Nusayri unsurların sahil hattında düzenlediği son protestoların hemen ardından kaydedildi. Protestolarda eski rejim mensuplarına af, özerklik ve federalizm gibi talepler dile getirilmesine rağmen, eylemler güvenlik güçleri tarafından “tam koruma” altında tutuldu.

El-Abbud ise tam da bu noktaya dikkat çekti: Aynı güvenlik güçlerinin, geçen yıl tutukluların salıverilmesi için meydanlara çıkan Müslüman kadınlara —üstelik kendisi sekiz aylık hamileyken— sert müdahalede bulunduğunu ve gözaltına alınıp günlerce hücrede tutulduğunu hatırlattı.

Eski rejimin suçlularına af çıkıyor, bizim çocuklarımız zindanlarda çürütülüyor”

İşte Fatıma el-Abbud’un açıklamasından öne çıkanlar:

Eşim Abdulrazzaq el-Mısrî üç yıldır yeraltında yargılanıyor. Hâkimler gizli, avukatlar gizli, mahkemeler gizli. Eğer gerçekten bir suç varsa, neden açık mahkemelerde yargılamıyorsunuz? Bizim çocuklarımız, devrimden önce muhalif fikirleri sebebiyle HTŞ tarafından hapsedimişlerdi. Bugün yine aynı yapının zindanlarında çürütülüyorlar.”

El-Abbud, sahildeki provokatif talepler içeren gösteriye dokunulmazlık sağlayan güvenlik birimlerinin, Müslüman tutuklu yakınlarına en sert muameleyi gösterdiğini belirtti:

Geçen yıl 21 Aralık’ta, yani devrimden sonra, biz de Saadullah Al Jabri Meydanı’nda bir eylem düzenlemiştik. Ondan bir gün önce, rejimin sanatçılardan ve şebbihalardan oluşan destekçilerinin eylemi vardı ve hepiniz o gösteriyi gördünüz. O eylemde Emevi Meydanı’nın tam ortasındaki kadınların talepleri sekülerizmdi (laiklik). Kimse onlara itiraz etmedi. Göstericiler sekülerizm talep ettikten, bize suçlamalar yöneltip bize saldırdıktan sonra geri döndüler. 

Eski rejimin uşaklarına yönelik bir af çıkıyordu, “Gidin, sizler serbestsiniz” diye bir af. Biz de sevinmeye ve çocuklarımızın serbest kalmasına daha çok hakkımız olduğunu söyledik. Saadullah el-Cebrî Meydanı’nda tutukluların serbest bırakılması için çıktığımız eylemde beni ve diğer kadınları hiçbir uyarı olmadan gözaltına aldılar. Ben sekizinci ayımın sonunda gebeydim. Buna rağmen beni Harem’e götürüp 13 gün boyunca tek kişilik hücrede tuttular.

Bugün, bugün bu gösteriyi koruyan güvenlik görevlilerinin nasıl övüldüğünü gördükten sonra, bize nasıl davranıldığını hatırladım. Aynı zamanda şunu sormak için geldim: Eğer bugün, her türlü kandan ve her türlü suçlamadan masum olan çocuklarımızı talep etmek için bir eylem düzenlesek, Sahil’deki bu protestocuların korunduğu gibi biz de korunacak mıyız?. Keşke birisi bu soruyu cevaplayabilse.”

“Rejimin uşakları affediliyor, masum Müslümanlar yer altında yargılanıyor”

El-Abbud, protestoları koruyan güçlere övgüler dizen çevrelerin çifte standardını şu sözlerle vurguladı:

Bugün rejimin uşaklarına af çıkıyor, özgürce geziyorlar. Bizim eşlerimiz ise ne avukat tutabiliyor ne savunma yapabiliyor. Bize her gün soruyorlar: ‘Eşin çıktı mı?’ Hayır, eşim çıkmadı. Çünkü masum Müslümanların hiçbir siyasi karşılığı yok.

Ve hala, dört beş gün önce bana bir bilgi ulaştı, eşim yargılanıyor. Ne müdahale edebiliyorum ne bir şey öğrenebiliyorum ne avukat tutabiliyorum ne de bir buçuk ayın ardından bize verilen çeyrek saatlik ziyarette bir şey öğrenebiliyorum.”

İdlib’de artan keyfî tutuklamalar bağımsız kaynaklara da yansıyor

2024 sonundan bu yana HRW, SNHR ve bölgedeki bağımsız gözlemciler; HTŞ’nin “düşünce suçu” gerekçesiyle muhalif kişileri tutukladığını, gözaltı merkezlerinde kötü muamele ve gizli mahkemeler yürütüldüğünü raporluyor. 

Anlaşılan o ki, “Devrim”le Sednaya’daki Esed muhalifi mazlumları kameralar eşliğinde kurtarıp kahramanlaşan güçler, benzer bir zulmü İdlib’de kendi muhaliflerine reva görüyor. 

Kaynak: Mira Haber 

Bir Cevap Yazın